05 Mart 2012 12:13

8 MART KADINLARIN CEMRESİDİR

İlk cemre düştü havaya. Sonra suya, sonra toprağa düşecek. Envai çeşit varlık, baharın yenileyiciliğini taşıyacak yeryüzüne. Cemreler bu yüzden bereketin sembolüdür, değişimin ve değiştirmenin… Yer yenilenme, her değişim umudu da barındırır içinde. O yenilenme ve değişim umudunun en güzel tarihini barındır

8 MART KADINLARIN CEMRESİDİR
Paylaş
Ekmek ve Gül

Bu cemrenin bizim topraklarımıza düşen hallerini gösteriyor bu sayımız; işin ve ekmeğin peşinde yıpranan hayatımızın, hükümet politikaları nedeniyle giderek soluklaklaşan renklerini, kadın işçilerin yaşam ve çalışma koşullarını özetleyen hikayaleri anlatıyoruz sayfalarımızda. İstanbul’dan, Eskişehir’den, Kocaeli’den, Isparta’dan, Ankara’dan, Çorlu’dan, Antep’ten farklı mekanlarda yaşanan aynı hayatlardan kareler gösteriyor ki, içimizi sıkıştıran, canımızı yakan her ne varsa hepsine karşı mücadele etmek, bize dayatılanları reddetmek, birbirimize iyi haberlerle sesleneceğimiz günleri yakınlaştıracak biricik yol!
Yere düşen cemreleri bir iç kıpırtısıyla karşılayamadığımız deneyimlerimiz de var, bizi soluksuz bırakan. Her baharda dağlarına, ovalarına bomba yağan, çocuklarının ölüm tarihlerinin baharın en güzel zamanlarına denk geldiği, yazın operasyon, savaş, ölüm, kan, çözümsüzlükte ısrar anlamına geldiği bir coğrafyanın kadınlarıyız. Bu halkın çocuklarına cezaevlerinde tecavüz ediliyor, siyasetçi-sendikacı kadınları cezaevlerine atılıyor…Bütün bunların yürek dağlayan acılarına daha ne kadar dayanacağız? “Artık yeter” demenin tarihi 21 Mart, yani Newroz, barışı çağırmanın, ama en çok da kadınlar için barışı çağırmanın adı… Newroz Pîroz Be!
Derler ki, dünyanın nimetleri yüz dirhemdir, yüzde 99’u zenginlerin, yüzde 1’i geriye kalanların. O geriye kalanların büyük çoğunluğunu oluşturan ve buna isyan eden kadınların farklı coğrafyalardaki ortak öyküsünü okuyacaksınız tarih sayfalarımızda. Tarihin içinden adım adım geçerek geldiğimiz günümüzde 21. yüzyılın bize vaat ettiklerinin daha fazla sömürü ve daha fazla yoksulluk olduğunu gösteriyor çağrı merkezi çalışanı arkadaşımızın anlattıkları. Çağlayan’ın tekstil atölyelerinden, Trexta’dan, Hey Tekstil’den, Ford’dan, Çankaya Belde A.Ş’den, Arçelik’ten, Eti’den, Bekel Kablo’dan kadınların görmezden gelinen dertleri, kendi yaşamlarından çıkardıkları küçücük soruçlar, bize dünyanın büyük resmini görmek için veriler veriyor. Onlardan güç alacağız, bu küçücük birikimler, baharda eriyen kar sularından beslenip çağıldayan ırmak misali bir yerde buluştukça bentleri yıkacak ve dünyayı değiştirecek güç olacak. İşçi kadınların gücü, ezilen, sömürülen, hor görülen kadınların gücü…
İşte bu nedenle dergide yer verdiğimiz her yazı, bu ırmağı besleyecek kar suları misali sizlere taşınıyor. Kendinizi yalnız ve savunmasız, kendinizi çaresiz hissetmeyin diye. Dergimizi paylaştığınız her kadın, dergimizi buluşturduğunuz her kadın bu  bentleri yıkacak ırmağın bir damlası olsun diye mücadele etmek, bugün dünden daha önemli. Artık kaybedecek vaktimiz, harcanak tek bir yaşamımız, heba edilecek bir tek kızkardeşimiz yok!
Ekmek ve Gül olarak size çağrımız budur: Her birimizin biriktirdiği deneyimleri o büyük ırmağın suyuna katmak için bugün dünden daha fazla kadına dergimizi ulaştırmak!

ÖNCEKİ HABER

Önder: Pozantı'daki çocukları ailelerine gönderin

SONRAKİ HABER

8 Mart için kanun teklifi verildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...