16 Nisan 2007 00:00
Sözleşmeli kölelik
Bir ülkenin en çok sahip çıkılması gereken kişileri olarak bilinir öğretmenler. 12 Eylülden sonra türlü kıyımlara uğramış, pasifize edilmiş, bastırılmış, işkencelere maruz kalmış ve hâlâ o dönemlerin psikolojik yıkımını yaşayan öğretmenler...
Bir ülkenin en çok sahip çıkılması gereken kişileri olarak bilinir öğretmenler. 12 Eylülden sonra türlü kıyımlara uğramış, pasifize edilmiş, bastırılmış, işkencelere maruz kalmış ve hâlâ o dönemlerin psikolojik yıkımını yaşayan öğretmenler... Çalıştığının karşılığını alamayan, aldığı ücretle geçimini zor bela karşılamaya çalışan öğretmenler... Şimdi de kategorilere ayrılmış öğretmenler: kadrolu, sözleşmeli, ücretli, vekil, geçici hatta uzman öğretmen, başöğretmen, stajyer öğretmen
AKP Hükümetinin IMF ve DB emirleri doğrultusunda öğretmenlere yapılan bu kıyıma, öğretmenlerimizin de ayak uydurmaması gerektiğini bilmemiz gerekir. Daha da kötüsü, bu uygulamaların devamının geleceği, ağustosta da 20 bin sözleşmeli öğretmenin alınacağının bildirilmesiyle kesinleşmiştir. Sözleşmeli öğretmenlerin geçen sene başlayan 4/c kapsamındaki kölelikleri, biraz da doğan tepkilerin sonucunda 4/b köleliğine çevrilmiş, statüsü farklı ama içeriği ve amacı aynı olan bu uygulamaların devam etmesi demek; eğitimin yıllarca altından kalkılamayacak sorunlar doğurması demektir. Bakan Hüseyin Çelikin Sözleşmeli öğretmenlerimizin içi rahat olsun, kadrolu öğretmenlerle hiçbir farkları kalmamıştır dese de sözleşmeli öğretmenlerin, yapılan haksızlıklar ve gördükleri muameleler karşısında hiç de aynı olmadıkları gün gibi ortadadır. Kaldı ki rapor, izin, sevk konularında Milli Eğitim müdürlüklerinde yaşadıkları haksız uygulamalar da bunun en önemli örneğidir. Bunun dışında maaşlardan ve ek derslerden yapılan kesintiler, öğretmen evi kartından yararlanamamaları, personel kimlik kartlarının olmayışı da en önemli farklardan birkaçıdır. Bazı illerde arkadaşlarımızın askerlik konusunda yaşadıkları sıkıntılar ve Genelkurmayın Milli Eğitimin er-öğretmen talebini de son anda reddetmesi, bu uygulamadaki çelişkilerin çarpıcı örnekleridir. Bu sayılan örnekler içinde sözleşmeli, ücretli ve vekil öğretmenlerin sendikasızlaştırılarak hakkını arayamayan bir kitle haline getirilmeleri de AKP Hükümetinin yaptığı oyunların en önemlilerindendir.
Biz öğretmenlerin, bu uygulamalar karşısında statümüz ne olursa olsun birlikte hareket etmemiz, tepkimizi ortaya koymamız, bu uygulamaları durdurmamız gerektiğini birbirimize anlatmamız; Eğitim Sen çatısı altında birleşmemiz gerekmektedir. Ayrıca bu uygulamalar, ağızlarından düşürmedikleri anayasanın eşitlik ilkesine de aykırıdır. Sistem eğitimin yozlaşmasını sağladıkça, biz öğretmenlerin daha bilinçli olması gerektiği ortaya çıkıyor. Bu sisteme karşı mücadele etmedikçe bu karmaşadan çıkmanın yolu yoktur.
Sözleşmeli bir öğretmen