11 Mayıs 2007 00:00

Halkçı program

Ülkemizdeki gündem sürekli değişmektedir. Gündemi oluşturanlar hiç kuşku yok ki sürecin nasıl oluşturulacağına karar veren, olayları kendi kabul alanlarında evirip çevirerek çarpıtarak sunan egemen güçlerdir

Paylaş

Ülkemizdeki gündem sürekli değişmektedir. Gündemi oluşturanlar hiç kuşku yok ki sürecin nasıl oluşturulacağına karar veren, olayları kendi kabul alanlarında evirip çevirerek çarpıtarak sunan egemen güçlerdir. Türkiye’de gündemin, siyasetin belirleyici unsurları olan egemen güçlerinin ellerinde gündemi belirleme olanağının bulunması; geniş halk yığınlarını; işsizleri, köylüleri, işçileri, emekçileri farklı yönlere savurmakta, kendi içlerinde yapay ayrımların oluşmasına neden olmaktadır. Egemenlerin sunduğu sanal gündem emekçilerin geniş halk yığınlarının kendi halkçı programlarının hazırlanması konusunda bir araya gelmesini engellemekte ve giderek oluşturulan halk iktidarı ile küresel sermaye ve yerli işbirlikçilerinin karşısına dikilerek inatla programlarının uygulanması olanağını ortadan kaldırmaktadır.
Erken seçim kararının alındığı şu döneme girerken haklı olarak laiklik karşıtlarına karşı bir araya gelen birleşen ittifak yapan kitlelerin bilmeleri gereken en önemli şey başlarına gelen her türlü kötülüğün, şeriatın da kaynağı ve sorumlusu kapitalizm ve emperyalizmdir. Türkiye‘de sanki sermaye gruplarının mesleki örgütlerinden icazet almadan hükümet olmak olanaksız hale gelmiştir. Parlamentodan çıkarılan her kanun onların önlerini açmaya dönüktür. Bunu açıkça da belirtiyorlar.
Ezilen halkın, durumu iyi kavrayarak; sömürüye, IMF’ye, Dünya Bankası’na karşı birleşmek ve ortak mücadele etmek en önemli görevidir. Bizlere geniş halk yığınlarına ittifak ve birleşme çağrısı yapan partiler kapitalizm ve sömürüye karşı halk hükümetinin, giderek iktidarının programını ve politikasını sunmalıdırlar. Başta IMF ve Dünya Bankası’na karşı olan, özelleştirilen KİTleri tekrar kamulaştıracak, uluslararası tekelleri kovacak programlarla ortaya çıkan partiler Türkiye yi yönetmeye talip olabilir. Kuşkusuz bu süreci yönetmek çok zor olacaktır. Uygulamaya çalışan ülkelerde bunu görmekteyiz. Burada hem ezilen halka hem de yönetime talip olan partilere büyük görevler düşecektir. Küresel saldırıya ve yerli işbirlikçilerine karşı özverili ve sabırlı bir mücadele gerekecektir. Çünkü iktidar sahipleri yerlerini kolay kolay bırakmayacaktır.
Kuşkusuz bu sürekli ve sabırlı mücadeleyi verecek olan partiler devlet partileri ve muvazaa partileri olmayacaktır.
Geniş halk yığınlarını kucaklayabilecek partinin öncelikli görevi olarak siyasi partiler kanununu değiştirmesi ve seçim kanununu değiştirerek seçim barajlarının aşağıya çekilmesi olmalıdır. Ancak bunlar yeterli değildir. İşsizlik, yoksullukla ilgili sorunlar çözülmedikçe ülkede şeriat tehlikesi ortadan kalkmayacaktır. Türkiye’yi sömürüden kurtarmaya talip olan ve programı, halkın sorunlarını çözmeye dönük olan bir partinin öncelikli görevi; insanları şeriat bataklığına çeken, kişiliklerini yok eden sadaka kültürünü yok etmek olmalıdır. Dar gelirlilerin veya hiç geliri olmayanların ekonomik sorunlarını çözemediğimiz onların eğitimden sosyal güvenlikten eşit olarak yararlanmaları ile ilgili gerekli önlemleri almadığımız ve hatta onların çocuklarına burs ve yurt olanakları sağlamadığımız sürece kitlelerin şeriatın peşinden gitmelerini engellemek olanaksızdır.
Ezilen insanlar, bireysel kurtuluşun olanaksızlığını, toplumsal olarak kurtuluşun olası olduğu konusunda ikna edilmelidir. Egemenlerin dini de kullanarak kendilerini soyduklarını bu sömürünün sürekli olduğunu halka anlatmalıdır. Böyle bir halkçı programın hazırlanması zor değildir, Türkiye işçi sınıfının şimdiye kadar oluşturduğu birikim, demokratik kitle örgütlerinin ve devrimci bilim adamlarının katkıları böyle bir programın hazırlanması için yeterlidir. Yeter ki bizler kararlı olalım. Seçim sürecine girdiğimiz bu günlerde Türkiye‘nin kurtuluşunu gerçekten hedefleyen partiler ivedi olarak halkçı programlarını hazırlamak zorundadırlar. Kitleler onları beklemektedirler. İşsizliği önleyecek, sömürüyü yok edecek, halkın sağlık ve eğitim sorunlarını çözmekten uzak olan partilerin gelecek dönemde halkın hâlâ daha şeriatın ve din bezirganlarının peşinden gitmelerinden sorumlu olacakları asla unutulmamalıdır.
Resul Özyurt-Engin Yılmaz (Çaycuma/ZONGULDAK)
ÖNCEKİ HABER

Limanın satışına memurlardan tepki

SONRAKİ HABER

Aile hekimliği uygulaması durdurulsun!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa