07 Mayıs 2007 00:00
EVRENSELden
Geçtiğimiz hafta ülke gündemini iki konu belirledi. Biri 1 Mayıs ve kutlamalar sırasında yaşanan olaylar diğeri ise cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından alınan erken seçim kararı
Geçtiğimiz hafta ülke gündemini iki konu belirledi. Biri 1 Mayıs ve kutlamalar sırasında yaşanan olaylar diğeri ise cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından alınan erken seçim kararı.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri üzerinden gelişen tartışmalar ve sonunda Anayasa Mahkemesinin verdiği karar sonucunda erken seçimin 22 Temmuzda yapılması kararlaştırıldı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 367 rakamını yakalayamayan AKP, dün de gerekli çoğunluğu sağlayamadı. Ve Abdullah Gül adaylıktan çekildi. Ankaradaki bu toz duman tablo içerisinde ise halk AKP ve CHPnin başını çektiği iki kanat arasında seçime zorlanıyor.
Bu tartışmaların sürdüğü sırada işçi sınıfının Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü olan 1 Mayıs, dünyada olduğu gibi Türkiyede de dört bir yanda coşkuyla kutlandı. Emekçilerin taleplerini haykırdığı bugünde Taksim Meydanında yaşanan olaylar ise her kesimin tepkisi çekti. Valisi, emniyeti, hükümetinin tumumu ile İstanbul sıkıyönetim dönemlerini aratan olaylara neden oldu. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde birbirlerinin boğazına sarılanlar, futbol fanatiklerinden, polis yürüyüşüne, şenliklere ve yılbaşı kutlamalarına kadar her kesime açılan Taksimi emekçilere ve taleplerine kapatmak için el ele verdiler. Taksim ve çevresinde 7den 77ye kutlamaya katılanlar, oradan geçenler, lokantada oturanlara kadar herkes polisin şiddetinden payına düşeni aldı. Milyonlarca İstanbullu işlerine ancak saatler süren kilometrelerce yol yürüyerek ulaşabildi. Ulaşamayan geri dönmek zorunda kaldı. 1 Mayısı kutlamak isteyen işçiler, emekçilerin yanı sıra gazeteciler de nasibin aldı. Uzun zamandan beri gazeteciler bir kez daha İstanbul Valiliği önünde polisin ve valinin tutumunu protesto eden eylemciler olarak haber konusu oldular!
Önlemleri aldıranlar ise sanki tüm bunları yapanlar onlar değilmiş gibi yıllardır söylenen bildik ama artık kimsenin inanmadığı gerekçeyi tekrarladılar: Provokasyon olacak duyumunu aldık!
İşte böylesi gelişmelerin yaşandığı bu dönem emek barış ve demokrasi güçlerine de pek çok olanak sunuyor. Denizlerden de miras kalan bağımsız ve demokratik Türkiye mücadelesini yükseltecekleri imkanlar tanıyor. Bu mücadele aynı zamanda emekçi halklara üçüncü ve gerçek bir seçeneğin olduğunu da gösteriyor. Bu seçenek, gazeteyi çıkartanlardan, dağıtanlara, okuyanlara kadar sorumluluk yüklüyor.
Artık bu haftadan itibaren gündem seçim. Cadı kazanı kaynatanlar elbette kazanın altına odun atmaya devam edecekler. Ve seçime yaklaştıkça da gerginlik artacak. Çünkü bu AKP ve CHPnin işine yarıyor.
Hepinize iyi haftalar diliyoruz.