05 Mart 2012 11:54

Bir kez daha özgürlük için eşitlik için

Newroz bayramı, Ortadoğu ve Asya’da pek çok halk tarafından kutlanageliyor. Farklı anlamları var halklar için Newroz’un/Newruz’un. Hepsinde benzer olan bir diriliş hali. Doğanın ya da toplumun dirilişi, yenigün.Halkların birbiriyle dostluk ilişkisi kurması, pek çok konuda empati  ile mümkün. Acılarda empati kurulabilece

Bir kez daha özgürlük için eşitlik için
Paylaş

Halkların birbiriyle dostluk ilişkisi kurması, pek çok konuda empati  ile mümkün. Acılarda empati kurulabileceği gibi, sevinçlerde/bayramlarda da empati kurulup paylaşılabilir. Bayramların verdiği coşku, neşe ve paylaşımlar; herşeyden daha fazla yakınlaştırır halkları.

Diriliş günü
Newroz bayramı, Kürt tarihinde özel anlamlar kazanmış. Kürt’lerin asimilasyona, baskıya ve yok sayılmaya, yok edilmeye karşı mücadelesi; efsanedeki Demirci Kawa’nın isyanıyla özdeşleşerek her Newroz’da üstünden atlanan ateşin dalgaları gibi büyüyerek gençlerin yüreğini harlamaya devam ediyor. Efsanede zalim kral Dehak, omuzbaşlarındaki yarayı sağaltmak için her gün gençleri öldürterek beyinlerini yaraların üstüne sürmektedir. Ancak, halka düşman her despotik iktidar gibi, yaraları kadimdir Dehak’ın, iyileşmek bilmez. Kralın yaralarının devamı, genç ölümlerin devamıdır. Sonunda gençler Demirci Kawa önderliğinde Dehak’a isyan ederler. İsyanda Demirci Kawa, işliğinde kullandığı balyozu ile zalim Dehak’ın beynini parçalar. Böylece zulüm sona erer ve gençler uzaklaştıkları yurtlarına geri dönerler. O gün, her yerde şenlikler düzenlenir. Yeni günü müjdeleyen her 21 Mart’ta ateşler yakılarak, halaylar ve türkülerle, rengarenk giysilerle kutlanır bu diriliş günü. Efsane, baskı ve inkara karşı kendisini, dilini, kültürünü ortaya koyma talebinin bir ifadesi olarak yaşatılmaya devam ediyor.
Newroz, özellikle 1990’lı yıllardan itibaren, Kürt kadınları için sadece bir halkın parçası olarak var olma anlamının ötesine geçerek, kadın kimliğiyle bir toplumsal ve siyasal özne olarak dirilişe dönüştü. 1992 Cizre Newrozu bir dönüm noktasıydı adeta. Onlarca sivilin tank ve top ateşiyle öldürüldüğü Cizre Newrozunda fotoğraf karelerinin merkezine yerleşen Kürt köylü kadını, Kürt coğrafyasındaki kadın devriminin/kadın dirilişinin de habercisi oldu.
Kimlik, anadil ve kültürünün özgürlüğü için Newroz alanlarına çıkan Kürt kadınları, kendilerini çevreleyen sosyal kalıplardan, feodal değerlerden, geleneklerden, töreden, erkek egemenliğinden de özgürleşmeye başladılar. Her Newroz’da yüzbinlerle alanlara çıkan kadınların, eski sosyal ve siyasal kalıplara rıza göstermesi de artık mümkün değildi. Sırasıyla erkeklerin, aile büyüklerinin, aşiret yöneticilerinin, giderek siyaset erkinin de bu gerçeği kabul etmesi gerekiyordu. Zor oldu, ama önemli başarılar kazandı Kürt kadınları. Şimdi yerel yönetimlerin de, Meclis vekillerinin de, siyasi partilerin de en büyük yüzdesini Kürt kadınları oluşturuyor. Bu başarı sorunların tamamen çözüldüğü anlamına gelmiyor. Kürt kadınları şoven baskıya karşı mücadelenin yanında, kadını sınırlayan-erkeğe üstünlük tanıyan siyasal/sosyal geleneklerle hesaplaşmaya devam edecek. Bu alanda, daha şimdiden pek çok kazanım elde edildiği ise aşikar.
Bu Newroz’a Kürt kadın vekil Selma Irmak’ın başlattığı, siyasal hakların iadesi-Kürt sorununda demokratik-siyasi çözüm için tutuklular tarafından sürdürülen açlık grevi eşliğinde girilecek. Yüzlerce Kürt kadın siyasetçi, sendikacı, avukat, sanatçı ve bilim kadınlarının tutukluluğu koşullarında 8 Mart ve Newroz karşılanacak. Kürt kadınları tarafından, Newroz ateşi bir kez daha özgürlük ve eşitlik için yakılacak. Yeni Anayasa tartışmaları sürerken kadınlar cinsiyetçi olmayan, demokratik özyönetime imkan veren barış kurucu bir Anayasa için mücadele ediyorlar.

