28 Mart 2007 00:00

14 kişi öldü, tek bir
dava bile açılmadı

Bugün; Diyarbakır’da meydana gelen ve 14 kişinin ölümüne, yüzlerce kişinin yaralanmasına ve 400 kişinin tutuklanmasına neden olan 28 Mart olaylarının birinci yıldönümü...

Paylaş

Bugün; Diyarbakır’da meydana gelen ve 14 kişinin ölümüne, yüzlerce kişinin yaralanmasına ve 400 kişinin tutuklanmasına neden olan 28 Mart olaylarının birinci yıldönümü...
Bingöl, Muş ve Diyarbakır sınırlarındaki bölgede düzenlenen operasyonda hayatını kaybeden 14 HPG’liden 4’ü için Diyarbakır Yeniköy Mezarlığı’nda cenaze töreni düzenlendi.
5 binden fazla kişinin katıldığı törenin dönüşü sırasında halk gösteri yapmak isteyince; güvenlik güçlerinin müdahalesiyle karşılaştı. Kitleye gaz bombası ve silahlara müdahale eden güvenlik güçleri ile halk arasındaki çatışmalar 4 gün sürdü. Diyarbakır’da kepenkler günlerce kapalı kalırken, ara sokaklarda barikatlar kuruldu. Yıllar sonra ilk defa asker şehir merkezine indi.
Erdoğan’ın sözleri
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın olaylarla ilgili yaptığı konuşma ise bölge halkının kanını dondurdu.
“Kadın da olsa çocuk da olsa gereken yapılacak” diyen Başbakan, çevik kuvvet ekipleri ve polislere sınırsız silah kullanma özgürlüğünü ilan etmiş oluyordu. Olay, sonraki günlerde Batman ve Mardin’e, ardından da bölgedeki birçok il ve ilçeye sıçradı. 28 Mart günü güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu 18 yaşındaki Mehmet Akbulut ağır yaralanarak hastanede yaşamını yitirdi. Sokakta yürürken Halil Söğüt (78) de kafasına aldığı sert cisim darbesiyle hayatını kaybetti.
Mobilya işçisi Tarık Ataykaya olayların ikinci günü çalıştığı işyerinin kapısında ateşli silah mermisinin kafasına isabet etmesiyle canından oldu. Aynı gün mobilyacı Mehmet Işıkçı (19) da güvenlik güçlerinin sert cisimle darp etmesi sonucu öldü.
Akşam saatlerinde Abdullah Duran kardeşiyle birlikte balkona çıktı, oyun oynuyorlardı. Güvenlik güçleri göstericilerin üzerine rasgele ateş açıyordu. Bu kurşunlardan biri 9 yaşındaki Abdullah Duran’ı hedef aldı. Abdullah kurtarılamadı. 2 günün bilançosu 5 ölüm olmuştu.
14 ölüm…
30 Mart’taki olaylarda yaşamını yitirenlerin cenaze töreninde onbinlerce kişi bir araya geldi. Cenaze güzergahı ve kent merkezi adeta ablukaya alınmış, köşe başları panzer ve güvenlik güçleri tarafından tutulmuştu. Çevre il ve ilçelerinden binlerce güvenlik gücü takviyesi gelmişti. Gerginlik kentteki 5 ölümle birlikte doruk noktasına çıkmıştı. Diyarbakır halkı olaylarda yaşamını yitiren 5 kişinin cenazesini kaldırırken yine polis saldırısına uğradı. Cenazeleri taşıyan kitleye polis gaz bombası ve silahlarla müdahale etti. Bu müdahalede 7 yaşındaki Enes Ata göğsüne aldığı kurşun yarasıyla yaşamını yitirdi. Enes’in ölümü birçok gazetecinin tanıklığıyla oldu. Enes’in ailesinin yaşadığı Diyarbakır’da gömülmesine izin verilmedi. İlköğretim 7’inci sınıf öğrencisi Mahsum Mızrak’ın (17) gözaltına alındığı iddia edildi.
Aile kayıp sandıkları Mahsum’u, ölümünden 4 gün sonra Devlet Hastanesi morgunda buldu. Emrah Fidan (17) lise öğrencisiydi. Okuldan çıktı, sokakları kolaçan eden çevik kuvvet ekiplerinin açtığı ateş sonucu ağır yaralandı. Yaralanmasından 4 gün sonra Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yaşamını yitirdi. İlköğretim öğrencisi İsmail Erkek olay anında aldığı kurşunla, Devrimci Demokrasi Muhabiri İlyas Aktaş (22) ve Mustafa Eryılmaz’da (26) güvenlik güçlerinin açtığı ateşle ağır yaralandı ve iki gün sonra yaşamını yitirdi.
Batman’a sıçrayan olaylarda açılan ateş sonucu 3 yaşındaki Fatih Tekin adlı bir çocuk öldü. Kızıltepe’de 1 Nisan Cumartesi günü Ahmet Araç (27) ve 2 Nisan Pazar günü M.Sıddık Önder (22) isimli gençler güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu yaşamlarını yitirdi.
Yaklaşık 400 tutuklu
Yaşanan olaylarda gözaltına alınan yaklaşık 600 kişiden 200 çocuktu. Tutuklanan 382 kişiden 91’i çocuktu. Çocukların gözaltında ve tutukluyken işkenceye maruz kaldıkları baro ve İHD’nin raporlarında yer aldı. 4 gün boyunca yaşanan olaylara sağduyu çağrısı yapan DTP il yöneticileri Musa Farisoğulları, Necdet Atalay, Nusret Atlı ve Muhlis Altun ile Diyarbakır Demokrasi Platformu Dönem Sözcüsü ve Tes-İş 1 No’lu Şube Başkanı Ali Öncü ile Tüm Bel-Sen Diyarbakır Şube Başkanı Edip Yaşar, gözaltına alınarak tutuklandı. Gözaltına alınan ve tutuklanan 200 çocuk hakkında sadece 21 polisin şikayeti üzerine dava açıldığı ortaya çıktı. Olaylarda 257 kişi yaralandı. Birçok yaralı ise tutuklanma korkusuyla hastanelere başvurmadı.
Başkanlara soruşturma
Olayları yatıştırmak için büyük çaba harcayan Demokratik Toplum Partisi (DTP) yöneticileri ve Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir başta olmak üzere bölge illerinin belediye başkanları hakkında “terör örgütüne yardımcı olmak”, “olayları kışkırtmak”, “göstericileri kutlamak”, “PKK’den direktif almak” suçlamasıyla davalar ve soruşturmalar açıldı. (Diyarbakır/EVRENSEL)
Devlet canları değil kırılan camları önemsedi
Diyarbakır olaylarında 7 yaşındaki oğlu Enes Ata’yı kaybeden Selamettin Ata, aradan geçen zamana karşın yetkililerin kendilerini ziyaret etmediğini anlatıyor: “Devlet esnafın camlarıyla ilgilendi. Biz canlarımızı kaybettik ama bununla kimse ilgilenmedi. Canları önemsemedi devlet. Madem bu ülkenin vatandaşıyız, insan yerine koyulmamız lazım. Can vermişiz. İnsan yerine konulmadık. Ben çocuğumu kaybetmişim. Bu ülkenin vatandaşıyım madem, benim çocuğumun ölümünü yetkililerin sorması lazım. Ama hiç kimse sormadı.”
Geçen yıl yaşanan olayların ardından kendilerini ziyaret eden Emek Partisi Genel Başkanı Levent Tüzel ve beraberindeki aydın heyetine bizim aracılığımızla bir mesaj gönderiyor baba Ata: “Gelip bizi ziyaret ettiler. Bize güç verdi, acımızı hafifletti ziyaretleri. Can mı mal mı önemli? Diyarbakır’da camlar daha değerli. Devlet Camları, EMEP Genel Başkanı canları ziyaret etti. Bu acımızı katlanır kıldı.”
‘Enes olsaydı birlikte oynardık’
Mehmet Ali daha 11’inde… En zorunu yaşadığı çocuk yaşında, önce annesini, geçen yıl da Diyarbakır’da meydana gelen olaylarda kardeşi Enes Ata’yı kaybetti: “Üzüldüm özledim kardeşimi keşke bu olmasaydı, kardeşim ölmeseydi. O zaman çok üzülüyordum şimdi biraz unuttum. Yalnız kaldığımda daha çok aklıma geliyor. Yanımda olsa oynardık birlikte.”
Kardeşi için Koma Araf’ın söylediği parçayı dinliyor arada bir yerel televizyonlardan.
Bugün kardeşi Enes olmadığı için okulda, evde birlikte oynayamıyor, konuşamıyor belki. Ama her geçen gün acısı hafifliyor.
Çocuklarımıza nasıl kıydılar
Besra Mızrak’ın (46) oğlu 17 yaşındaki Mahsum Mızrak, geçtiğimiz yıl 28 Mart olaylarında yaşamını yitirdi. Oğlunun ölümünü üzerinden bir yıl geçen anne Mızrak’ın yüreğindeki acısı hafiflemedi...
“Sorumlular cezalandırıldı mı, atılan hiçbir adım oldu mu?” diye soruyor acılı anne duvarlarında boy boy çocuklarının fotoğrafları asılı olan, ama kimseciklerin olmadığı sessiz evde.
“Acımızı büyük” diyor anne Mızrak, 17 yaşında 7’inci sınıf öğrencisi oğlunun ölümüne alışmış değil: “Onca çocuğu kim öldürdüyse bizim çocuğu da onlar öldürdü. Tek fukara biz değiliz herkes fukara. Ben sonuna kadar davacıyım. Kim öldürdüyse, polis, tim ya da başkası... Tüm çocukları kim öldürdüyse benim oğlumu da o öldürdü. Taş atan çocuklara nasıl silahla vurarak kıydılar.”
‘Birikmiş bir tepkiydi’
Diyarbakır’daki olaylar sırasında tutuklanan Tüm Bel-Sen Şube Başkanı Edip Yaşar, 28 Mart olayları için, “Bir günde gelişen bir tepki değildir. Birikmiş bir tepkidir” diyor. Yaşar, Kürt sorununun barışçıl yöntemlerle çözülmemesi, işsizlik ve yoksulluk gibi sorunların bu tepkinin büyümesine neden olduğunu söyledi.
