04 Nisan 2007 00:00
GERÇEK
1 Mayısa doğru Türkiyenin işçi ve emekçileri yine bir klasiği izliyor.
1 Mayısa doğru Türkiyenin işçi ve emekçileri yine bir klasiği izliyor. Kimisi magripten mal kaçırırcasına 1 Mayıs için başvuru yapıyor, kimisi 1 Mayıs sanki yeni icat edilmiş gibi 1 Mayısı öyle değil de böyle kutlayalım tartışmaları açıyor, kimisi ise bütün bu hengamenin yarattığı kaostan yararlanarak 1 Mayısı kerhen bile kutlamaktan kurtulmak için fırsat kolluyor.
Ancak kim ne yaparsa yapsın; artık Türkiyenin her yanı 1 Mayıs alanıdır ve engelleme çabaları ister resmi makamlardan ister sınıf içindeki sınıf karşıtı güç odaklarından gelsin, her tür engellemeye rağmen 1 Mayıs kutlanmaya devam edecektir. Türkiyenin işçi sınıfı ve onun ileri unsurları, elde ettikleri bu mevziiyi terk etmeyecek bir noktaya gelmişlerdir.
Dahası sermaye güçlerinin ekonomi politikaları; 1 Mayıs ve onun temsil ettiği değer ve talepleri, her yıl daha acil ve yakıcı hale getirmektedir. Bunun için de 1 Mayıs, her yıl daha büyük bir coşkuyla ve kitlesellikle kutlanmayı hak eden bir bayram; işçi sınıfının sermayeye karşı uluslararası mücadelesini temsil eden bir sembol olarak anlamlanmaktadır.
DİSKin bu yıl İstanbulda, Taksim Meydanı için sanki tek sendika merkezi kendisi ve 1 Mayıs da onun malıymış gibi karar alıp izin için başvurması, elbette ki son yıllarda Emek Platformunun ülke çapında 1 Mayıs için kutlama kararı almasını zorlaştırmıştır. Çünkü DİSK böylece, 1 Mayısı kutlamamak ya da geçiştirmek için bahane arayan kimi sendikal çevrelere fırsat vermiştir. Nitekim kimi konfederasyonların, İstanbul merkezli ortak kutlama ve ülke çapında bir 1 Mayıs kutlama yerine Her yıl bir başka kentte 1 Mayıs neden kutlanmasın tartışması açmaya; kimilerinin salonda kimilerinin her konfederasyonun ayrı merkezde kutlama yapması önerilerini gündeme getirmeye hazırlandıkları konuşulmaktadır.
Son yıllarda her 1 Mayısa doğru günlerde alışıldığı gibi bu tartışmalar yapılıyordu. Ne var ki DİSKin bu tutumu, gizlenen özlemleri açığa çıkarma ihtimalini güçlendirmiştir.
Bütün bu olumsuzluklara karşın İstanbulda 1 Mayısın Taksimde kutlanması için Emek Platformu karar almasa (Elbette alsa iyi olur ve doğrusu budur) bile, her konfederasyondan sendikaların İstanbul şubelerinin (emekten yana diğer güçlerin de) bu yıl Taksimde bir kutlama için birleşmeleri, Türkiyenin işçi sınıfının çıkarları ve olgunluğunun göstergesi olarak önem kazanmıştır. DİSKin tutumundan kalkarak iki ayrı alanda 1 Mayıs kutlaması tartışması açmak elbette kabul edilemezdir. Ama, DİSKin Taksim olmazsa, son anda başka bir alan için pazarlık yapmaya kalkması da aynı biçimde kabul edilemezdir.
Bu trajik Taksim tartışması dışında unutulmaması gereken ise her alanın, her işletmenin, her semtin 1 Mayıs alanı olduğu, olması gerektiği gerçeğidir. Bunun için de 1 Mayısın tatil günü olmadığı da göz önüne alındığında, işyerlerinde ve işyerlerine yakın uygun alanlarda 1 Mayıs kutlamaları da önem kazanmaktadır. Dahası, İstanbul dışındaki illerdeki kutlamalar da elbette İstanbul kadar önemlidir ve 1 Mayısın tüm Türkiye sathında anlam ve önemine uygun bir biçimde kutlanması, sınıftan yana sendikacıların; sınıf partisine, işçi sınıfı davasına gönül veren herkesin görevidir. Grevde olan, direniş yapan ve yeni mücadelelere hazırlanan işyerlerinin bu kutlamalarda önemine dikkat etmeye, vurgu yapmaya gerek bile yoktur.
Bir diğer açık gerçek de; işçi sınıfının bu uluslararası bayramının, sınıfın enternasyonal görevlerini hatırlamasıdır. 1 Mayısın enternasyonalist karakteri, her tür milliyetçilik eğilimine karşı bir panzehir olarak tüm uluslardan işçilerin birliği ve halkların kardeşliği fikrini yaygınlaştıracak imkanları da genişletmektedir. Ve bu, bugünkü koşullarda çok önemlidir. Başka bir söyleyişle; 1 Mayıs, bütün insanların kardeş olduğu bir dünya mücadelesi ile sınıfın çalışma koşullarının iyileştirilmesine yönelik en yakıcı talepleri birleştiren bir kutlama olduğu ölçüde, törensel bir gün olmaktan çıkıp bir mücadele gününe dönüşecektir. Bu da kendiliğinden olmaz. Bilinç ve kararlılıkla yürütülecek bir çalışmayla olur!..
İ. Sabri Durmaz