15 Nisan 2007 00:00
evrensel olmak
korkudan korkmak
Büyük aydınlanmacımız Aziz Nesini anarak
***
Mahmut Yağmur köy enstitüsünde okudu. 1946 yılında öğretmen oldu. On üç yıl doğduğu köyde öğretmenlik yaptıktan sonra Anadolunun pek çok yöresinde çalıştı. 1957 yılında Dertler Pazarı adlı ilk kitabında yaşantısından ve gözlemlerinden süzdüğü yazılar yer aldı. İktidarın yardakçıları ve demagoglar köpürüp ver yansın ettiler kahramanımıza. Buna karşılık ilerici çevrelerde ilgiyle, beğeniyle karşılandı yazdıkları.
Sekiz yıl sonra, 1965te, değerli dostum Talip Apaydınla birlikte yayınevine geldiğinde tanıştık. Mahmut öğretmenin koltuğunun altındaki dosyayı aynı yıl kitaplaştırdık: Ekmek ve Özgürlük. Bu cesur ve sevimli kitabın kapağını da Halise Apaydın ile Yıldız Hazer çizdi. Mahmut Yağmur bu kitabını armağan etmişti. Gözleri yurdumuzun sorunlarına çevrik ve yüreklerinin kapıları halkımızın sevgisine açık olan aydınlarımıza
Talip Apaydının bu kitaba yazdığı önsözden bir cümle alacağım:( ) Bir arada okuyunca Yağmurun mert kişiliği, ödün vermez direnci daha bir net olarak belirmektedir.
***
Şimdi artık Mahmut Yağmurun neden bu yazıda söz konusu edildiğini anlatmaya sıra gelmiştir.
1965 genel seçimleri sonunda Türkiye İşçi Partisi, Meclise on beş milletvekili ile girdi. (15. milletvekili ilk günlerde ayrılıp CHPye geçtiği için, dönem sonuna dek TİP on dört kişiyle temsil edildi.)
Birkaç yıl sonra İstanbul Milletvekili Sadun Aren ile bir grup partili arkadaşının bir yurt gezisinde yolları Amasyadan geçer. Gruptan biri, Hocaya burada yaşayan Mahmut Yağmurdan söz eder. Taşrada yobazlarla, emek düşmanı egemenlerle tek tabanca savaşan, eli kalem de tutan bu ilerici öğretmene uğrayıp bir merhaba etmenin kendisinde bir moral güç sağlayacağını söyler. Sadun Aren olumlu karşılar ve sora sora Mahmut Yağmurun evine ulaşılır. Rastlantı, Mahmut öğretmen o sabah günübirlik köyüne gitmiştir. TİPli grup programdaki başka illere gitmek üzere Amasyadan ayrılır. Ertesi gün Mahmut Yağmuru polis sabırsızlıkla beklemektedir. Önce evine uğrayan öğretmen, bir gün önce kendisini görmeye gelen grup hakkında bilgi almıştır.
Evinden çıkmasını bekleyen siyasi polis, Hocayı uygun bir dille karakola davet eder. Tehdit dolu ilk soru: Kimdi senin eve dün gelenler!? Sen onları nereden tanıyorsun?! Hoca çok sakindir. Dün gelenler mi? Bugün duydum. Çok üzüldüm. Siyasal Bilgiler Fakültesi profesörü, İstanbul milletvekili koskoca Sadun Aren ve arkadaşları beni görmek için kalkıp evime kadar gelmişler, ne yazık ki ben yoktum. Keşke ayağım kırılsaydı da köye gitmeseydim
Beklemediği yanıt karşısında dizi kırılan polis, bundan sonra ne diyeceğini, Hocayı neyle suçlayacağını bilemez. Mahmut Yağmur, kişiliğinin gereğini yaparak sanki Talip Apaydının az yukarda alıntıladığım cümledeki yargısını doğrulamıştır.
***
Bu anekdotu duyalı tabii çok oldu.
Daha sonra Aziz Nesinin ilk baskısı Şubat 1988de çıkan Korkudan Korkmak kitabı çıkıp geldi. Doğrudan mizah olmasa da, korkuya dayalı kara mizahın kaynağına çomak sokan bir kitap Üstelik ustamız bu kitabını sevdiğini açıkça itiraf ediyor: (Aziz Nesin Korkudan Korkmakı Sevdiğim kitabımı sevdiğim Remzi İnança sevgiyle imzalıyorum. 2.4.1988) ***
Bütün sorunun, hatta kimi zaman felâketin, korkudan korkmak olduğunu öğrendikten sonra, sanki artık çok şey yerli yerine oturuyor.
Kitabı önemli kılan bir bölüm de Eğitim Konusunda Vasiyetimdir adlı üç yazıdır. Aziz Nesin, Vakıfta yetişmekte olan çocukların ruhsal ve bedensel eğitimi konusunda, uzun yaşamından, okuyarak öğrendiklerinden süzüp getirdiği düşünceleri ve evrensel değerleri bir bilge edasıyla duyuruyor. Bunların yaşama geçirilmesine dikkat çekip vasiyet ediyor. Ülkemizde eğitimcilerden başlayarak hemen bütün toplumcu ve demokrat aydınların sadece kitaplığında değil, yanı başlarında olması gereken bir farklı kitaptır Korkudan Korkmak.
***
Bu önemli kitaptan korku ağırlıklı iki kısa paragraf okuyalım:
( ) Kapitalistler kendileri herkesten çok daha iyi bilirler ki, sermaye dünyanın ve tarihin en korkak varlığıdır. Kendisi korkak olan sermaye yaşayabilmesi için korkutmak, korkudan korku üretmek, kendisi için korkudan bir ortam yaratmak zorundadır. Sermaye, korkudan korku duyulan bir ortamda varlığını sürdürebilir.
Şöyle bir hadis (Muhammed Peygamberin sözü) var: Hainler korkak olur! Sermayenin korkusunun nedeni, artıdeğerlerden yaratılmış olmasındandır. Emekçilerin hakkı olan artıdeğer sömürüdür. Sermayenin korkaklığının nedeni, sömürüyle oluşmasındandır. (*)
(*) Aziz Nesin, Korkudan Korkmak, Adam Yayınları (s.13-14) İstanbul, 1988.
OKUR DOSTLARA
-Karanlıkta Kaybolmayan, Nurhayat Bezginin ilk öykü kitabı, Ürün Yayınları, Ankara 2007.
- Eleştirinin Odağında, Çiğdem Ülkerin roman eleştirilerinden seçmeler. Ürün Yayınları, Ankara 2007
-Dokunan Öyküler, Celal İlhanın 2. öykü kitabı, Ürün yayınları, Ankara 2007.
-Gidenler Gelenler, Alper Akçamın öyküleri, Ürün Yayınları Ankara, 2006.
-Masalsı , Alper Akçamın romanı, Ürün Yayınları, Ankara 2006
-Suları Islatan Mecnun (8. baskı), Sokaklar Kentler Ülkeler, Metin Turanın iki şiir kitabı. Kül Sanat Yayınları, Ankara 2007.
-Kuyudan Çıkanlar, Perihan Taylanın öyküleri, Ürün Yayınları, Ankara 2006.
Remzi İnanç