19 Nisan 2007 00:00
JİN û JîN
Yüreğimiz yanıyor, 7si ilköğretim öğrencisi, 9 çocuğumuzu çok erken verdik kara toprağa. Hele eşini ve çocuğunu birden kaybeden babanın acısına dayanmak mümkün mü?
Yüreğimiz yanıyor, 7si ilköğretim öğrencisi, 9 çocuğumuzu çok erken verdik kara toprağa. Hele eşini ve çocuğunu birden kaybeden babanın acısına dayanmak mümkün mü?
Katliam gibi kaza. İzmirde Zafer İlköğretim Okulu öğrencileri, Kapadokya gezisi için bir otobüsle yola çıktılar. Aksaray yakınlarında cumartesi günü sabaha karşı, öğrencileri taşıyan otobüs kum taşıyan kamyonla çarpıştı. Dile kolay, 33 ölü, 29 yaralı.
İddialar doğruysa, izin alınan araçtan başka bir araçla yolculuk yapılmış. Kaza yapan otobüsün seyahate elverişli olduğuna ilişkin izin yok.
Her şey bir yana, 44 kişilik otobüse, 63 kişi binmiş. Okul idaresi, velilerin kendisi; nasıl da iyimser bir yaklaşımla, ucuza getirmeye çalışmış geziyi. Soruşturma açılacakmış, yaraları sarmaya yeter mi? Gidenleri geri getirir mi?
Hayatını kaybedenlerin 24ü öğrenci velisi.
Muhtemelen hepsi de yoksul insanlardı ki, bu gözü kara iyimserlikle çocuklarıyla birlikte hıncahınç doluştular otobüse. Çocukları kucaklarında otobüs koltuğunda otururken, son kez sarıldıklarını, son kez çocuklarını kokladıklarını biliyorlar mıydı? Ya çocuklar; çoktan çivisi çıkmış bu köhne dünyaya son kez şaşarak baktıklarını, saf ve ölçüsüz kahkahalarıyla, bu kirletilmiş dünyaya son kez taze nefes verdiklerinin farkında mıydılar?
Cenneti değişmem saçının bir tek teline şarkısına eşlik etmek de neyin nesi, a çocuklar!... Farkında mıydınız yoksa?
Ahir ömründe bir dede torunlarıyla bizim olan memleketin olağanüstü güzellikteki köşelerinden birine bu vesileyle ayak basacak, Kapadokyanın sonsuzluğunda güneşin batışını içlerine çekmeyi deneyeceklerdi. Kaç yoksul Anadolu insanı, bu medeniyetler beşiği, her köşesi zengin bir tarihi mirası barındıran bu memleketi gerçekten tanıma fırsatı bulabilmiştir ki? Dört mevsimi başka türlü yaşamanın mümkün olduğu, her karesi bir cennet parçası olan yurduyla şöyle bir sarmaş-dolaş olabilmiştir? Ama bilmezlikten değil fukaralıktan!
Tatil hakkı en temel insan hakkı, ama kaç emekçi ve emekçi çocuğunun bu şansı var?
Doğayla ve yüzyıllar öncesinin insan emeğiyle oluşturulmuş peri bacalarıyla buluşmaya gidiyorlardı, toprakla kucaklaştılar.
Cenaze töreninde yetkililer, bakanlar, ölenlerin şehit olduğunu söylemiş. Şehadet! Cinayetlerimizin üstüne geçirilen ne değerli bir kılıf?
İnsanların eşit ve özgür yaşadığı demokratik bir ülke kurmaktan ısrarla kaçınıyor ve birbirimizi öldürüyoruz. Ölülerimizi gömerken, kendi kusurumuzu örtmek için adlarını şehit koyuyoruz.
Trafikte en fazla ölü veren ülkelerin başında geliyoruz. Çocuklarımızı biçiyoruz. Sorumlunun adını trafik canavarı, ölülerimizin adını şehit koyuyoruz.
Bu ülkede, insan hayatının değeri nedir sahi?
Çocuklar bizi affedin!
Yıldız İmrek Koluaçık