30 Nisan 2007 00:00

İZLENİM


Çağlayan mitingini yerinde görmek için dün, miting alanına Şişli yönünden girerek Çağlayan’a doğru yürüdük. Öncelikle mitinge katılım açısından en çok dikkati çeken yönlerden birisinin aydın bir orta sınıf ağırlığı olduğunu belirtmek gerekir. Bu baskın bir yöndü. Bizim alanda bulunduğumuz süre içinde, protesto sloganlarının en çok hedefi olan Meclis Başkanı Bület Arınç’tı. “Meclis Başkanı, Atatürk düşmanı” sloganı değişen zaman aralıklarıyla çokça atıldı. Öte yandan, “Türkiye ayıldı, imam bayıldı”, “Türkiye uyandı, imam bayıldı” gibi, muhalefetini neşeli bir tarzda ifade eden sloganlar da atıldı.
Miting alanının çevresinde ve içinde yoğun bir bayrak satışı yapıldığı dikkati çekiyordu. Kimisi büyük bayraklar taşırken, kimileri de 23 Nisan’larda kullanılan türden küçük bayraklarla yürüdüler. Ancak, mitingle ilgili dikkati çeken başka bir nokta da kendi simgelerini yaratarak popülerleşen bir tepki biçiminin kendini hissettirmesiydi.
Mitingde bir araya gelen kadınlı erkekli gruplar içinde, bayrak rengini simgeleyen kırmızı beyazlı kıyafet bileşimine azımsanmayacak kadar rastladık. Beyaz pantolon, kırmızı tişört. Ya da kırmızı beyaz tişört. Ya da, alnı çevreleyen kırmızı beyaz bantlar, benzer değişik aksesuar ve takılar.
Yalnız bu kıyafetleri taşıyanların “militer” bir çağrışımla değil, “modern cumhuriyet değerlerini” temsil etmiş olma gibi bir tavırla davrandıkları da özellikle eklenmeli. Kendi ritüellerini yaratıp, kendi kimliğini yeniden üreten bu orta sınıf kalabalığı, bu özelliğiyle miting alanını yer yer bir karnavala önüştürdü.
“Kızılelmacı” gruplar, miting içinde kendi sloganları ile kendilerini hissettiriyorlardı ve bu geniş yığın içindeki varlıkları da oldukça marjinaldi.
Elbette, mitinge yön vermek isteyenler bakımından amacın “şeriat karşıtlığı” üzerinden statükoyu yeniden üretmeye bağlandığı sır değil. Ama katılanlar bakımından, bu amaca gönüllü bağlanmaktan söz edilemez. Arada şöyle bir fark var. Bu kabalık içinde ciddi bir oran, bir darbe istemiyor, ancak, Genelkurmay’ın tepkisini de muhtemelen “demokrasiye müdahale içerin bir muhtıra” gibi değil, “laikliğe sahip çıkan” bir tutum gibi algılıyor.
Fatih Polat

Evrensel'i Takip Et