16 Mayıs 2007 00:00

GERÇEK

1 Mayıs öncesinden beri Evrensel’de, İstanbul-Kıraç işçileriyle görüşmeler üzerinden yapılan haberler bir gerçeği yansıtıyor: İşçilerin arasında sendikal çalışma yapılmıyor.

Paylaş

1 Mayıs öncesinden beri Evrensel’de, İstanbul-Kıraç işçileriyle görüşmeler üzerinden yapılan haberler bir gerçeği yansıtıyor: İşçilerin arasında sendikal çalışma yapılmıyor. Dünkü Evrensel’de yer alan “Örgütsüz çalışan işçiler sendikacıları tanımak istiyor” haberinde de bu açıkça görülüyor. Çeşitli işletmelerden işçiler; “hiç sendikacı görmediklerini” söylüyorlar. Burada “sendikal çalışma”dan kasıt; sendikal örgütlenme ya da işçilerin sendikalara üye yapılarak “yetki için mücadele” edilmesi değil, daha genel anlamda bir sendikal çalışma. Zaman zaman sendikaların, havzada sendikalaşmayı teşvik edecek bildiriler, broşürler, bültenler dağıtması; patronların haksız uygulamalarına karşı işçileri bilgilendirme ya da 1 Mayıs gibi günlerde (Kıraç’tan gelen haberler, 1 Mayıs’la ilgili haberlerde de işçilerin çoğunun 1 Mayıs’ın ne olduğunu duymadığını, bugüne kadar sendikalar tarafından 1 Mayıs’a çağırılmadıklarını gösteriyordu), işçilerin bayramını kutlama ve onları alanlara çağırma gibi faaliyetler kastedilmektedir. Örneğin bu, İstanbul’un en büyük sanayi havzasında (patron örgütlerine göre yüzde 62’si kayıt dışı olmak üzere yüz binden çok işçi çalışıyor bu bölgede) işçilerin büyük çoğunluğu, iş yaşamları boyunca bir kez bile bir sendikacıyla karşılaşmamış, bir kez bile sendikal bülten, broşür okumamış.
Ama öte yandan sendikalar, sürekli üye kaybetmekte, işçilerin sendikalaşmasının önündeki engellerden yakınmaktadırlar.
İşçilerin bugün olduğu gibi işyerlerinde durup ‘sendikacı gelsin de bizi örgütlesin, sendikacıların da ‘bu koşullarda örgütlenmek zor, hükümet ve patronlar engelliyor’ diye yakınmayı aşan bir mücadele örgütlemedikleri koşullarda bu tablo elbette ki çözümü olmayan bir çelişkiyi yansıtmaktadır. Çünkü hükümet ve patronlar, ellerindeki her imkanla sendikaların sürekli güç kaybetmesini, işçilerin de sürekli örgütsüz, birbiriyle ve sokaktaki işsizler ordusuyla rekabet etmesini istemektedirler. Bugünkü piyasa düzeni, patronların birbiriyle rekabetinden çok işçilerin aynı işyerinde, işyerleri arasında ve uluslararası planda birbiriyle rekabete sokulması üstüne kurulmuştur. Bu yüzden de ‘yasalarında yazıyor, işçiler istiyor, sendikalar da istiyor’ gibi eyleme geçemeyen istekler üstünden kimse işçilerin sendikalaşmasına izin vermez.
Elbette burada işyerlerindeki ileri işçilere, sınıf partisine de çok önemli görevler düşer ama sendikalar, sanayi havzalarına yönelik ciddi bir faaliyete girmeden; üyesi olup olmamasından bağımsız işçilerle ilişkilerini sıkılaştırıp havzadaki işçilerin talepleri üstünden sıkı bir ajitasyona dayanan; bununla da yetinmeyip havzadaki ileri işçilerle, sınıf partisiyle sıkı bir işbirliğine girmeden, sendikal örgütlenmelerde başarı şansının olmayacağı apaçıktır. Nitekim yakın geçmişte, az çok başarılı örgütlenmelerin gerçekleştiği işyerlerinde örgütlenmeler böyle başarılmıştır.
En son Mersin Serbest Bölge işçileri, iş bırakarak sendikalaşmak istediler. Ama sendikalar bu isteğe yanıt vermediği için sendikalaşma adına girişim bile yapılamadı. Belik şube yöneticileri, “Bu işçileri örgütlersek iyi olur” diye düşündüler, bunu gerçekten istediler ama zihniyetleri, bugünkü sendikal mücadelenin gerektirdiği bir mücadele anlayışını dışladığı ve konuya, “kaç işçi üye olur, noter masrafı ne kadar tutar, ne kadar işçi sendikalı olur” gibi kâr-zarar hesabı üstünden yaklaştıkları için sendikal mücadele alanını terk etmek zorunda kalmışlardır.
Bu zihniyet değişmeden de sendikalar, belki bazı işyerlerinde başarılı olabilir ama sendikaların üye kaybı ve itibar yitimi sürmeye devam eder.
Asıl olan da bu anlayışı değiştirmek!.. Sendikaları ve onların yönetimlerinin zihniyetlerini değiştirmek için mücadeleci, kâr-zarar hesabı yapmayan, işçiye de sendikacılığı, “Sen üye ol gerisine karışma” şeklinde açıklamayan bir mücadele anlayışına yönelinirse, bütün güçlülere ve engelleme çabalarına rağmen sendikal barajlar parçalanabilir. Bunun tarihte, günümüzde sayısız örneği de vardır.
İşçinin isteği; ileri işçilerin işyeri ve havza düzeyinde birleşmesi (burada sendikanın yanı sıra sınıf partisinin rolü önemli) ve sendikaların da bunun başarılması için gerekli çabayı göstermesi yeterlidir. Gerisi bahanedir!..
İ. Sabri Durmaz
ÖNCEKİ HABER

karizmayı dağıtanlar

SONRAKİ HABER

Davet edildiği paneli engelledi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa