30 Nisan 2007 00:00

Gürül gürül akan hayatın filmleri

Birincisi geçen yıl gerçekleştirilen ve sadece İstanbul ve Ankara’da 8 bin izleyiciyle buluşan “Uluslararası İşçi Filmleri Festivali”, ikincisiyle 1-7 Mayıs tarihleri arasında yeniden izleyicilerin karşısına çıkmaya hazırlanıyor.

Paylaş

Birincisi geçen yıl gerçekleştirilen ve sadece İstanbul ve Ankara’da 8 bin izleyiciyle buluşan “Uluslararası İşçi Filmleri Festivali”, ikincisiyle 1-7 Mayıs tarihleri arasında yeniden izleyicilerin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Yine, “20 ülkeden 40 film” ve yine paneller, söyleşilerle zenginleştirilmiş dolu bir program...
Halkevleri, Sendika.Org, Sine-Sen, Basın-İş, Hava-İş, Petrol-İş ve Birleşik Metal-İş’in düzenlediği festival; İstanbul, Ankara ve İzmir’de eşzamanlı olarak gerçekleştiriliyor. Mayısın ikinci haftası Adana, Mersin, Bolu ve Samsun’da; sonbaharda ise Eskişehir, İzmit, Bursa ve Artvin’de Anadolu gezisini sürdürecek. 1934’te “Kanlı Perşembe” olarak anılan ve liman işçilerinin grevini destekleyen 2 işçinin öldürüldüğü günün yıldönümü seçilerek, ilki 1994 yılında ABD’nin San Francisco kentinde düzenlenen festival, dünyanın çeşitli yerlerinde her yıl yapılıyor.
Düzenleyiciler, “Neden işçi filmleri” sorusuna şöyle yanıt veriyor: “Sinemaya gönül verenlere, sinema diliyle anlatabilecekleri ‘gerçek bir hayat’ın varlığını göstermek istiyoruz. ‘Bakın burada gürül gürül akan bir hayat var’ demek istiyoruz.”
İşçi festivallerinde genel olarak uluslararası ve yerel olmak üzere 2 kategoride filmler gösterilecek. Film seçilirken sadece temaları ya da işçi sınıfının sorunlarından bahsetmeleri anlamında değil, daha önemlisi, sinema anlatımlarındaki ustalık, yenilik, gözüpeklik ve evrensellikleri ile Godard’ın bir sözünü hatırlatırcasına, ‘sadece içerikleriyle değil biçimleri ile de politik olabilen’ özellikleri dikkate alınıyor.
Türkiye’de ilki geçen yıl düzenlenmişti
20 ülkeden 40 filmin gösterileceği festivalin dikkat çeken yerli filmlerinden biri, yönetmenliğini Emel Çelebi’nin Gündelikçiler. 43. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde en iyi belgesel ödülünü alan film, kırsal kesimden kente göç eden ve hayatlarını başkalarının evlerini temizleyerek kazanmaya çalışan kadınların hikayesini anlatıyor. Yine festivalde gösterilecek olan, Zeki Ökten’in Düşman filmi ise, Sansür Kurulu tarafından “Kamu düzenini veya ulusal güvenliği zedeleyici” bulunarak yasaklanmıştı. Yılmaz Güney’le Zeki Ökten’in birlikteliğinin ürünlerinden olan Düşman, işsiz İsmail ile gözü gecekondumsu evinin çok ötelerinde olan karısı Naciye’nin yaşam öyküsünü anlatıyor.
Yurtdışından gelen filmler arasında, Margarethe von Trotta’nın yönettiği Rosa Luksemburg, Spartakistlerin ve Alman komünistlerini önderlerinden Rosa Luksemburg’un yaşamı ve mektuplarını temel alan bir yaşam öyküsü niteliğinde. Devrimci faaliyetleri nedeniyle Polonya’da hapse mahkum olması, 1905 Rus Devrimi’ne katılması, Birinci Dünya Savaşı’na muhalefeti ve sonunda Karl Liebknecht ile birlikte politik cinayete kurban gidişi, öykünün temel noktalarını oluşturuyor. Yönetmenliğini Elio Petri’nin yaptığı İşçi Sınıfı Cennete Gider, Rusya’da Çarlık döneminde bir fabrika alanındaki huzursuzluk ve işçilerin grev planları ve mücadelesini ele alıyor. İngiliz yönetmen Ken Loach’ın filmi Demiryolcular’da ise, özelleştirmeye karşı işçilerin mücadelesi anlatılıyor.
Festival kapsamında Ali Özgentürk’ün At, Ömer Lütfi Akad’ın Diyet, Tunç Okan’ın Otobüs, Martin Kessler’in yatığı Hiddet, David Redmon’un Çin Malı, Eisenstein’in Grev gibi birçok film izleyiciyle buluşacak. Ücretsiz olarak gösterilecek filmler, İstanbul’da Fransız Kültür Merkezi, İtalyan Kültür Merkezi, Yeşilçam Sineması, İstanbul Halkevi Salonu’nda, Ankara’da Ankara Sanat Tiyatrosu, Ekin Sanat Merkezi’nde, İzmir’de Dr. Selahattin Akçiçek Kültür Merkezi, Güzelyalı Kültür Merkezi, Alsancak Kültür Merkezi’nde izlenebilir. (KÜLTÜR SERVİSİ)
festival.sendika.org
ÖNCEKİ HABER

Direniş filmi ödül aldı

SONRAKİ HABER

Can Yücel şenlikle anıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...