31 Mart 2007 00:00

Genç işçilere açık mektup

MerhabaGeçen gün, Atatürk Kültür Merkezi’nin önünde gözlerim sizi aradı. 26 Mart günü, Dünya Tiyatrolar Günü’nün arifesindeki eylemde.

Paylaş

Merhaba
Geçen gün, Atatürk Kültür Merkezi’nin önünde gözlerim sizi aradı. 26 Mart günü, Dünya Tiyatrolar Günü’nün arifesindeki eylemde. Tiyatroya emek verenlerin çoğu oradaydı. Edalarından aktör aktris oldukları belli olan yaşlı başlı, kelli felli kadınlarla erkekler, yüzleri televizyon dizilerinden tanıdıklarımız, amatörler... On yediden yetmiş yediye herkes. Gelemeyecek olanların adlarını taşımışlardı alana, Orhan Kemal, Sabahattin Ali, Erkan Yücel, Aybek Çölok, Cem Yalın, Aziz Nesin... Nedense kasklar, iş kasketleri, tulumlarını göremeyince hüzünlendim. Parkaları, ucuz botları. Hemen iş saatiydi diye öfkelenmeyin. Çoğunuzun işyerinin İstanbul’un sapa bir yerinde olduğunu biliyorum. Ana-babanızın hastalığında izin almanız bile söz konusu değil. Nasıl geleceksiniz Taksim’in ortasına gün ortası. Öğrencilerin çoğu için de aynı gerekçe var. İş arayanlarınızın da. Ama benim de bir gün önceden sizi çağırmayışım bu yüzden. Gelemeyeceğinizi bildiğimden. Yoksa, müzik dinlemek, bir iki dans seyretmek iyi gelirdi yorgunluğunuza.
26 Mart’taki eylemin nedenini biliyorsunuz, İstanbul’un ortasında, Taksim’in hemen kenarına yerleşmiş olan Atatürk Kültür Merkezi’ni yıkmak istiyorlar. Toplu taşıtlarla ulaşılması en kolay olan bu merkez yıkılıp yerine para getirecek bir alışveriş merkezi yapılacakmış. O bina yaklaşık 38 yaşında. 23 yılda yapılmıştı. İlk adı, İstanbul Opera Binası’ydı. 12 Nisan 1969 yılında iki eserin galasıyla açılmıştı. Verdi’nin Aida Operası ile Ferit Tüzün’ün Çeşmebaşı Balesi.
İstanbul’un yapılmasını 23 yıl beklediği bina 100 milyon liraya mal olmuştu. Kullanılmaya başlandıktan 19 ay sonra 27 Kasım 1970’te Artur Miller’in Cadı Kazanı adlı oyunu oynanırken bina yandı. Bu yangın çeşitli cadı kazanlarının kaynamasını sağladı. Her cadı kazanı töreninde olduğu gibi işçiler, solcular toplandı, tezgahlardan geçirildi. Senaryolar kabul ettirilmeye çalışıldı. Ama aynı binadaki bir başka oyun yüzünden sergilenen IV. Murat’ın tablosu, zırhı acep yandı mı, kurtarılıp kaybedildi mi sorusu hiç telaffuz edilemedi.
Kültür Merkezi’nin onarımı 130 milyon TL tuttu. Giderlere halk katılımını sağlamak için 25 kuruşluk bağış pulları basıldı. Atatürk Kültür Merkezi’ni onaran Hayati Tabanlıoğlu’ydu. 6 Ekim 1978’de Atatürk Kültür Merkezi olarak hizmete açıldı. Merkezde 1300 kişilik büyük salon, 500 kişilik konser salonu, 250 kişilik sinema salonu, 200 kişilik oda tiyatrosu vardır. Bu salonlara geçilen ferah alanlar sergi salonu tasarlanmıştır/ kullanılmaktadır. Binanın güzel de bir otoparkı vardır. Bugün bu büyüklükte, sahnelerinin mekanik donanımı benzer bir yapının maliyetinin yaklaşık 400 milyon dolar olduğu biliniyor. Şimdi bu binayı neden yıkmak isterler...
Onlar bakımının çok para tuttuğunu söylüyor. Bence öyle değil. Bir, kimsenin karşı çıkmayacağına inandıklarından, benzerlerinin şehrin uç kesimlerinde, merkeze uzak, daha çok emekçilerin oturduğu bölgelerinde (Kartal, Çekmece, Pendik vb.) yapılmasını istemek kimsenin aklına gelmesin diye. Daha da önemlisi tarihsel kanıtları birer birer yok ederek toplumsal belleğimizi sıfırlamak için. Önce 12 Mart 1970 uygulamalarının o bina yangınına yansıyışı var, sonra 1 Mayıs 1977.
1 Mayıs 1977 fotoğraflarını anımsıyor musun? Orhan Taylan’ın o ünlü, kollarını açmış işçi resminin çizili olduğu pano hangi binanın üstüne asılıydı? Atatürk Kültür Merkezi’nin. Taksim Alanı’nın görünüşünü değiştirmenin amacı, belleklere çizilen fotoğrafları zamansız ve mekansız bırakmak, geçmişi düşsel bir görüntüye indirgemek olamaz mı? Bir de küçük tiyatro var, o da satılmak isteniyor. 5 Nisan’da artırmaya çıkartılıyor. Neden bulamıyorum şimdilik. Hele savaştan çıkmış ülkelerde bile önce tiyatro binaları onarılırken. “Ruh mühendisleri”nin çalışma alanları düzenlenirken.
Biliyorum şu anda tiyatroya, operaya hele baleye zaman ve para ayıramıyorsun. Ama bu yıkılmak, satılmak istenen binaların senin olduğunu unutma. O binalarda ve yapılacak yenilerinde senin emeğin var. Onlar senin dinlenmen, sanatla yenilenmen için tasarlandı. Sanat emekçilerinin seslenmek istediği sensin.
Sanat önce sana gerekli, yapılan sanat eserleri senin. Mirasına sahip çık.
Sennur Sezer
ÖNCEKİ HABER

Öğrencilerden “Amatör Sanat Günleri”

SONRAKİ HABER

SOL AÇIK

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...