22 Nisan 2007 00:00

ötekileştirme 30 yıl önce başladı

Malatya’nın yerel gazetelerinden Son Nokta gazetesinin sahibi Gazeteci-Yazar İbrahim Göçmen ile gazetenin köşe yazarı, Şair-Yazar Mustafa Yuka, kentte meydana gelen katliamı değerlendirdiler.

Paylaş

Malatya’nın yerel gazetelerinden Son Nokta gazetesinin sahibi Gazeteci-Yazar İbrahim Göçmen ile gazetenin köşe yazarı, Şair-Yazar Mustafa Yuka, kentte meydana gelen katliamı değerlendirdiler. Zirve Yayınevi çalışanı 3 kişinin boğazından kesilerek öldürüldüğü katliamın arkasında, faşist ve gerici güçlerin olduğunu ifade eden Yuka ve Göçmen, Malatya’da son 30 yılda güçlenen milliyetçi, şoven ve tarikat örgütlenmelerini anlattılar.

Malatya nasıl bir ekonomik, sosyal ve siyasal yapıya sahip?
İbrahim Göçmen: Malatya, Türkiye’nin önemli kentlerinden biri. Batı’nın Doğu’su, Doğu’nun Batı’sı durumunda olan bir kent. İki cumhurbaşkanı, başbakan çıkarmış bir il. Özellikle kayısının olması; tabii tefecilerin elinden kurtulursa, Malatya için çok faydalı oluyor. Malatya Doğu’dan göç alan bir kent konumunda. ‘70’li yıllara baktığımız zaman, sosyal demokrat insanların daha çok olduğunu görüyoruz. Bunu zaten siyasi yapı da gösteriyor. Bizim hatırladığımız kadarıyla, ‘70’li yıllarda sol sosyal demokrat partiler birinci parti durumundalar. 12 Eylül faşist hareketine kadar... 12 Eylül’ün faşizan yapısının ektiği tohumların neticesinde, her seçim döneminde biraz daha gericileşmiş; ırkçı, kafatasçı, takiyeci ve tekkeci zihniyetler Malatya’da hakim olmuş, örgütlenmiş ve Türkiye’nin en büyük irticai örgütlenmesinin olduğu yerlerden biri olmuştur Malatya. Emniyet’ten aldığımız bilgilere baktığımızda, en az 300’e yakın evin bodrum katlarında Kuran kurslarının olduğu görülmektedir. Bu Kuran kurslarına Milli Eğitim müdahale etmediği gibi, Mili Eğitim’deki birtakım insanların buralarda öğretmenlik, hocalık yaptığı iddia edilmektedir. Türkiye’nin AKP’ye en çok oyu veren kentidir Malatya. 12 Eylül öncesi ve sonrası diye ayırmak lazım Malatya’yı. 12 Eylül’den önce her türlü sosyal olanaklar vardı. O günkü yerel yöneticiler bugünkü kadar gerici değildi. Bugünkü yapı çağdışı, gerici… Tutucu bir çevre içinde, özellikle 12 Eylül’den beri talihsiz günler yaşıyor. Bugünkü ile birlikte 4 belediye başkanının da partileri farklı, ama aynı ideolojinin sürdürücüleri. İnsanlar sosyalin S’sini duyduklarında rahatsız oluyorlar. İktidarlar, yaşam şekli, giyim kuşam, nerede oturup yediğin içtiğine kadar birçok şey şeriat kanunlarına göre. Az da olsa çağdaş yaşamak isteyen birtakım insanların yaşamlarını kabullenemiyorlar. Bu 3 insanı, yaşam şekillerini kabul etmedikleri için kestiler.
Mustafa Yuka: Kentin ekonomisinin yüzde 60’ı kayısıya bağlı. Tarım toplumu. Son yıllarda her ne kadar sanayi geliştiyse de kayısı üretimi Malatya’nın tümel üretimi. Geçim yüzde 60-70 bunun üzerinde. Kayısı son 5 yıldır, neoliberal politikalar nedeniyle uluslararası piyasanın vicdanına terk edilmiş durumda. Kayısı fiyatları hızla aşağı düştü. Kayısı Birliği’nin kapatılması için her türlü oyun oynandı. Kayısıdaki bu düşüş, halkı hızla yoksullaştırdı. Organize sanayi bölgemiz var. İşçilerimizin birçoğu sendika ve sigortasız çalışıyor. İşe giriş çıkışları yapılarak sürekli sendikasızlaştırılıyorlar.
Malatya, siyasi yönden 12 Eylül öncesi ‘68 kuşağının eylem alanıydı. İlk haşhaş eylemi 1968’de, burada yapıldı. İlk siyasi hareketler burada başladı. Buranın halkı, tarihten gelen kültür birikimiyle devrimcilere kucak açtı. Malatya halkı devrimcidir. Türkiye’nin her yerine devrimci ihraç ediyordu Malatya. Sonuçta ne oldu? Nasıl bu hale geldi? Malatya, 12 Eylül’le birlikte bir yıkım yaşadı. Eli kalem tutan, okuryazar olan herkes bundan nasibini aldı. Halkın büyük bir kesimi sindirildi. Bugün şikayetçi oluyorlar. Bizi yönetenler ve devletin sahipleri, ‘Laiklik elden gidiyor, şeriat geliyor’ diyorlar. Kızılelma koalisyonu falan… Bu adamlar, Malatya’yı bu hale getirmek için az çabalamadılar. Bu süreçte Malatya yoğun göç aldı. Şehir varoşlarında örgütlendi bazı tarikatlar. Bunlar makarna, odun, kömür verdiler ve bu insanları yanlarına çektiler. Açtıkları birtakım kurslarla gençleri de yanlarına aldılar. Malatya’yı gericileştirmek için sistem her türlü oyunu oynadı. Ama yine de Malatya halkının çoğu bu oyuna gelmedi. Ama dışarıdan gelen insanlar, bu oyunun birer parçası haline geldiler ve bugün 3 arkadaşımızın katledilmesine kadar varıldı. Bu varılma süreci de ötekileştirme sürecinin bir parçası diyorum. Çünkü Trabzon’da Papaz Santoro’nun öldürülmesiyle başlayan ve Hrant Dink olayı ile süren bir ötekileştirme süreci başlatılmıştı zaten.

