05 Mayıs 2007 00:00

ÖZGÜRLÜK YOLU

(Irkçılıkla suçlanan) Don Imus’un, radyo ve televizyon kariyerinin sona ermesi, “ifade özgürlüğü savunucuları” ve aynı zamanda (Siyah hakları savunucuları) muhteremler Al Sharpton ve Jesse Jackson’a yönelik saldırıların çılgınlık derecesindeki taraftarları olan muhafazakarlar arasında sapıkça, hatta aptalca bir ciyaklama yükseltti.

Paylaş

(Irkçılıkla suçlanan) Don Imus’un, radyo ve televizyon kariyerinin sona ermesi, “ifade özgürlüğü savunucuları” ve aynı zamanda (Siyah hakları savunucuları) muhteremler Al Sharpton ve Jesse Jackson’a yönelik saldırıların çılgınlık derecesindeki taraftarları olan muhafazakarlar arasında sapıkça, hatta aptalca bir ciyaklama yükseltti. Sanki bununla ahbapları Imus yayınını sürdürecekti.
Bazıları da çeşitli rap sanatçılarının maskaralıklarının, Siyah kadınlar için aynı şekilde çirkin ifadeler kullanan Imus’a haksız davranıldığını gösterdiğini eklediler. Amerikan politik yaşamının faşizan sağ kanadından yükselen bu ses, onların dünyayı nasıl gördüğünün ve bu görüşü diğerlerine nasıl sattıklarının canlı bir kanıtı.
Bu, ırkın beyaz bilincinin derinliklerine ne denli oturmuş olduğunu ve karanlıkta yakılan bir projektör ışığının aydınlattığı kadar da kör ettiğini gösteriyor. Muhafazakar denilenler, Imus’u “bizden biri” olarak görüyor ve onun, Amerikan toplumunda norm haline gelen “esas oğlancı”, “avamla işim olmaz” tarzı ırkçılığını paylaşıyorlar. Ama bu defa “yanlış kızlara” tükürdü.
Ve televizyondan öyle gözükse de Imus’a karşı yuvarlanan topu, Al ve Jesse fırlatmadı. Imus’un video kaydı, MSNBC’den internete sızdı ve orada virüs gibi yayıldı. Bununla birlikte blogcular, onu yaygınlaştırdı ve daha fazla kişi onu gördükçe daha fazla yayıldı. Her yayınlanışında daha da hınzır ve canlı bir şeye dönüştü.
Bu arada rapçilere karşı neredeyse çocuksu laf cambazlığı, almış başını gidiyor; zira söylenenlerin bir kısmının açık kadın düşmanlığı –kadınlara karşı derin bir nefret– olduğu inkar edilemezken rapçilerin, Imus’un sosyal ve politik etki gücüne yakın olmadıkları aşikar.
En son ne zaman bir rapçinin, Senatör adayıyla muhabbete girdiğini gördünüz? Ya da bir valiye sorular yönelttiğini duydunuz? Başkan olmak isteyen kişiler, bir papazın yüzüğünü öpenler gibi Imus’a akın ediyordu. Milyonların kulağı ondaydı ve onun takdisi oy demekti.
ABD’deki hiçbir rapçi için bunlar söylenemez. Sonuçta bu, güçle ilgili değil; sevilen birkaç rapçi de biraz güç sahibi. Aslında onların yaptıkları sadece, çoğunun sahip olmadıkları bir gücü (veya zenginliği) yansıtmaktan ibaret.
Boston College’da sosyolog olan Zine Magubane, bu konuyu, “Küreselleşme ve Gangster Rap: Apartheid Sonrası Şehirde Hip Hop” adlı makalesinde, Gazeteci Norman Kelley’den alıntılarla, çarpıcı ifadelerle dile getiriyor:
“Siyah müziğinin ekonomi politiğine içeriden bir bakış yapan Norman Kelley, 6 büyük kayıt şirketiyle (Warner, Polygram, MCA, BMG, Sony ve CEMA/UNI) Afrikalı-Amerikalı sanatçılar arasındaki ilişkiyi ‘sömürgeciliğin postmodern biçimi’ olarak tanımlıyor. Belirtiyor ki ’ABD’de 12 milyarlık müzik endüstrisinin temelini oluşturmasına’ rağmen jazz ve blues gibi Afrikalı-Amerikalı estetik ürünleriyle aynı tarihi kalıp içinde, büyük oranda Siyahlarca üretilmelerine rağmen büyük oranda Beyazların şirket kontrolü altında. Kelley’in açıklamasına göre Uptown Records, Def Jam ve Bad Boy gibi Siyahların sahibi olduğu müzik şirketleri, ‘müzik yapma rabıtasının ana unsurunu, yani dağıtımı kontrol etmiyorlar.’ Örneğin Master P’nin ‘No Limit Records’ şirketince üretilen albümler, keza Roc–A–Fella Records tarafından üretilenler, Priority Records tarafından dağıtılıyor. Cash Money Records tarafından üretilenler Universal, Sean Combs’un Bad Boy markası ise Arista tarafından dağıtılıyor. Bu nedenle Siyah girişimciler, ‘güç dengesini bir nebze kendilerine doğru kaydırsalar da hakimiyet kurmanın çok ötesindeler; çünkü müzik işinde dağıtım, en nihai çarpışma alanı. Afrikalı-Amerikalı sanatçılar, fiilen müziklerinin yurtiçi dağıtımında hiçbir kontrol sahibi olamadıklarından, uluslararası dağıtım üzerinde de hiçbir kontrolleri yok. Böylece, hangi Afrikalı-Amerikalı kültür ürünlerinin küresel arenaya çıkacağına, Beyazların sahibi olup kontrol ettikleri medya holdingleri karar veriyor.”
Milyonların dar kafalılıklarına oynayarak milyonlarca dolar kazanan, onların talihine daha da kötü bir kesik atmak isteyen Imus, beyaz şirketleri ve siyasi gücü tarafından yaratılmıştı.
Eğer tahminimde yanılmıyorsam, birileri aynı şeyi yapması için onu yeniden kiralayacaktır. Bunun için her zaman bir pazar vardır.
Mumia Abu-Jamal
ÖNCEKİ HABER

Liman ihalesi yargıya taşınıyor

SONRAKİ HABER

Rusya, Estonya’ya petrol sevkıyatını durdurdu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...