02 Mayıs 2007 00:00
Fado, deniz ve tarih kokar
Fadonun kraliçesi olarak tanınan Mariza, bugün İstanbullu müzikseverlerle buluşuyor. Portekize özgü bir müzik türü olan fadoyu tarif etmek için dört kelime yeterli: Tutku, zarif, hisli ve buğulu...
Fadonun kraliçesi olarak tanınan Mariza, bugün İstanbullu müzikseverlerle buluşuyor. Portekize özgü bir müzik türü olan fadoyu tarif etmek için dört kelime yeterli: Tutku, zarif, hisli ve buğulu... Mariza, neden fadoyu seçtiğini şu cümleler ile anlatıyor: Fado yalnızca bir müzik değil, bir histir. Üzücü değil melankoliktir. Ben bu müziği seçmedim, bu benim kaderimdi.
Marizanın en son stüdyo albümü Transparente (Şeffaf) tüm Avrupa, Latin Amerika ve Amerikada toplam 35ten fazla ülkede yayınlandı. Portekizde bir numara olan albümü, Hollandadan Portekize, Fransadan İspanyaya yayınladığı her ülkede büyük ilgiyle karşılandı. Mariza, Amelia Rodrigues Vakfı tarafından Uluslararası Kariyer Ödülü alırken, Portekiz Devlet Başkanlığının Portekiz kültürünü yurtdışında temsil edenlere verdiği onur ödülünü de aldı. Bu akşam da İş Sanat kulelerinde İstanbullulara bir fado ziyafeti vermeye hazırlanıyor.
Kökleri Mozambikte olan sanatçıya, konser öncesi sorularımızı yönelttik.
Brezilyalı yazar Jorge Amadonun romanlarının fado tadında olduğu söylenir. Amado, Deniz sadece yaşlı balıkçıların anlayacağı gizdir sözleriyle açılış yaptığı Ölü Deniz romanında fadoyu, Hışım, öfke, şenlik, tutku, elden ne gelirlik, ağırbaşlı bir kabullenmişlik olarak betimler. Fado gerçekten bunları mı kapsar?
Öncelikle fado, çok içtendir diyebilirim Derin bir hüznü vardır ama bu hüznü sakinlikle karşılar, bu anlamda kaderci bir tavırdır ve zaten adını kaderden alır Fado şarkıları tüm duyguları yoğun bir melankoliyle, samimiyetle anlatır Tutkulu, kimi zaman şenlikli olabilir ama öfke, fadoyla çok yakın bir duygu durumu değil
Fado Brezilyalı göçmenler tarafından mı yaratıldı? Denizcilerin müziği olarak da biliniyor. Siz fadonun ilk çıkışını nasıl tanımlıyorsunuz?
19uncu yüzyıl başlarında ortaya çıkan denizci ağıtları Gidip dönmeyen denizcilere yazılmış ağıtlar Portekizli denizcilerin aşkları, ayrılıkları, acılarıyla ortaya çıkan bir folklor Atlas Okyanusunun büyük dalgalarının alıp geri getirmediği denizcilere yazılan, öyküleri acıtan şarkılar
Siz Mozambik doğumlusunuz. Peki Arap ve Afrika müziğinin fado müziği üzerinde güçlü etkileri var mıdır? Sizi bunun taşıyıcılarından biri olarak değerlendirebilir miyiz?
Portekizde doğal olarak sömürgelerin yaşantıları, hayatları, hikayeleri Portekiz kültürünün bir parçası haline gelmiş Tıpkı Amerikanın gemilerle taşınan kölelerinin isyanları, tutkuları, acıları nasıl müzikle de ifade bulmuşsa, Blues böyle bir anının parçasıysa, Portekizde de denizcilerin ve göçmenlerin öyküleri şarkılarda ifade buluyor Benim köklerim daha da zengin ve katışık; çünkü annem Afrikalı, babam Portekizli, büyükannen Hint asıllı Ama ben tüm benliğimle fadoyu ve Portekiz kültürünü temsil ediyorum
Portekizde Salazar diktatörlüğü döneminde 3F formülünden söz edilir: Futbol, fiesta ve fado. Salazar Yüz bin kişilik uyku tulumu istiyorum dediğinde, yüz bin kişilik futbol stadı yapıldı. Fadoyu da kitleleri uyutmak amacı ile kullandığı söyleniyor. Bu süreci siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Günümüzde fadonun etkisi değişti mi?
