13 Nisan 2007 00:00

LİMAN ARKASI

Kdz. Ereğli’ deki bazı demokratik kitle örgütleri ve kurumlar HEMA A.Ş.’nin Amasra ve Kandilli’de kuracağı termik santrallerin çevreye ve insan sağlığına vereceği zararı göz önüne alarak, santrallerin yapımının durdurulması için kamuoyuna ortak bir açıklama yaptılar.

Paylaş

Kdz. Ereğli’ deki bazı demokratik kitle örgütleri ve kurumlar HEMA A.Ş.’nin Amasra ve Kandilli’de kuracağı termik santrallerin çevreye ve insan sağlığına vereceği zararı göz önüne alarak, santrallerin yapımının durdurulması için kamuoyuna ortak bir açıklama yaptılar. Ereğli kent merkezine yakın mesafede Kandilli - Köseağzı mevkiine kurulacak olan santralin; sit alanı olarak kabul edilen tarihi su kemerlerine, zengin yeraltı su kaynaklarına, anıt ağaçlara, tarım alanlarına, deniz yaşamına geri dönülemeyecek zarar vereceği, Türkiye ortalamasının çok üstünde astım ve akciğer kanseri vakasının yaşandığı bölgede, insan sağlığı bakımından daha kötü sonuçlara neden olacağı vurgulanan, “ Temiz ve yaşanabilir bir dünya istiyoruz, bizi öldürecek olan termik santrale hayır!“ başlıklı yazılı metin Zonguldak Demokrasi Platformu’na da iletildi.
Platformda gündeme alınan konu; Maden, Makina ve Elektrik odaları temsilcilerinin hazırladığı “Bölgemizde Kurulacak Termik Elektrik Santralleri“ başlıklı bir metin olarak platform üyelerine okundu. Enerji piyasasındaki bazı rakamların öne çıktığı ortak değerlendirme şöyle;
“Ülkemizde son çeyrek yüzyıldır egemen olan politikaların sonucu olarak; eğitim, ulaşım, sağlık ve bunun gibi, enerji sektöründe de hükümetler, ulusal ihtiyaçlarımızı saptamak, bunlara ilişkin çözümleri üretmek ve uygulamak yerine, yabancı bir gözlemci bibi davranmakta, hatta kamuoyundan gelebilecek tepkileri önlemek için gerçek istatistik ve bilgileri paylaşmamaktadır.
Ülkemizin artan enerji talebini karşılamak için,yabancı kaynağa dayalı ( doğal gaz ) santraller yapıldı. Gaz alım anlaşmalarına imza atan bürokratlar halen yargılanmaktadırlar.
Lobilerin nükleer santral pazarlıklarını gündeme getirdikleri günlerde, dönemin Enerji Bakanı, sırf kamuoyunu ikna edebilmek için programlı enerji kesintisi ilan etmiş ve uygulamıştı. Uygulamadan kısa zaman sonra, kesinti kaldırılmıştı.
Ülkemizin bugünkü enerji arz-talep ilişkisine bakacak olursak; birkaç yıl sonra pik saatlerde talebin karşılanmasında sıkıntı yaşanabileceği bilinmektedir. Buna çözüm olarak hükümet, elektrik üretecek girişimci beklemektedir.
Ocak 2007 itibariyle EPDK’ ya (Enerji Piyasası Denetleme Kurulu) 217 şirket başvurarak ruhsat almıştır. Bunlardan 51’ i; doğal gaz, linyit, taşkömürü ve fuel oil’ e dayalı termik santral olup toplam kurulu güçleri 4072 MW’ tır. Hidroelektrik santrali için ruhsat alan 130 şirketin kurulu gücü 3993 MW, Rüzgar, jeotermal ve çöp gazı gibi yenilenebilir enerjiler kaynakları için ruhsat alan 36 şirketin kurulu gücü ise 1205 MW’ tır.
Elektrik enerjisi dünyada halen; termik, hidrolik, nükleer ve yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilmektedir. Kaynakların seçiminde; kaynağın yerli - yabancı olması, çevresel etkileri ve yatırım tutarları göz önüne alınmaktadır.
Ülkemiz zengin kömür yataklarına sahiptir, ancak özellikle eski termik santrallerde uygulanan yakma sistemleri nedeniyle, oldukça olumsuz çevresel etkiler yaratmaktadırlar. Fakat son yıllarda uygulanan akışkan yataklı yakma sistemleri ile çevresel etkileri oldukça azaltılmıştır.
Hidroelektrik potansiyelimizin halen sadece % 36’sı kullanılmaktadır.
Nükleer enerji mevcut teknolojilerle güvenilir olmamakla birlikte yabancı teknolojik kaynaklı ve yüksek yatırım tutarlarına mal olabilecek seçenekler arasındadır.
Yenilenebilir enerji kaynaklarından güneş enerjisi pahalı bir yöntem olma özelliğini korurken, rüzgar enerjisi potansiyelimiz yeterince değerlendirilememektedir.
Zonguldak, çoğunluğu koklaşabilir özellikte ve yüksek kalorifik değerde zengin taşkömürü yataklarına sahip enerji havzasıdır. Taşkömürünün metalürjik kömür elde edilmesi için yıkama ve zenginleştirme proseslerinden sonra kalan düşük kalorifik değerdeki kısmının termik santrallerde yakılması, ülkemizin enerji ihtiyacı için yerli ve ucuz yakıt kaynağı olarak uygun bir seçenektir. Bu amaçla kurulmuş 150 X 2 MW güçte bir termik santralimiz ( ÇATES ) mevcuttur.
Bölgemizde kömüre dayalı termik elektrik santrali kurmak amacıyla EPDK’ya başvuran şirketlerden Eren Enerji Elektrik Üretim A.Ş. Çatalağzı’ nda 160 MW’lık bir santral için ruhsat almış, yaklaşık 650 MW’lık ikinci santrali de planlamaktadır.
Başvuruda bulunan ikinci şirket, Hema Elektrik Üretim A.Ş’de Kandilli’de 51.3 MW’lık ve Amasra’ da 654.5 MW’ lık iki santral için ruhsat almıştır.
Kurulması planlanan bu santrallerin; çevresel etkileri en aza indirilmiş gelişmiş teknolojilerle yapılması, giderek geri dönülemeyecek kadar kirlenmekte olan dünyamız için büyük önem taşımaktadır.
Enerji savaşlarının yaşandığı bölgemizde; sağlıklı ve sürdürülebilir enerji üretim projeksiyonu ile yatırımların planlanması, yerli enerji kaynaklarımız ve özellikle yenilenebilir enerji potansiyelimizin tam değerlendirilmesi, iletim kayıplarımızın kabul edilebilir sınırlara çekilmesi, kirliliğin geri dönülemez noktaya gelindiği tartışılan dünyamızın ve ülkemizin geleceğini karartmamamız için ödün verilemez koşullarımızdır.”
Taşkömürü üretiminin giderek düştüğü havzada, yeni kurulacak termik santrallerin bacasını tüttürecek kömürün ithal kömür olacağını şimdiden söyleyebiliriz! Ülkenin yeraltı kaynakları hiçe sayılarak yapılan planlama, yerüstü kaynaklarını da hiçe sayacaktır. Gündemi aciliyetiyle ve daha genel ele almamız gerekiyor.
Fahri Bozbaş
ÖNCEKİ HABER

Beşiktaş savunmasıyla...

SONRAKİ HABER

Yaşlılar aşk değil yoldaş arıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa