16 Nisan 2007 00:00
YAŞAMA KÜLTÜRÜ
9 Nisan Mimar Sinan günüydü.Mustafa Kemal Sinanın yontusunu yapınız! demiş, yapmışlar. Şimdi her yıl Ankaradaki bu yontunun önünde mimarlar toplanıyor. Nutuklar atılıyor, çiçekler bırakılıyor
9 Nisan Mimar Sinan günüydü.
Mustafa Kemal Sinanın yontusunu yapınız! demiş, yapmışlar. Şimdi her yıl Ankaradaki bu yontunun önünde mimarlar toplanıyor. Nutuklar atılıyor, çiçekler bırakılıyor
İstanbulda da gömütünün başında toplanılır. Elbette gene konuşmalar konuşmalar
İstanbulun belediye başkanı da mimar değil mi?
O da gitmiştir Sinanı anmağa diye düşünüyorsunuzdur şimdi.
Hayır:
Başkan bu yıl gelmedi.
İstanbula yapılanlardan sonra ya karşısına çıkmağa yüreği el vermedi, ya da oraya gelecek olanların yüzlerine bakma zorunluluğunda kalmayı istemedi.
Mimar Sinan çünkü, her şeyden önce bir İstanbul mimarıdır. En çok İstanbul için yaratmıştır.
Yok etmemiş, var etmiştir.
İstanbul siluetini bizden kılmıştır.
Hem de sosyal- kültürel özeklerle Halkın yararına yapılarla
Bütün kültür donanımlarını yıkıp, iş yerlerine alan açıp, yerli yabancı önüne gelene satmağa çalışan bir belediye başkanı nasıl çıkar Sinanın karşısına?
Ankara için de bundan değişik değil durum. Bata çıka köstebeğe dönen Ankaralılar belediye başkanlarını Sinanın önünde saygı duruşunda görseler şaşırıp kalmazlar mı?
Sinan halkından hiç kopmamış bir usta...
Sinanın içi dışı bir... Bakın yapılarına; içlerinde ne varsa dışlarından olduğu gibi okunuyor. İçi dışı uyuşum içinde. Hiç yalan söylemiyor...
Halkının yapıları da öyle... Bu nedenle Sinanı hemen anlıyorlar. O da halkın kınamasından kaçınıyor yaptığı işlerde...
Sinan akılcı, yalın, ülkesinin gereciyle, ülkesinin olanakları içinde düşünen bir usta... Halkı da öyle..
Kendi de mimar olsa da ülkesinin mimarlarına, uzmanlarına saygısız bir kişi Sinanı nasıl anlar?
Sinan işçisinin, ustasının bir kuruşunun ödenmemesine göz yummayan bir usta. Bugünkü köşe dönmeciler onu nasıl anlarlar?
Kısacası Sinan şu yıllarda kendisini hiç anlamayanlardan sıkılmıştır. O onları karşılarında görmek istemiyordur besbelli.
Ne yapalım Sinan Usta, bağışla bizi kimilerini aydınlatamadık daha...
Cengiz Bektaş