Bahsettiğiniz dönem 1926dan 70lerin ikinci yarısına kadar süren bir askeri yönetim dönemi, ama fadonun öyküsü çok daha eski Portekizin çok zengin bir tarihi var ve farklı dönemlerde farklı oluşumlar yaşanmış ve hepsi geride kalmış Fado, bu kültürün yaşayan en zengin parçalarından biri ve tamamen Lizbona ve Portekize özgü Şimdi tüm dünyada nasıl İspanyolların flamenkosu biliniyorsa, Portekizin fadosu biliniyor ve tamamen bize özgü bir halk müziği kültürü Bir dünya müziği olarak algılanıyor ve deniz ve tarih kokuyor
Genç yaşınıza rağmen birçok ödülle onurlandırıldınız. Son albümünüz Transparente ile şarkılarınızı Fernando Mauricio, Carlos do Carmo ve Amelia Rodriguese ithaf ettiniz. Bu fado efsanelerin sizin müziğinize etkilerinden söz edebilir miyiz?
Ben fadoyu ilk başta profesyonel olmayan insanlardan, babam ve onun arkadaş çevresinden öğrendim Ama profesyonel anlamda ilk hocam Carlos do Carmodur Onun şarkılarını söyleyerek ve ondan ilham alarak fado şarkıları okumaya başladım Fernando Mauricio derseniz, zaten herkes onun fadonun kralı olduğunu bilir ve gelenekselliği koruyan isimlerden de biri olmuştur Fado şarkıları söyleyerek ortaya çıktığım, tanınmaya başladığım ilk dönemde, beni Amalia Rodriguesle karşılaştırdılar. Bu benim için çok iyi bir başlangıç ve olağanüstü bir iltifattı Fadonun en önemli figürlerinden biri de Amelia Rodriguestir. Son stüdyo albümüm, bütün bu isimlere bir teşekkür niteliğinde
Fadonun, yemek servisinin yapılmadığı sessiz bir ortamda Porto şarabı eşliğinde dinlenmesi geleneği sürüyor mu?
Geleneksel tavernalarda şarkı söyleyen en büyük isimlerden biri Fernando Mauricio oldu ama şimdi, sadece kimi zamanlar böyle nostaljiler yaratılıyor Örneğin kasım ayında Los Angelesta, Walt Disney salonunda, Portekiz tavernası mizanseni yaratılıyor olacak ve 2007 turnemin galasını bu geleneksel konserle yapıyor olacağım
Carlos Sauranın en son filmi Fadosta başrolde oynadınız. Sinemaya devam etmeyi düşünüyor musunuz?
Aslında bu filmin oyuncusu sayılmam, şarkıcısı diyebilirsiniz. Çünkü filmdeki şarkıları ben söylüyorum. Film daha çok bir müzikal gibi ve Carlos Sauranın görsellikleri filmin en çekici tarafı Öte yandan filmde Patrick de Bana, özel koreografilerle filmin çok özel bir ismi Ben bu film sayesinde Carlos Saurayla tanışmış ve çalışmış oldum. Bir oyuncu değilim ama başka filmlerde de şarkılar söyleyebilirim
Fado, acı çekmeden söylenemeyecek, elden ne gelir diyen bir kabullenmişlik de içeriyor. Sizin yaşamınızda böyle bir kabulleniş hakim mi?
Buna benzer sorularla sık sık karşılaşıyorum ama her şeyden önce ben de normal biriyim; benim de herkes gibi mutlu, sevinçli ya da hüzünlü anlarım olabilir Çok coşkulu ya da heyecanlı biri sayılmam ama melankolik ve hüzün içinde biri de değilim Şarkıların içtenliğini seviyorum ve ben de içten biriyim (İstanbul/EVRENSEL)
Anita Kazeroğlu