28 Mart olaylarında katıldığı cenaze törenindeki bir fotoğraf delil gösterilerek 4 Nisan 2006’da tutuklanan Tüm Bel-S0n Şube Başkanı Edip Yaşar 3.5 ay tutuklu kaldı. Örgüte “bilerek ve isteyerek yardım ve yataklık etme” suçundan 7.5 yıldan 15 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan Yaşar gibi 400’ü aşkın kişi benzer şekilde aylarca tutuklu kaldı.
Sendika Başkanı Edip Yaşar’ın yargılandığı davanın duruşması 1 Mayıs’ta görülecek.
Yaşar, olaylar sırasında kırılan camların, dükkanların maddi zararlarının ön plana çıkarıldığını hatırlatarak, olaylarda yaşamını yitiren 11 kişinin failleri hakkında herhangi bir soruşturma açılmadığına, bu ölümlerin hesabının sorulmadığına dikkat çekti.
Başbakan’ın “Kadın da olsa çocuk da olsa gereğini yapın” açıklamasını hatırlatan Yaşar “Başbakan Tayyip Erdoğan’ın olaylarda yaşamını yitirenlerin ailelerine bir özür borcu var” dedi.
Güvenlik güçleri hakkında tek bir dava açılmadı
28 Mart Diyarbakır olaylarında 600’ü aşkın kişi gözaltına alındı, yaklaşık 400 kişi tutuklandı. Tutuklananların 210’u 18 yaşından küçük çocuklardı. Olaylarda güvenlik güçlerinin “orantısız güç” kullanımı nedeniyle çoğu çocuk 11 kişi hayatını kaybetti. Diyarbakır Barosu olayları başından itibaren takip ederek gözaltında işkence vakalarını belgeledi. Yaşamını yitirenlerin sorumluları ile ilgili ayrıntılı raporlar hazırladı.
Diyarbakır Barosu Genel Sekreteri Serhat Eren, aradan geçen bir yıla rağmen olaylarda 11 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan güvenlik güçleri hakkında tek bir davanın bile açılmadığını söyledi.
Diyarbakır Valiliği’nin olaylarda sorumluluğu olan güvenlik görevlileri hakkında adli ve idari herhangi bir soruşturma başlatmadığını hatırlatan Eren, sadece Cumhuriyet savcılarının resen başlattığı 35 dosya ile ilgili soruşturma bulunduğunu, bunlardan ikisinin takipsizlikle sonuçlandığını diğerlerinin ise halen soruşturma aşamasında bulunduğunu söyledi. Gösterilere katıldığı ileri sürülüp gözaltına alınan ve tutuklananlar hakkında hızlı bir yargı süreci yaşandığını, bu davaların çoğunun beraatla sonuçlandığını belirten Eren “Ancak ne ilginçtir ki olaylar sırasında yaşanan ölümler, işkence ve kötü muamele yapan görevliler hakkında tek bir dava açılmamış olması idare ve yargının kolluk kuvvetlerini kolladığını göstermektedir” dedi.
Soruşturma halen sürüyor
Olaylar sırasındaki gözaltı ve tutuklamaları takip ettiklerini belirten Avukat Serhat Eren, “Gözaltına alınanların büyük kısmı bize işkence gördüklerini beyan ettiler. Bunu fotoğraflayarak ve kameraya alarak da belgeledik ve rapor olarak kamuoyuna sunduk.
Yüzlerce insanın işkence gördük dediği bu olaylarla ilgili olarak Diyarbakır Valiliği şimdiye kadar hiçbir görevli hakkında soruşturma açmadı. Cumhuriyet savcıları ise sadece 35 başvuru ile ilgili güvenlik görevlileri hakkında soruşturma başlattı. Bunların ikisi takipsizlikle sonuçlandı. Diğer soruşturmalar halen devam ediyor. Ancak şu ana kadar 28 Mart olaylarındaki ölüm ve işkence uygulamaları ile ilgili şimdiye kadar açılmış tek bir dava yok. Bir süre önce 28 Mart olayları ile ilgili açılan soruşturmaların hangi aşamada olduğuna dair bir yazı yazdık. Bize verilen cevap ‘Soruşturmalar halen devam ediyor’ şeklinde oldu. 28 Mart olayları ile ilgili olarak Diyarbakır Valiliği tek bir soruşturma açmadığı gibi savcılar tarafından başlatılan soruşturmalar da henüz tamamlanabilmiş değil. Bu şunu gösteriyor: Türkiye’de işkence ve kötü muamele suçlarına katılan kolluk kuvvetlerini gerek idari kurumlar gerekse yargı kollamaktadır. Yargı takdir yetkisini kolluk kuvvetleri lehine kullanıyor, ‘tolere’ ediyor” dedi.
Derya Karaçoban - Mehmet Aslanoğlu
ÖNCEKİ HABER

Sağlıkta ateş yükseliyor

SONRAKİ HABER

UFUK

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa