03 Mayıs 2007 00:00

ÖZGÜRLÜKLER

“Yurtsever Cepheli” bir öğrenci olduğunu söyledi telefondaki ses. Görüşmek istiyordu. Bir süre sonra görüştük, İnsan Hakları Derneği’nde…

Paylaş
“Yurtsever Cepheli” bir öğrenci olduğunu söyledi telefondaki ses. Görüşmek istiyordu. Bir süre sonra görüştük, İnsan Hakları Derneği’nde…35 yıl önce ben de onun yaşındaydım. 6 Mayıs 1972’de, Denizler idam edildiğinde, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi birinci sınıf öğrencisiydim.O gün, fakültenin karşısındaki lokantada, sabah çok erken vakitte çorbamı içerken radyodan verildi haberleri. Lokantadan öylece çıkmıştım. Kızgın, kırgın, büyük bir öfke ve küfürlerle…Halbuki pek de öyle solcu ya da bilinçli bir genç üniversiteli değildim. İdam beni şok etmişti. Üç genç insan peş peşe asılmıştı. Büyük bir haksızlıktı bu. Tepkim, politik bilincimin kat kat üstünde ve derindeydi. Sakinleşemiyordum. Karşımdaki “Yurtsever Cepheli” genç cıvıl cıvıldı, pırıl pırıl. Coşkulu…“Deniz Gezmiş için bağımsızlık yürüyüşü yapıyoruz” dedi. “Gençlik Amerika’dan Korkmuyor” adını taşıyan bir kitabı uzattı bana. Yürüyüşleri(mizi)ni destek için imzamı istedi. 1-6 Mayıs 2007, İstanbul, Kocaeli, Bolu, Eskişehir Ankara hattında olacaklar. Ah, nasıl da hatırlattı bana; o büyük yürüyüşçünün, (koşucunun) hızını, aşkını, üniversiteli genç…Nasıl 35 sene öncesine götürdü beni…Ne güzel anlatmıştı Can Yücel:“En uzun koşuysa elbetTürkiye’de de DevrimO, onun en güzel yüz metresini koştuEn sekmez lüverin namlusundan fırlayarak…En hızlısıydı hepimizin,En önce göğüsledi ipi…Acıyorsam sana anam avradım olsunAma aşk olsun sana çocuk, aşk olsun.”Fakülte sessizdi…Birkaç arkadaş (büyük sınıflardan) fısıldaşmıştı… O; 6 Mayıs 1972 günü üzerime çöken ağır hava, hiç gitmedi. O şok. Belki, belki değil yaşadım biliyorum, korku… Baskı, devletin olanca ağırlığı ile üzerimize, biz üniversite öğrencilerine hissettirdiği acımasız faşist yüzü. O gün yaşadığımız çaresizlik… Sessizlik… Tedirginlik… Ve acı…Hiç gitmedi içimden. Yaşadıkça da görecektim; çocukları, yaşlıları, gençleri korkutmak, cezalandırmak için devletin yaptığı zalimlikleri… Kendi çapımızdaki karşı duruşlarımızı… O 6 Mayıs günü küçük, ürkek, sessiz, cılız ıslıklı protestolarımızı…Çok uzun sürdü ölüm cezasına karşı mücadeleler…Çok uzun sürdü. 3 Ağustos 2002 günü sabah 06.35’te Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde ölüm cezasını kaldıran yasa çıktığında, -o gece hiç uyumamış ve Meclis oturumlarını takip etmiştim-pencereyi açıp derin bir soluk almıştım. Derin bir soluk alış…İdama karşı…Yürüyüşlerinizi destekliyorum arkadaşlar.
Hüsnü Öndül
ÖNCEKİ HABER

İstanbul Valisi’ne istifa çağrısı

SONRAKİ HABER

Kurşunlu tamam sıra Doyran’da

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa