01 Mayıs 2007 00:00

türk mucit

Gel bakalım amca gel, dedi jürideki yaşlı kadın. Oysa amcadan en az 10 yaş büyüktü. Ne buldun, anlat bakalım, dedi masada kasılarak oturan fevri jüri üyesi. Amca elindeki bebek arabasını bırakıp jürinin karşısına geçti, kendisini tanıttı. Sonra icadının başına geçerek anlatmaya başladı:

Paylaş

Gel bakalım amca gel, dedi jürideki yaşlı kadın. Oysa amcadan en az 10 yaş büyüktü. Ne buldun, anlat bakalım, dedi masada kasılarak oturan fevri jüri üyesi. Amca elindeki bebek arabasını bırakıp jürinin karşısına geçti, kendisini tanıttı. Sonra icadının başına geçerek anlatmaya başladı:
- Efendim bu paletler sayesinde, bebek arabalarımız merdivenleri rahatlıkla tırmanacak, kaldırıma çıkarken zorlanmayacak. Arabamız aynı zamanda alışverişlerde de kullanmaya olanak tanıyacak şekilde dizayn edildi.
Fevri “Bence kalsın” dedi ilkin, ardından diğerleri de onu izledi: Bence de, bence de...
Ardından elinde huniyle bir genç girdi içeri. Jüri üyeleri gülüştü... “Huni mi buldun evladım?” diye sordu fevri. Genç, bunun bildiğimiz hunilerden olmadığını anlatmaya çalıştı. Bu huni, içine yerleştirilen alarm cihazı sayesinde, şişeye dolan sıvının taşmasını engelliyordu. Genç bunu kanıtladı. Hakkaten de sıvı tam taşacakken huni ötmeye başlamıştı. Ne var ki jüri bu icadı tutmamıştı. Genç turu geçemedi.
Sonra başka bir genç odaya girip jürinin karşısına geçti. Elinde bir gitar vardı. Jüri sessizce genci izlemeye başladı. Genç gitarının tellerine vurup bir şarkı söylemeye başladı. Jüri de gence eşlik etti. Şarkı bitince fevri azarlarca sordu:
- Yarışmayı popstarla karıştırmadın değil mi genç adam! Biz star değil mucit arıyoruz...
- Hayır efendim, dedi genç. Onun için burdayım ve bir akort aleti tasarımım var.
Ve genç tasarımını anlattı. Jüri bu icadı da beğenmeyip genci gerisin geriye yolladı.
Gitarlı gençten sonra gelen beybaba acayip bir şey icat etmişti. Belki de son derece faydalı bir icattı bu ama beybaba ne icat ettiğini bir türlü anlatamadı. Çıkışta göz yaşlarına hakim olamadı beybaba.
Beybabanın ardından bir genç kız girdi odaya. Ucu bükük bir demir parçası, bir paravan ve bir perde getirmişti yanında. Onun icadı perdeyi kornişe geçirmeyi kolaylaştıran bir icattı. Jüri çok beğendi ve genç kızı elemedi.
Derken bir ufaklık girdi odaya. Elinde gazete kağıdından yapılmış bir şapka tutuyordu. Jüri sempatiyle karşıladı ufaklığı. “Bu şapkayı mı buldun sen kerata!” diye takıldılar ufaklığa. Ufaklık icadını anlatmaya başladı:
- Bunun adı birleştirici!
Jüri şaşkın bakışlarla veleti izliyordu. Fevri sordu: “Neyi birleştiriyormuş bu?”
- İnsanları! Ama tek başına olduğu zaman bir işe yaramıyor.
Jüri çocuğun sözlerine bir anlam veremiyordu. Fevri bile dut yemiş bülbül misali susuyordu. Ufaklık devam etti:
- En az beş yüz bininin bir araya gelmesi gerekiyor. Ama milyonları bulursa da dadından yenmez. Ticari bir değeri yoktur, alanlarda bedava dağıtılır.
Jürini şaşkınlığı sürüyor, ufaklık konuşuyordu;
- İşte bunlardan şöyle bir üç dört milyonu bir araya geldiği vakit, ne asker öyle ahkam kesebilir, ne hükümet! Benim icadım bu işçi şapkasıdır! 1 Mayıs’a özel tasarladım.
M. Öner
ÖNCEKİ HABER

ankara ağzı

SONRAKİ HABER

japon icadı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...