02 Nisan 2007 00:00

GÜNDÖNÜMÜ

Birkaç yıl önce bilboardlarda “Amarika’dan/Avrupa’dan/Japonya’dan Üs İstedik Aldık” şeklinde reklam afişleri vardı. Manisa’da Köle İşçiler Üssü kurduk demeyi ise unutmuşlardı reklamcılar.

Paylaş

Birkaç yıl önce bilboardlarda “Amarika’dan/Avrupa’dan/Japonya’dan Üs İstedik Aldık” şeklinde reklam afişleri vardı. Manisa’da Köle İşçiler Üssü kurduk demeyi ise unutmuşlardı reklamcılar.
Bilmem okudunuz mu? 31 Mart tarihli Evrensel’in Okur-Yazar sayfasında, Manisa Organize Sanayii Bölgesi’nde yeni dolar milyarderlerimizden Ahmet Nazif Zorlu’nun şirketi Vestel’in taşeronu olduğu belirtilen İŞBUL şirketinin uygulamalarına ilişkin bir mektup vardı.
Mektubu yazan işçi adını yazamamıştı. Çünkü tazminatsız olarak işten çıkarılma, işsiz kalma riski vardı.
Daha önce taşeron şirkette çalışırken başından geçenleri ve bugün yüzlerce işçinin yaşadıklarını yazması gerektiğini düşünmüş ve anlatmış yaşadıklarını. Aynen aktarıyorum.
“Merhaba işçi arkadaşlarım!
Ben Manisa Organize’de yan sanayide çalışan bir işçiyim. Daha önce taşeron firmada çalışırken başımdan geçenleri ve bugün yüzlerce işçi arkadaşımın yaşadıklarını yazmak istiyorum.
Yıl 2006, Kasım’ın 3’ü… Vestel Elektronik AŞ’de taşeron firma İŞBUL adına işe başlamıştım. İŞBUL taşeron firma ile şahsım arasında yapılan iş sözleşmesini özetlemek isterim. Bir dosya içerisinde, biz işçiler için sözleşme, taşeron firma içinse insanların köleleştirilmesi anlamına gelen evraklar… İmzalamaya başladım. İmzala imzala bitmiyor. Dahası şöyle bir dilekçe yazıyorum; “Donanım Şirketi Müdürlüğü’ne” kendi isteğimle işten ayrılıyorum, hiçbir alacağım yoktur.
Adım ve imzamı bu dilekçeye yazarken ellerim titredi, kalbim acıdı; nefes alışım ta derinlere inmeye başlarken o kahrolası kendi fermanımı yazdığım dilekçeye, işsizlik çaresizliğiyle imza attım.
Dahası bitmiyor! İşe başlamadan senelik izinlerimizi bile kullandık. Bir dilekçe ve bir imza daha… Ve dahası, hiçbir hak ve alacağım yoktur. Bir daha imza…
Derken işe başladım. İçimdeki eziklik devam ederken gün geçtikçe yürek yangına dönmeye başlıyor. Benim emeğimin diğer insanlarınkinden farkı ne, diye kendimi yargılamaya başlıyorum. Tüm bu haksızlıklar yüzünden işimde başarısızım ve bir de posta başının sürekli ‘hadi hadi’si.
Taşeron firma işçileri olarak içeride eziliyoruz. Kadrolu işçiler ile taşeron işçiler arasında -neyin rekabeti ise- bu rekabet başlıyor.
Halbuki hepimiz işçiyiz! En azından onlar, yani kadrolu işçi arkadaşlarım; haklarını, alacaklarını alıyorlar. Peki ya ben?! Bir elimi içeride bir kolumu dışarıda bırakmaktan tükendim, bitsin bu isyan; her gün çıkışım verilsin, ben de kurtulayım onlar da rahatlasın, diye dualar etmeye başladım. Ve beklediğim o gün geldi. Sessiz ve sakince çıkışlarımız verildi. Yemekhanede, elli-altmış kişiye yakın bir gruptan bazı işçi arkadaşlarım şöyle dediler: “Neden bu çıkış? Ben imzalamıyorum, ben kendi isteğimle ayrılmıyorum ki.”
Bazı gözler ağlamakta… Bu soruların üstüne peki neden susuyorsunuz ki? Bugün bir; yarın ikinci ve üçüncüsünü yaşayacak olan bizleriz, diyerek konuştum. Bir ses bir seda bile yoktu. İşçi arkadaşlarım, artık susmayalım; bugün yaşıyorsak, yarın bunları yaşamayalım.
Haklarımızı, alacaklarımızı nasıl, hangi şartlarda almamız gerektiğini öğrenelim, bilinçli olalım. Bireysel değil, örgütlenerek birbirimize sahip çıkalım. Unutmayalım ki haklar verilmez, zorla alınır.
Yeter ki tek yürek, tek can halinde birleşerek hakkımız ve alacaklarımızı almasını bilelim. İşçi dostlarıma sevgi ve selamlar.
Organizede çalışan bir bayan işçi (MANİSA)”
Sözleşme iki tarafın özgür iradeleriyle belli bir konuda yaptıkları anlaşmayı ifade eder.
Oysa işsizlik baskısı altında patronun iradesi, işçiye iş sözleşmesi diye imzalatılıyor.
Donatım şirketinin bu uygulamaları daha önce de belgeleriyle yayınlandı gazetemizde.
Ancak yetkililer ve ilgili sendikalar duymadılar-görmediler-bilmediler. Öyleyse iş başa düşmüştür.
Mektupta da belirtildiği gibi işçiler haklarını almak için örgütlenip kendilerini kölelik düzeninden kurtarmalıdırlar.
Milyar dolarları üreten işçilerin örgütlenmesi ve haberleşmesi için işçi basını iyi değerlendirilmelidir.
Hasan Hüseyin Evin
ÖNCEKİ HABER

ARASIRA

SONRAKİ HABER

Taşeron saltanatına son!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa