22 Nisan 2007 00:00
KİRVEME MEKTUPLAR
Kirvem,
Hani aptala malum olur derler ya, benimkisi de aynen öyle!
Nitekim geçen haftaki mektubumda Ahtamar Adasındaki Surp Haç Kilisesinin onarıldıktan sonra ...
Kirvem,
Hani aptala malum olur derler ya, benimkisi de aynen öyle!
Nitekim geçen haftaki mektubumda Ahtamar Adasındaki Surp Haç Kilisesinin onarıldıktan sonra eski, orijinal haline uygun olarak tepesine bir haç konmaması için gösterilen özeni aklımca eleştirip ardından da bu duaya yetkili mercilerin amin demeyip kendi bildiklerini okuyacaklarını söylerken bu hususta yanılmadığımı, topu topuna iki gün sonra öğrenince gerçekten de bir bakıma müneccim! olduğuma sevinmedim dersem yalan olur ka!
İstanbulda Ermenice yayınlanan günlük Marmara gazetesinin 14 Nisan 2007 tarihli nüshasındaki bir haberinden anlayabildiğim kadarıyla kilisenin tepesine haç dikmek Dışişleri Bakanlığının emri gereğince kesinlikle yassağh!!!
Ehh atalarımızın ifadesiyle emir demiri kestiğine göre, o zaman bu gerçeği kulak ardı edip aah haç, vaah istavroz deyip, bu minvalde sayıklayıp dövünüp durmanın faydası mafiş!
Aslında kilisenin onarımı ya da fiyakalı, cafcaflı Frenkçe deyimiyle bu restorasyon işi gündeme gelir gelmez, kimi Akil Ermeniler, bir karış havadaki akıllarınca hani çorbada bizim de tuzumuz bulunsun, atalarımızın kulakları çınlasın hesabıyla deyim yerindeyse daha çayı görmeden paçalarını alelacele sıvayıp tez elden Ermenistanlı kimi uzmanlara kâğıt üzerinde çizdirdikleri iki buçuk metre büyüklüğündeki bir haç resmini, İstanbuldaki işinin ehli demircilere özenip bezenerek yaptırıp, bunu da kilisenin tarihi görkeminin bir bakıma tamamlayıcısı, hatta bir kilise için nerdeyse olmazsa olmaz mütemmimi olan bu en önemli sembolü çan kulesine yerleştirmenin heyecanını yaşarken, hevesleri kursaklarında kaldı!
Neden?
Nedenine gelince, Dışişleri Bakanının yaptığı açıklamaya göre bu mekânın onarıldıktan sonra kilise kimliği rafa kaldırılıp bunun yerine Anıt Müze! adıyla tescil edilmesinden kellim, gari tepesine haç, istavroz konmasına hacet yok! Tıpkı Ayasofyanın tepesinde haç ya da alem bulunmadığı gibi
Kirvem bu açıklamanın ardından şu anda patrikhanenin kim bilir hangi köşesine özenle kaldırılan demir haçın bundan böyle serencamı, istikbali ne olur, veya yer darlığından oradan oraya, şuradan buraya kaldırılıp üzerinde biriken tozlar arada bir silinip paklanırken bu gâvur eziyeti karşısında İsanın kulakları mı çınlatılır, hatta bizatihi İsa peygamberin kendisi bu durum karşısında gökyüzündeki mekânından yepyeni bir mucizeyle yetkili zevatımızın akıllarını çelerek bu dandirik, tümüyle, her haliyle böö diye sırıtan bürokratik engelin bir an önce kaldırılıp sırf bu iş için hazırlanan haçın eskiden olduğu gibi çan kulesinin tepesine konması için kimi sağır kulaklara seslenip bu kördüğümün çözülmesine yardımcı mı olur, yoksa bir zamanlar Anadolu coğrafyasında sayıları binlerce olan kiliselerin nerdeyse tümü yer ile yeksan olmuşken, içlerinden bir kısmı camiye, okula, depoya, fabrikaya dönüştürülmüşken, Ahtamar Adasındaki bir kilisenin bunca emekle onarıldıktan sonra tepesine haç konulmamasını hüner belleyen bir zihniyetle bu saatten sonra uğraşmayı kendi peygamberliğine yedirmeyip buna sadece gülüp geçer mi, tabii ki kendi bileceği bir iş ama, özüme göre Ayasofyanın da tepesinde haç veya alem olmamasından kerteriz alan bu bâtıl zihniyet, hâlâ tıpkı son yıllarda hangi kılığa sokacağımıza bir türlü karar veremediğimiz için boyayıp boyayıp piyasaya sürdüğümüz milli eğitim sistemimizin içine düştüğü iki yanlış bir doğruyu götürür mantığıyla ne kadar da uyumlu!
Evet Kirvem, sen şimdi haklı olarak diyeceksin ki: Ka evladım! Memlekette bunca mesele varken, özellikle son günlerde Çankayanın tepesine kim çıkacak, cumhuru kim temsil edecek deyip milletçe dertlenip dururken, Ahtamar Kilisesinin tepesindeki haçın lafı mı olur zo!
Tamam haklısın ama, hani benim gibi işi gücü olmayan, ortalarda Haymana beygiri gibi dolanıp duran birinden başka ne beklenebilirdi ki! Üstelik bunca akıllı adamların cirit attığı bir memlekette hemen herkes Çankayanın tepesine kim oturacak, kim oturmayacak diye falcılığa soyunmuşken, benim kısmetime de özde değil, külliyen sözde vatandaş olarak geride kala kala bir kilisenin tepesindeki haç meselesi kalmışsa, o zaman suç bende mi ağparik!!!
Mıgırdiç Margosyan