Irkçılığa, faşizme ve şiddete karşı
Newroz alanları, Kürt kadınlar için özgürleşme anlamına geliyorsa, Batı’daki çeşitli milliyetlerden kadınlar için eşitlik, kardeşlik; faşizme ve erkek egemenliğini kutsayan muhafazakar gericiliğe karşı mücadele anlamına geliyor.
Irkçıların Taksim mitingi; şovenizmin, faşizmin ve erkek egemenliğinin nasıl birleştiğini ortaya koyuyor. Taksim’de Hocalı katliamını anmayı bahane eden faşistler; Ermenilere küfretti, Ogün Samast ve Abdullah Çatlı lehine sloganlar atıp “hepiniz Ermenisiniz, hepiniz piçsiniz” dövizleri taşıdılar, Agos gazetesine yürümeye kalkıştılar. “Bozkurtlar burada, Hrantlar nerede” diyerek katliam çağrısı yapmaktan vazgeçemediler. AKP’li Büyükşehir Belediyesi’nin ve AKP hükümetinin İçişleri Bakanının özel desteğiyle ırkçı ve nefret söylemi yayan sivil faşist hareket örgütleniyor. 38 Dersim tertelesi ve 1915 büyük Ermeni kırımını gizlemek için Azeri halkının acısını istismar etmeye çalışanlar, Taksim’de bir kez daha ırkçılıkla ve erkek egemen söylemleriyle suçüstü yakalandılar.
“İyi saatte olsunlar”, bir gece ansızın veya 78 Maraşı’ndaki gibi güpegündüz gelebileceklerini hatırlatmak için Adıyaman’da Kürt ve Alevi’lerin kapılarını (x) işaretleri ile donatıyorlar.
Öte yandan Pozantı Cezaevinde, tutuklu çocuklara dayak atılıyor, cinsel şiddetin en ağır biçimleri deneniyor. Bu zavallılar, milliyetçi-muhafazakar ahlakçılıklarının tüm ikiyüzlülüğü ile çocuk bedenleri üzerinden erkeklik gösterisi yapıyorlar. Şikayetlere göz yuman, tacizi/tecavüzü soruşturmayan cezaevi görevlileri, hükümet tarafından terfi ettirilerek ödüllendiriliyor.
Uludere’nin Roboski köyünde, çoğu çocuk 34 köylü, savaş uçaklarıyla bombalayıp katledilirken, halen bir özür dilenmedi ve sorumlular yargı önüne çıkarılmadı.
Batı’daki Türkiyeli kadınlar olarak, sadece Kürt kadınlarıyla dayanışmak için değil, herkesi tehdit eden ırkçılığa, faşizme ve erkek egemen devlet şiddetine karşı da Newroz alanlarında buluşmaya sözleşmeli.

ÖNCEKİ HABER

Seyr-i Mesel’de bir Hain Oyun

SONRAKİ HABER

Deli Petro'nun portresi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa