26 Nisan 2007 00:00
Ölümden kaçarken...
Sabahın 3ünde yağmur yağarken Fatma Ahmed Çande üşüyordu. Polis arabalarının ışıkları karanlıkta patlarken 25 yaşındaki Tanzanyalı kadın Nairobi Uluslararası Havaalanının yolunda diz çökmüş, uçağa götürülen gözü bağlı insanları gördü ve elleri kelepçeli kadınlardan bazılarını ve onları izleyen çocukları tanıdı.
Sabahın 3ünde yağmur yağarken Fatma Ahmed Çande üşüyordu. Polis arabalarının ışıkları karanlıkta patlarken 25 yaşındaki Tanzanyalı kadın Nairobi Uluslararası Havaalanının yolunda diz çökmüş, uçağa götürülen gözü bağlı insanları gördü ve elleri kelepçeli kadınlardan bazılarını ve onları izleyen çocukları tanıdı.
Polislerden biri Fatmanın yüzündeki örtüyü aniden gözlerinden çekti. Bileklerini kesen plastik bir kelepçe ile ellerini arkadan bağladı. Bu polis, kocasının El Kaide destekçisi olduğunu kabul etmezse kendisini öldürmekle tehdit eden adamın aynısıydı! Bu o diye düşündü Fatma, Kesinlikle öleceğim...
Tanzanyadaki Kilimanjaro Dağının eteğindeki Moşi kasabasından olan Fatma, 27 Ocak gününün erken saatlerinde ölmemeyi başarmıştı. Üç hafta önce Somalideki çatışmalardan kaçarken, Kenyanın kuzey sınırında tutuklanmasıyla başlayan korku ve huzursuzluk artık çok uzaktaydı. Neredeyse kargo uçağı gibi bir uçakla Somali dışına çıkarılınca; Afrikada ülkesine toplu olarak teslim edilen ilk kişilerden biri oldu. Somalideki İslamcı militanları desteklemekle suçlanan tutuklular, ulusal veya uluslararası hukukun dışında kalan işkenceli sorgular için gizlice ülkeden ülkeye gönderiliyorlardı.
20 ayrı ülkeden gelen ve 85 kişiden oluşan tutukluların bir kısmı, Somalide devletin ve adaletin hiç uğramadığı bir bölgeye, diğer kısmı ise, Somaliye müdahale eden komşu Etiyopyaya götürüldüler. Burada Amerikalı ajanlar tutukluların fotoğraflarını çekti ve DNA örneklerini toplayarak sorgulamalar yaptı.
Tutuklanmasından üç ay sonra, 7 Nisanda Fatma serbest bırakıldı. Kocası Selim Avat Selim ise halen tutuklu. Geri kalan 78 yolcu ise gizlice ülkelerine teslim edildi. En az 18 tanesi 15 yaşının altındaki çocuklardı. Elinde 36 şüpheli uluslararası terörist olduğunu iddia eden Etiyopya, mahkumlara Kızılhaçın yardımı etmesini de kabul etmedi. İşkence uçağında yer alan diğer yolcuları ise halen kayıp.
Moşide ailesinin evinde kalan Fatma, kocasının işleri kötüleşince, 1991 yılından beri ilk kez Şeriat Mahkemeleri Birliği sayesinde bir kanun ile düzene kavuşmuş olan Somalinin başkenti Mogadişuya göç etmeye karar verdi. Mogadişuya vardıklarında, Somalideki çatışmalar yeni yeni başlıyordu. ABD destekli Etyopya, Somalinin kontrolünü elinden bulunduran Mahkemeleri, El Kaide bağlantılı olmak ile suçluyordu. Etyopya birlikleri geçen aralıkta Mogadişuya girince çift, güneye kaçan yüzbinlerce mülteciye katıldı. Mülteciler arasında Kenyaya gitmeye çalışan ve Swahili dili konuşan iki kadınla tanıştılar. Halime Badrudinin üç çocuğu, Fatma Ahmed Abdulrahmanın ise 6 yaşında bir oğlu vardı. İkisinin de kocası Somalide kalmıştı.
