16 Nisan 2007 00:00
Tarım işçilerinin hayatı film oldu
Ankara Film Festivalinde gösterilecek yarışma dışı belgesellerden biri de Hasret. Murat Bayramoğlunun yönetmenliğini, eşi Sevda Çetinkayanın yapımcılığını üstlendiği film, Adananın Tuzla bölgesinde yaşayan Kürt tarım işçilerinin hayatlarına odaklanıyor.
Ankara Film Festivalinde gösterilecek yarışma dışı belgesellerden biri de Hasret. Murat Bayramoğlunun yönetmenliğini, eşi Sevda Çetinkayanın yapımcılığını üstlendiği film, Adananın Tuzla bölgesinde yaşayan Kürt tarım işçilerinin hayatlarına odaklanıyor.
İki kişilik film ekibi, Hasretin hemen her işine birlikte koşarak ortaya bu ürünü çıkarmışlar. Buna aylarca Tuzlada tarım işçileriyle birlikte yaşamak da dahil. Yönetmen Murat Bayramoğlu, Londrada sinema öğrenimi gördükten sonra Evrensel Kültür Merkezi görsel biriminde görevler aldı.
Ankaralılar, filmi Uluslar arası Film Festivali kapsamında bugün saat 12.00de Salon 3te izleyebilecek. Biz de bu vesileyle, iki kişilik film ekibiyle, Murat Bayramoğlu ve Sevda Çetinkaya ile Hasreti konuştuk.
Hasret filmini anlatır mısınız?
Murat Bayramoğlu: Film, Adananın Tuzla bölgesinde yaşamlarını tarım işçiliği ile sürdüren insanların öyküsünü anlatıyor. 1990lı yılların başında asker zoruyla Şırnakın köylerinden göç etmek zorunda kalmış Kürt yoksulları. Yani 15 yılı aşkın bir süredir bu bölgede yaşıyorlar. Kamıştan yaptıkları evler toprak sahiplerine ait arazi üzerinde kurulu. Film daha çok zorunlu göçün etkilerini anlamaya çalışıyor. Biz kimiz, nereliyiz, yarın hâlâ bu çadırlarda kalabilecek miyiz ve nihayet ata topraklarına geri dönebilecek miyiz belirsizliği ile geçen 15 yıl... Bu yıllar boyunca inşa ettikleri yeni bir yaşam biçimini anlamaya çalışıyor filmimiz.
Neden böyle bir işe giriştiniz?
Sevda Çetinkaya: Yalnızca Türkiye için değil evrensel olarak da göç çok derin sonuçları olan bir olgu. Göç etmek zorunda kalan insanlar için de, göçü kabul eden toplumlar için de. Ardında yanıtlanmayan, çözüme kavuşturulmayan pek çok sorunu katlayarak büyüten acılı bir süreç. Bizde de durum farklı değil. Filmin çıkış noktası bu düşünce oldu diyebilirim.
Filmi çekerken nasıl bir manzarayla karşılaştınız?
Murat Bayramoğlu: Gerçekten bir manzara tarifi yapmam gerekirse Vietnam filmlerinden karelerle karşılaştığımızı söyleyebilirim. Ekili arazinin yanı başında kurulmuş öbek öbek köyler. Tümü kamıştan yapılmış evler.
Lavabo-musluk, elektrik düğmesi-lamba, ev-kapı gibi yan yana ve ezberimizde olan tüm yaşamsal gereçlerin, olanakların uzağında bir hayat var orada.
Ama insanlar yaşamlarını devam ettirmek için çözüm üretmek zorundalar. Tuzlada da durum buydu. Kuyular açılmış, ortak jeneratörler mevcut, haftada birkaç kez Adana merkezden gelen gezici manav insanların sebze meyve ihtiyaçlarını karşılıyor, vs. Yılın hemen hemen on iki ayı iş imkanları var. Yılda 3 ayrı ürün ekmek ve hasadını almak mümkün. Yer fıstığı ve karpuz işi oldukça yaygın. Yevmiye usulü çalışılıyor.
Sevda Çetinkaya: Ana baba toprağını hiç görmemiş ve belki hiç göremeyecek çocuklar, gençler var. Mevsimlik işçi olarak geldikleri yere gömmeye başlamışlar ölülerini. Yaşlılarını zor bela götürüp ata toprağına gömmeye uğraşırken, bebekleri hemen yanıbaşlarında kurdukları mezarlığa gömüyorlar. Bir bebek mezarlığı vardı orada. Bebek ölümleri çok fazlaymış. Kadınlar hiç doktor yüzü görmüyor ve çadırlarda doğum yapıyor.
Hiç yadırgamadılar ve sanki 40 yıllık sinemacıymışçasına rahat davrandılar kameraya. Doğallıkları şaşırttı bizi.
Şimdi bizi ayda bir iki kez arayan dostlarımız var Tuzlada. Hani film ne oldu diye değil; hal hatır sormaya.
Filminiz, Ankara Film Festivalinde gösterilecek. Bunun dışında izleme imkanı nasıl bulabiliriz?
Sevda Çetinkaya: Zor soru. Çok istediğimiz bir şey var, daha doğrusu bir sözümüz var Tuzlalılara. Filmi Tuzlada Çadırköyün meydanında izletmek. Adanadan da sendika yöneticilerini, siyasi parti yöneticilerini, kitle örgütlerini de bu gösterime davet etmek. En azından yaşadıkları kentin hemen kıyısında böyle bir yaşam süren insanlar olduğunu hatırlatmak. Bu yaz böylesi bir galayı tertiplemek istiyoruz.
Yeni projeleriniz var mı?
Murat Bayramoğlu: Evet bir iki projemiz var. Yine göç ve kent yaşantısına dair. Büyük oranda kadınlara dair bir film olacak. (İstanbul/EVRENSEL)
Çağdaş Günerbüyük