09 Mayıs 2007 00:00
Şaka değil, dünyada bir Edebiyatçılar Cumhuriyeti varmış!
Size şaka gibi gelebilir ama değil, gerçekten bir Edebiyatçılar Cumhuriyeti varmış, daha yakın bir zamana kadar. Hani şu sanal Kızkulesi Şiir Cumhuriyeti var ya Onun gibi bir şey değil bu. Yarı resmi bir devletmiş.
Size şaka gibi gelebilir ama değil, gerçekten bir Edebiyatçılar Cumhuriyeti varmış, daha yakın bir zamana kadar. Hani şu sanal Kızkulesi Şiir Cumhuriyeti var ya Onun gibi bir şey değil bu. Yarı resmi bir devletmiş. Nerede? Az sonra
Ben sevindim siz üzülün
Bugün büyük bir keyifle izlediğim bir toplantıya katıldım. Kaçırdığınız için üzülebilirsiniz: Barış/Edebiyat Paneli.
Gaziantep Üniversitesinin çağrılısı olarak erinmeden kalkıp ta Yemenden bile şair katılımı olan bir paneldi bu.
Ömer Asım Aksoy Salonunda Gaziantep Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. İsmail Özsabuncu yaptı açılışı. Ne güzel de söz etti. Edebiyatçının, dünyaya bakış açısı olarak kendi benliğini de köle ettirmeyen, başkalarını köle etmeyen insan olduğunu belirledi.
Yunustan Köksele
Değerli şair arkadaşımız Yrd. Doçent Behiye Köksel, edebiyatçıların barış elçileri olduğunu vurguladı. Şair, Eğer bir edebiyatçı ülkesinde barıştan söz edemiyorsa, görevini yerine getiremiyor demektir sözlerinden sonra Türk şairlerinin bu görevi yerine getirmek için büyük çilelerden geçtiğini Yunusun şu şiiriyle vurguladı:
Gelin tanış olalım
İşi kolay kılalım
Sevelim sevilelim
Dünyaya kimse kalmaz
Doktorlar ölür şairler ölmez
Panelin ilk konuşmacısı Ürdünlü İbrahim el Habip. El Habib doktor. Ama o doktorluğundan çok şairliğini seviyor. Niçin? Doktorlar ölür ama şairler ölmez de onun için! diyor bu güzel insan.
Şiirin çevirisi olmaz, ses ahenginin yeterli olduğu tezinin ağırlık kazandığı panelde Cezayirli Prof. Dr. Yusuf el Muglusi Arapça şiirler okudu. Yedi şiir kitabı var Muglusinin.
Fransızın adaletsizliği, Türkün ateşi
Şair Türkleri çok sevdiğini şu sözleriyle vurguladı:
Osmanlıdan sonra biliyorsunuz ülkemizi Fransızlar işgal etti. Her Cezayirlinin ortak görüşü ise şöyleydi: Fransızın adaletindense, Türkün ateşini tercih ederiz.
Bence ne Fransızın adaletsiz adaleti, ne de Türkün ateşi yakmalıydı Cezayirlileri.
Savaşa karşı barış, ölüme çiçek
Meryem Hayırbek Suriyeli şair yazar, yayıncı. O da benim gibi ağırlıkla çocuk edebiyatını uğraş edinmiş. Düşmanın (ABD kastediliyor) kan barut, ölüm ekmesine karşın bir şair olarak kendisi Suriyeden gelirken Antakya, Gaziantep topraklarına yaseminlerce barış sözcükleri, sevgi sözcükleri serpmiş.
Suriyeli şair müzisyen
Suriyeli Abdulkadir el Esvet hem şair, hem müzisyen. Büyükler için yazdığı 5, çocuklar için yazdığı yedi kitabı var. Kadının tasavvuftaki yerinden söz etti konuşmasında. Tanrı güzelliğini kadından tamamladı diye bitirdi sözlerini.
Sanat eseri insandan insana duygu aktarır. Uzaklıkları yakın eder, sevgiyi, barışı biriktirir.
Yemenden gelen kadın
Yemenli Şair Huda Ablanı garipsedim ilkin. Başındaki örtüydü o sıcak bakışlarına karşın yüreğimin kendisinden uzaklaşmasına neden olan. Sonunda dayanamayıp sordum: Yemende bütün bayan şairler, yazarlar sizin gibi örtülü müdür?
Değilmiş. Pek çok başı açık kadın şair yazar varmış Yemende. Bu onun seçimiymiş, ama bizimkilerin yaptığı gibi siyasi amaçla kullandığından değil.
Edebiyatçılar Cumhuriyeti
Konuşmasını dinledikçe ısındım ona: Yemende ABD halkı bölmek için elinden geleni ardına koymamış yıllarca. İkiliği körükleyip durmuş. Başarmış da bunu sonunda. İkiye bölünmüş Yemen. Doğu Yemen, Batı Yemen olarak
Ama arada bir üçüncü Yemen daha varmış. Bu, Edebiyatçılar Derneğinden oluşan, Edebiyatçılar Cumhuriyeti olarak anılan bir Yemenmiş. İşte o üçüncü Yemen sayesindedir ki, iki Yemen sonunda barışmayı, uzlaşmayı, bütünleşmeyi başarmış.
Bu güzel panel, dünyada barışın edebiyatçılarla sağlanabileceğine dair içimizde bir umut çiçeği yeşertti.
* Gazeteci - Yazar
Fevzi Günenç *