11 Mayıs 2007 00:00

Aile Hekimliği - 2

Aile hekimliği hakkında görüştüğümüz İzmir Tabip Odası Başkanı Suat Kaptaner de yetkililerin açıklamalarının karşısında görüş belirtiyor

Paylaş

Aile hekimliği hakkında görüştüğümüz İzmir Tabip Odası Başkanı Suat Kaptaner de yetkililerin açıklamalarının karşısında görüş belirtiyor. Sistem uygulamaya başlandığında, halkın büyük çoğunluğunun sağlık hizmeti alamayacağına vurgu yapan Kaptaner, “Şu an reklamlar yapılıyor, reklamlar bitince kaosu göreceğiz” dedi.
Türk Hemşireler Derneği İzmir Şube Başkanı Prof. Dr. Zuhal Bahar ise halkın, sağlıkta özelleştirmenin asıl mağduru olacağını söylüyor. Sağlık hizmetinin her aşamasında ‘katkı payı’ alınacağına dikkat çeken Bahar, birçok hastalığın da kapsam dışında tutulacağına vurgu yaptı.
Aile hekimliği hakkında görüştüğümüz İzmir Tabip Odası Başkanı Suat Kaptaner, sorularımızı yanıtladı.

Kimler aile hekimi olabiliyor?
Aile hekimliği kavramı, aslında bu projede çarpıtılmış durumda. Çünkü kimin aile hekimi olduğu belli değil. Tıp fakültelerini bitirerek aile hekimliği kürsülerinde üç yıllık uzmanlık eğitimini yapmış aile hekimliği uzmanları var, İl Sağlık Müdürlüğü’nün uyguladığı sistem var bir de. Bu eğitimleri alanların içinde, birinci basamak sağlık kurumlarında çalışan pratisyen hekimlerin dışında, kadın doğum uzmanları, göz hastalıkları uzmanları ve KBB uzmanları var. Emekli profesörlerin bile bu eğitimlere katıldığı ve sertifika aldıkları söyleniyor. Dolayısıyla şu an Türkiye’de dört tip aile hekimi ortaya çıkmış oluyor. Sağlıkta Dönüşüm Projesi, gerçekten de bir dönüşüm projesi. Sağlık hizmetinin kamu hizmeti olmaktan çıkartılarak bireysel olarak verilen özel bir hizmet haline dönüştürülmesi projesidir.

Sürekli tebliğler yayınlanıyor…
Buna gerekçe olarak “Bu zaten pilot projedir. Uygulandıkça ortaya çıkan sorunlar görülüyor ve düzeltilmesi için yeni tebliğler yayınlanıyor” diyorlar. Ama pilot projenin uygulanma amacı, sadece hekimleri ikna etmeye yönelik. Kanun ve yönetmeliklerde yazılı hiçbir şey şu anda uygulanmıyor. Aşılama yapılamıyor, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının emekli sandığı ödemelerini devlet, ödemeye devam ediyor. Asıl, reklamlar bittiğinde göreceğiz aile hekimliği uygulamasında nasıl bir kaos yaşanacağını.

Sistem devreye girdiğinde kimler hizmet alamayacak?
Aslında bu işin en önemli kısmı, aile hekimliğinin finansmanın nereden sağlanacağı. Çünkü GSS’nin de uygulamaya başlanmasının ardından aile hekimlerinde sadece, primini ödemiş hastaların muayene olmasına izin verilecek. Pilot illerde bu da uygulanmıyor. Örneğin Bağ-Kur’luların pirim ödeme oranı yüzde 40; yüzde 60’ı ödemiyor. DB’nin Türkiye temsilcisinin verdiği rakamlara göre, çalışan nüfusun yüzde 50’si kayıt dışı. Yani bu sistemde çalışan nüfusun yarısı sağlık hizmetinden yoksun!

Ne gibi sorunlar yaşanacak?
Aşılama oranlarının Düzce’de yüzde 98 olduğunu söylüyorlar. Burada bilgi çarpıtması var. Aile hekimine 100 hasta geldiyse, bunun 98’i aşılandı, diyorlar aslında. Hekimler sahayı dolaşamıyor ki. Düzce’de aşılanması gereken bebek sayısının kaç tanesi aşılanmış, diyerek yapacaksın hesabı. Doğrusu budur.
Hekimler tehdit ediliyor. Denizli’de yaşananları örnek göstererek hekimlere gönderdikleri e-postalarda “İyi okuyun, size yanlış bilgi veriyorlar. Bir daha bunun geri dönüşü yok. Geleceğiniz kararabilir” diyorlar. Denizli örneğini vermek demek, “Ya aile hekimliğini kabul edin, ya da sizi Denizli’deki gibi başka yerlere sürerim” demektir.
“Devlet ortadan kaldırılmaya çalışılıyor”
Türk Hemşireler Derneği İzmir Şube Başkanı Prof. Dr. Zuhal Bahar ise 1961 Anayasası’nda bulunan “Devlet, herkesin beden ve ruh sağlığı içinde yaşamasını sağlamakla yükümlüdür” maddesinin, 1982 Anayasası’nda değiştirildiğine dikkat çekerek şunları söyledi: “Sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi ile sağlık, bütün yurttaşlar için doğuştan kazanılmış bir hak olmaktan çıkmakta, sosyal devlet tamamen ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır. Bireye yönelik hizmetlere ağırlık veren, koruyucu sağlık hizmetlerini yok eden aile hekimliği sistemi, işgücünü artırdığı gibi pahalı da bir sistemdir. Sağlıkta özelleştirmenin asıl mağduru olacak halk, “Herkese bir aile hekimi hizmet verecek”, “Sağlık hizmetleri tamamen ücretsiz olacak” denilerek kandırılıyor. Memur aylıkları GSS primi kesintisi nedeniyle yüzde 5 düşecek, prim ödemeyene sağlık hizmeti verilmeyecek, sağlık hizmetinin her aşamasında ‘katkı payı’ alınacak ve birçok hastalık, kapsam dışı tutulacak. Sistem, hemşireler açısından da kritik. Bu sistemle hemşirelere; profesyonel mesleği yok edip ‘eleman’ adı altında ne olduğu anlaşılmaz, görev ve sorumluluğu olmayan, hekim ne isterse yapan, kabul edilemez bir uygulama dayatılıyor.
‘Hiçbir şey bilmiyoruz’
İğne yaptırmak için Bornova Mevlana Mahallesi’ndeki sağlık ocağında saatlerdir sırada bekleyen Metin Surav, sadece sağlık ocaklarının kapatılacağını duymuş; onu da sağlıkçıların dağıttığı bildirilerden... Otobüs durağında “İzmir aile hekimliğine kavuşuyor” yazılı afişler gördüğünü söyleyen 35 yaşındaki Surav, “Çok az şey biliyorum ama bizim için iyi olacağına hiç inanmıyorum” diyor. Sağlık Bakanlığı’nın, uygulayacağı bu proje ile ilgili halkı bilgilendirmediğini söyleyen Surav, “Zaten son dönemlerde bu sistem de çok karışık hale geldi. Sağlık ocağına, hastaneye gittiğimizde ne yapacağımızı şaşırıyoruz. Nereden sıra alınır, nerede muayene olunur belli değil” diyor. Bir fabrikada işçi olarak çalışan Surav, sigortalı olduğu için sağlık karnesi ile geldiğinde muayene için para vermediğini, fakat ilaç parasının yüzde 20’sini vereceğini söylüyor.

‘Hiç prim yatırmadım’
Çocuğunun elinden tutarak sağlık ocağı önünde bekleyen 30 yaşındaki Gazi Kaplan ile konuşmaya başlıyoruz. Mevlana Mahallesi’nde esnaf olan Kaplan, aile hekimliği hakkında hiçbir şey duymadığını söylüyor. Kaplan hemen; “Nasıl olacak peki? Doktor sağlık ocağını kapatıp evimize mi gelecek” diye soruyor. Sağlık ocağının bulunduğu binanın odalarının hekimlere kiralanacağını söylediğimizde ise “Öyle şey mi olur? Devletin sağlık ocağı kiraya mı verilir” diye soruyor. 7 yıldır esnaf olduğunu ve bir gün bile Bağ-Kur primini yatıramadığını söyleyen Kaplan, “Kazandığımız para boğazımıza zor yetiyor. Sigorta primini düşünemiyoruz bile” diyor.

‘Halka hiçbir şey sorulmuyor’
Sağlık ocağına çocuğunun tedavisi için gelen Salime Öksüz de aile hekimliğini hiç duymayanlardan. “Milletvekillerinin söylediği hiçbir şeye inanmayacaksın, onlar parasız olacak diyorsa paralı olur.” diyen Öksüz, hiçbir şeyin halka sorulmamasından yakınıyor. Öksüz, “Sağlık ocağımızdaki doktorlarımızdan çok memnunuz. Yıllardır buradalar. Bazı aksaklıklar giderilse daha iyi olur” diyor.
Aile hekimliği sistemini televizyondan duyduğunu söyleyen ev hanımı Pınar Ateş ise sağlık ocaklarında çok sıra beklemekten ve doktor azlığından şikayetçi. Aile hekimliği sisteminin iyi mi kötü mü olduğunun uygulandıktan sonra görüleceğini söyleyen Ateş, “Zaten bize bir şey sormuyorlar ki. Şimdi bize gelip ‘Sağlık ocaklarından memnun musunuz’ diye sordular mı? Sorsalardı zaten, eksikleri giderirlerdi” diyor.
BİTTİ
Hazırlayan: Ozan Sürücü
ÖNCEKİ HABER

Vekillerin gözü liste ve seçim ittifaklarında

SONRAKİ HABER

EMEP’ten birlik çağrısı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...