05 Mayıs 2007 00:00
ZEUS SUNAĞI
Baştanrı Zeus, Kazdağının doruklarından savaşı Troyalılar lehine yönlendirdiği için Yunanlılar yenilgi üstüne yenilgiye uğruyor; haliyle en gözüpek savaşçılarını da yitiriyorlardı.
Baştanrı Zeus, Kazdağının doruklarından savaşı Troyalılar lehine yönlendirdiği için Yunanlılar yenilgi üstüne yenilgiye uğruyor; haliyle en gözüpek savaşçılarını da yitiriyorlardı. Bu arada Kazdağına yakın Semendirekin tepesinden savaşı izleyen denizlerin tanrısı Poseydon, Yunanlılara yardım edebilmek için düzenler kuruyordu. Ne var ki kardeşi Zeusun şerrinden ürktüğü için de elinden pek fazla bir şey gelmiyordu... Olimpostaki sarayının penceresinden sürekli yenilen Yunanlıları gördükçe Tanrıça Heranın da içi içine sığmıyordu kahrından! O da kocası Zeusun olası öfkesini çekmeden Yunanlılara yardım etmenin bir yolunu arıyordu. Aniden Zeusa hınzırca bir düzen kurmak geçti içinden!... Giyip kuşanacak, takıp takıştıracak ve Kazdağına inip orada savaşı tek başına yönlendiren Zeusun koynuna girecekti! Onu derin uykulara daldırdığı sırada da Yunanlılar, Troyalıları bozguna uğratcaktı!..
İşte bu düzen uyarınca Herayla Zeus, Kazdağının doruğundaki Gargaros Tepesinde koyun koyuna yattılar. Uyku Tanrısı gelip Zeusu uyuttuğu süre içinde deTroyalılar büyük bir yenilgiye uğradılar... Bir süre sonra karısı Heranın koynunda daldığı derin uykudan uyanan Zeus, gözlerini oğuştura oğuştura Troya ovasına baktı... Bozguna uğrayıp soluk soluğa kaçışan Troyalıları gördü. Yunanlı erlere yardım ederken eli yabalı kardeşi Tanrı Poseydonu gördü... Sonra Troyalıların yiğit komutanı Hektoru; yere yıkılmış, habire kara kara kan kusarken gördü. Yoldaşları pürtelaş sarıyordu çevresini... Zeus, hınzırca gülümsemesini saklamaya çalışan karısı Heranın yüzüne baktı bir an. Bakar bakmaz da her şeyi anladı; öfkesi büsbütün şahlandı:
Amma da düzen kurdun bana, hınzır Hera! diye gürlemeye başladı. Hektoru savaş dışı ettin. Troyalıları bozguna uğrattın!.. Bunun öcünü alacağım senden, merak etme! Hani bir zamanlar Heraklese de düzenler kurup onu ıssız Kos Adasına sürmüştün. O yüzden ayaklarına ağır bir örs bağlayıp bir yıldıza asmıştım seni; havalarda sallandırmıştım! Benim şerrimden ürktükleri için hiçbir tanrı da gelip yardım edememişti sana! Beni böyle aldatıp durmaktan vazgeçesin diye anımsatıyorum bunları, anlıyorsun değil mi?
Kocasının gitgide sertleşen sözleri karşısında soğuk soğuk terlemeye başladı Hera... Hemen ant üstüne ant içip Tanrı Poseydonun Yunanlıları desteklemesi konusunda herhangi bir girişimde bulunmadığını söyledi kekeleyerekten... -Oysa daha Zeusu koynunda uyutur uyutmaz Yunanlılara yardım etsin diye haber salmıştı Poseydona!- Zaten Zeus da yutmadı onun uyduruverdiği bu yalanı... Gene de öyle işine geldiği için olacak, ona inanmış gibi görünmeye çalıştı... Ve biraz tehdit biraz aşk kokan, inek gözlü Hera söylemiyle başladı konuşmasına:
Bak, inek gözlü Hera; hani sen aslında benim gibi düşünüp Troyalılara yardım etmek isteseydin, kardeşim Poseydon da bize uyar; gidip Yunanlıları desteklemezdi... Zaten bana kafa tutacak yürek bile yoktur onda! Neyse, madem doğru söylüyorsun, öyleyse hemen bulutların üstündeki Olimpos ülkesine çık; tanrıların habercisi İrisi bul. Poseydona gidip artık Yunanlıları desteklemekten vazgeçmesi konusundaki benim buyruğumu iletsin. Sonra da hekim ve okçu tanrı Apollona git; yaralı Hektorun yaralarını iyileştirsin hemen; yeniden savaş ve direniş gücüyle doldursun yüreğini. Ortalığı karıştırsın. Bütün Yunanlılar da canhıraş gemilerine binmeye başlasın. Başkral Agamemnon da küstürdüğü komutan Ahilleusun yeniden savaşa katılması için ona yalvaryakar olsun! Ahilleusun kendisi savaşa katılmayıp can yoldaşı Patroklosu göndersin savaş alanına... Bu arada haliyle birçok yiğit kırılacak. Örneğin Troyalıların saflarında savaşan öz oğlum tanrısal Sarpedon ölecek!... Hektorun kılıcıyla Patroklos da ölecek! Bunun üzerine Tanrıça Tetisin oğlu Ahilleus girecek savaşa. Ve o da Hektoru öldürecek!..
Daha sonra... daha sonra Troya düşecek!.. Güzel kadınlar ve hazineler yağmalanacak ve kent yakılıp yıkılacak! Böylece hem kızım Atenanın, hem de dizlerimin dibine oturup sakalımı okşayan ve bu yüzden çok kıskandığın ayağı gümüş halhallı Tanrıça Tetisin dilekleri yerine gelmiş olacak! Bundan böyle bu isteklerimin karşısına kimse çıkmasın!.. Zaten sürekli savaşlar çıkartmasaydık, biz tanrılar böyle saltanat süremezdik!...
Tanrıça Hera, kocası Zeusun bu buyruklarını dinledikten sonra Kazdağının doruklarından bulutların üstüdeki Olimposa doğru tırmanmaya başladı bütün hızıyla... Zeusun Baştanrılık sarayına vardığında da, bütün tanrılar orada toplantı halindeydiler...
Ve Heranın öyle üzgün üzgün içeri girdiğini görünce, tekmil tanrılar hemen ayağa kalktılar...
Yaşar Atan