Yaşanan olayla birlikte gözler özel yurtlara çevrildi. Malatya’da, cinayeti işlediği öne sürülen gençlerin kaldığı İhlas gibi vakıflar tarafından açılan çok sayıda yurt var. Bu yurtlar ne üzerinden şekilleniyor?

Mustafa Yuka: Gericilerin en çok üzerinde durduğu yapı olan yurtlar, Malatya’da da gelişmeye başladı. O temeller atıldı. Dershanelere baktığımız zaman, yüzde 70-80’inin tarikat, Fethullah Gülen ya da Nakşibendi bağı var. Gerici güçlerin elinde… Türkiye’de dini ve irticai örgütlenme yapan Fethullah Gülen ve ekibi, ilkokul birinci sınıftan alıyorlar çocukları, bir yere kadar getiriyorlar. İşte ondan sonra sahneye koyuyorlar. Devletin, polisin içerisine girdiler. Oraları hakimiyet altına aldılar. Böyle bir gericileşme hareketinin olduğu yerde, kendinden başka hiç kimseyi tanımıyor bu zihniyet. Malatya’mızın 820 bin nüfusu var. Bunun yarısı Alevi. Yine bu insanların yarısı Türk, yarısı Kürttür. Malatya’da biz, hem etnik yapı hem de dini yapı olarak etle kemik gibiyiz. Tabanda kimsenin kimseyle problemi yoktur zaten. Burada irticai güçlerin; Fethullah Gülen başta olmak üzere hepsinin hedef kitlesi, göç eden insanlardı.