İşin aslı daha karışıktı. İki adam da El Kaide üyesiydi ve 1998de ABDnin Nairobi ve Dar-üs Selam büyükelçiliklerinin bombalanmasında rol aldıkları iddiasıyla suçlanıyorlardı. Grup, Kenyaya girince Abdulrahman güvende olduklarını sanmıştı; fakat Kenya terörle mücadele polisleri onları tanıdı ve iki kadını da tutukladı. Fatma, kocası ve orada tutulan diğerleri de İslamcıları desteklemek ile suçlandılar ve çapraz sorguya çekildiler.
İtirafa zorlandı
Fatma, 10 gün sonra Nairobiye kaçırıldı. Orada da sorgular sürdü. Sorguyu yapan Kenyalı polis, Fatmayı, kocasının bir El Kaide üyesi olduğunu kabule zorladı, doğruyu söylemezse onu boğazlamakla tehdit etti. Fatma ise, kocasının Mogadişudaki Şeriat Mahkemeleri Birliği ya da El Kaideyle bir ilişkisi bulunmadığında ısrar etti. Bunun üzerine Tanzanya pasaportu yanında olmasına rağmen polis, Fatmanın bu uyruğa bağlı olduğunu kabul etmedi. Nairobiye getirilen Selim de, Kenya pasaportu ve nüfus cüzdanı taşımasına rağmen yasadışı göçmen olarak nitelendirildi. Kenya hükümetine ya resmi suçlamaları açıklaması ya da tutukluları serbest bırakması yönünde baskı yapılmasının ardından Kenya Müslüman İnsan Hakları Forumu da, hükümeti olayı mahkemeye götürmeye zorladı ve bir başvuruda bulundu.
Hükümet ise ortaya üç uçuş listesi çıkardı. İlk ikisi African Express şirketinin Mogadişuya 20 Ocak ve 27 Ocak tarihli uçuşlarıydı ve yolculardan ikisi Fatmanın kocası Selim ve Abdulrahmandı. Üçüncü uçuş Blue Bird Aviation firmasının Baidoaya 10 Şubat tarihli uçuşuydu.
Etiyopyaya kaçırılış
İslamcı gerillaların, Etiyopya birliklerine Mogadişuda kumpas kurduğu sırada, Fatma; aralarında hamile bir Yemenli kadının da bulunduğu 20 kişiyle birlikte tek bir hücredeydi. 9 gün sonra Etiyopyanın başkenti Addis Ababaya kaçırıldılar. Yeni hapishanede, tutuklulara minder, seccade ve yiyecek verildi. Yemenli kadın, doğum için hastaneye götürüldü. Doktor Fatmanın da hamile olduğunu söyledi. Mogadişudaki gibi uzun sorgulamalardan geçmedi. Fatma, bu sırada Selimle kısa bir görüşme yapabildi. Telefonda Amerikalılarca sorguya çekildiğini ve Nairobide bir Amerikan hücresinde tutulduğunu söylüyordu.
Tutukluların, Etiyopyaya girişinde rol aldığını itiraf eden Amerikan Federal Soruşturma Bürosu (FBI), tutukluların ülkelerine tesliminde yer aldığını inkar etti. Şüphelerimiz var diyen Kenya hükümeti ise, FBIın yardımını da inkar ederek, gizli hücrelerde tutulanların isterlerse resmi şikayette bulunulabileceğini açıkladı. Fakat, bu hiç olmadı.
Fatma ise, 7 Nisanda Kilimanjaroya gitmek üzere bir uçağa bindirildi. Yanındaki yetkililer, kocasının ve diğerlerinin bir hafta içinde serbest bırakılacağına dair söz verdi. Fakat ne kocasından ne de diğerlerinden 16 gündür hiçbir haber yok...
(The Guardiandan çeviren Burak Ülker)
Xan Rice