Farklı kültürlerin bir arada yaşadığı bir kentte milliyetçi, ırkçı yapı nasıl şekillendi?
Mustafa Yuka: Bunun tarihsel arka planı var. 1975 yılında dört sağ partinin birleşmesiyle Hamido kazandı belediye seçimlerini. İlk kez sağ bir belediye başkanı oluyordu Malatya’da. Hamido’yu başkanlığa taşıyan derin güçler, bir bombayla öldürdüler. Niye öldürdüler?
İbrahim Göçmen: Hamido olayı da faili meçhul bir cinayettir. ‘78’de bombayla işlenen cinayette derin devlet kokusu var. Biri Malatya, biri Elbistan, biri de Pazarcık. Bu tür bombalar patlatıldı. Bugün hâlâ faili meçhuldür.
Mustafa Yuka: Ötekileştirme süreci o günden başladı. Ve Malatya bugüne getirildi. Malatya öyle gerici, yobaz, bağnaz bir şehir değil. Malatya, 1960’ta ilk devrimci şehit olan Turan Emeksiz’in memleketi. Ama ne oldu? Daha dün, oruç tutmuyor diye Ümit Cihan Tarho öldürüldü. 20-30 yıllık süreç içerisinde Malatya bu duruma getirildi. ‘Cumhuriyeti koruyoruz’ diyorlar. Koruyamazsınız efendim. Cumhuriyete ihanet eden sizsiniz. Bu sistemin kendisi... Kendisi yıkmak istiyor. Sistem, Cumhuriyet karşıtı ürünleri kendisi üretiyor. Bu süreç, 3 kişinin öldürülmesiyle bitmeyecek. Kendi ırkı, kedi mezhebinde olmayan insanlar bunlara göre Hıristiyanlar. Bu 3-4 delikanlı nereden biliyorlar, orada misyonerler var? Bunu kimse bilmiyor. 4 delikanlının yapabileceği bir şey değil yaşananlar. Bence bunun arkasında bir güç var. Bu güç, Hrant Dink’i öldüren, Trabzon’da papazı öldüren güç. Bu güç, Gazi Olayları’nı çıkaran derin bir güç. Bu ülke bir faili meçhuller cenneti. Birisi bu cinayetleri işleyenleri koruyor. Burada birlikte nasıl yaşayabiliriz? Bu ötekileştirmenin önünü nasıl kesebiliriz? Bunları sorgulayıp bir şeyler yapmamız gerekiyor.

Yaşanan katliamın sorumluları kimlerdir?

İbrahim Göçmen: Malatya’daki hareket çok tesadüfi bir hareket değil. Bu hafta Türkiye’de bir kutlu doğum haftası kutlanıyor. Özal’ın, Hamido’nun ölüm yıldönümü. Bu nedenle kutlu doğum haftası için özellikle Malatya seçildi. Benim iddiam, bunun arkasında faşist ve dinci bir örgüt var. Bu kesin. Gördüklerim üzerinden konuşuyorum. Bu örgüt, Tokat’ta bir avukatı katlederek başlamış, Malatya’da yaşanan olaya kadar getirmiştir. Bunu derin devlet yapmıştır. 3 gencecik insan bağlanmış, işkence yapılmış. O çocukların yapabileceği bir şey değil bu. Aynı anda polis nasıl müdahale ediyor? Bu adamlar aynı. Hrant Dink’i öldüren O. S. gibi kıpırdayamıyor. O da biliyorsunuz kendi kendini yakalatmak için cinayetten sonra kıyafetini de kafasındaki beyaz bereyi de değiştirmedi. ‘Ben buradayım, gelin beni alın’ dedi. Bunlar da aynı şekilde. Olay oluyor, birtakım işler oluyor ve anında polis geliyor. Kendi kendilerini yakalatıyorlar. Burada derin olaylar var. Malatya’da olması bilinçli ve yapanlar faşist, gerici ve irticacı güçler. Tabii derin güçlerin desteği alınmıştır.

Olayın psikolojik boyutu için neler söylersiniz?

Mustafa Yuka: Bir insansınız ve insanın boğazını kesiyorsunuz. Bu, insani bir boyutla açıklanamaz. Bu insanlar o kadar eğitilmiş, öfkelendirilmiş ki acımadan insan kesebiliyorlar. Bu insanlarda kesin bir psikolojik sorun var. Bu koşullarda sağlıklı bir insanın yetişmesi, psikolojisi iyi insanların oluşması mümkün görünmüyor. Televizyonlardan her gün ölüm, şiddet olaylarını izliyoruz. İnsanlar ölüme alıştırıldılar. İnsanların psikolojisini bozdular. Bu çocukların belki bir şeyden haberi yoktur. Bu çocuklar cennete gitmek için İslami görevlerini yerine getirmek, kendi anlayışlarını yerine getirmek için ‘gavurları’ kestiler. Kendilerine göre... Bunun arkasındaki güç, hesap nedir; bu çocuklar bunun farkında değiller. Şimdi bu olayın Malatya’ya mal edilmesini sindiremiyorum. Trabzon gibi Malatya’nın da olayla özdeşleştirilmesini istemiyorum.
Cumhur Daş - Derya Karaçoban
ÖNCEKİ HABER

asıl felaket kapitalizm

SONRAKİ HABER

tiraj artınca baskılar yoğunlaştı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...