05 Mart 2012 11:41

İş istiyoruz, kreş de…

Şubat ayı ortalarında bazı gazetelerde yer alan iki haber dikkat çekiciydi. İlk haber Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı arasında imzalanan “Kadın İstihdamının Arttırılması Protokolü” çerçevesinde Organize Sanayi Bölgelerinde (OSB) kreşler açılacağını bildiriyordu. İkinci haber

İş istiyoruz, kreş de…
Paylaş
Şükran Doğan Öz

Bayram değil seyran değil… Bu kreş isteği nereden çıktı?
Kadınların istihdama katılımının önündeki en önemli engellerden biri çocuk bakımının tamamen kadınlara yüklenmiş olmasıdır. Bu sorunu çözmek adına bir yandan hükümetin, bir yandan da KAGİDER’in kreşler açılması için söylemde bulunmaları “bayram değil, seyran değil...” deyişini akla getirdi. Çünkü yıllar içinde kamu kurumlarına ait kreşler birer birer kapatıldı. Halen yasada var olan “100 kadından fazla çalışanı olan işyerlerinin (özel, kamu) kreş açması zorunluluğu” uygulanmıyor. Hem de 2010 yılında yayınlanan 2010/14 sayılı Başbakanlık genelgesine rağmen. Dolayısıyla birden depreşen bu kreş sevdasına daha yakından bakmak gerekiyor.

Annenin mutluluğu, erkeğin huzuru!
Bakanlıklar arası imzalanan protokolde amacın “kadın istihdamının arttırılması” olduğu ifade edilerek, kreşlerin öncelikle kadın çalışan sayısının yoğun olduğu tekstil ve hazır giyim gibi sanayi bölgelerinde açılacağı belirtiliyor.
Meğer amaçları kadının iş verimini artırmak, erkeğin huzurunu temin etmekmiş…
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, protokol ile ilgili yaptığı bir açıklamada “... özellikle çocuklu, çalışan kadınların yaşamını kolaylaştıracak şekilde, onların hem çocuklarına iyi, güvenli şekilde bakacağımız, bu şekilde de kadınların iş veriminin artacağı bir hayatı sağlamak istiyoruz” diyor ve şöyle devam ediyor: “... kadın çalışanı destekleyeceğiz, böylece annenin mutluluğunu, erkeğin huzurunu da temin edeceğiz.”
KAGİDER de, Türkiye’de 1 milyon 300 bin olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) üyesi girişimcilerin sadece yüzde 10 kadarının kadın olduğunu, kadınları bu alana çekmek için çocuk bakım sorunlarının kreşler açılarak çözülebileceğini söyleyerek şunları öneriyor: “Her mahallede bir alışveriş merkezi (AVM) var. Bu merkezler geç saatlere kadar açık. Devlet tarafından, kadınlara aylık olarak verilecek 300 TL çocuk bakım ve eğitim hizmeti teşviki ile anneler girişimci olur. Çocuklarını da bu kreşlere verirler. AVM’ler geç saatlere kadar açık, park sorunu yok. İşten çıkıp eve giderken alışveriş merkezinden ekmeğini, domatesini alır, çocuğunu da oradan alıp evine gitmesi en doğrusu olacak.”  
KAGİDER, bu uygulama ile devletin 2011’den 2023 yılına kadar toplam 35 milyar TL fayda sağlayacağını ve kadın istihdamının yüzde 29’a yükseltileceğini öne sürüyor.
Siyasi iktidarın bir yandan kadınları eve hapsetmeyi teşvik eden söylemleri, bir yandan da istihdama katılımı arttırmak için kreş açma çabaları! İnandırıcı olan hangisi?

Esnek çalışma aile yaşamına uygunmuş!
Bunu daha iyi anlamak için 2011 yılında yayınlanan Ulusal İstihdam Stratejisi Planı’na bakalım.
Ulusal İstihdam Stratejisi Planı’nın dört temel politika ekseninden biri “Kadınlar, gençler ve dezavantajlı grupların istihdamının artırılması” olarak belirlenmiş. Yine bu planda, kadınların işgücüne katılımının önündeki ekonomik ve sosyal engellerin, çocuk bakım yardımları, sosyal güçlendirme programlarıyla ve eğitimlerle kaldırılabileceği vurgulanmış. Kadınlara dair hedef de, 2009 yılında yüzde 26 olan işgücüne katılım oranını 2023 yılında yüzde 35’e çıkarmak olarak belirlenmiş.
Hedefe ulaşmak için; çocuk bakım hizmeti sağlayan işyerlerine teşvik, işverenlerin çocuk bakım hizmetlerine ilişkin harcamalarına vergi muafiyeti öngörülmüş.
Aynı plandaki ikinci politik eksen ise işgücü piyasasının esnekleştirilmesi. Bütün esnek çalıştırma biçimlerinin tanımı ve uygulama biçimleri anlatılarak,  esnek çalışmanın “iş-aile yaşamının uyumlaştırılmasında etkili olduğu” ifade edilmiş.
Ayrı ayrı gibi görünen parçaları birleştirdiğimizde şunları söyleyebiliriz. Ucuz işgücü olarak kadınları istihdama çekmek istiyorlar. Aynı zamanda esnek çalıştırmayı yaygınlaştırmak ve meşrulaştırmak için de kadınları kullanmak istiyorlar. Çünkü kadınlar diğer toplumsal rollerini yerine getirebilmek adına esnek çalışma biçimlerini daha kolay kabullenebilirler. Bunu pekiştirmek için de iş-aile uyumundan, kadının iş verimi, erkeğin mutluluğundan söz ediyorlar. Veee kadınları esnek istihdama çekmek için de kreşleri devreye sokmak istiyorlar.
Peki, sermaye bize böyle bir rol biçmek istiyor diye biz çalışmayacak mıyız, tam zamanlı ve güvenceli istihdam, kreş istemeyecek miyiz? Tabii ki hem iş hem kreş isteyeceğiz, hem de esnek çalışmaya karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Bugün sanayi sitelerinde de, fabrikalarda da, kamu kurumlarında da kadınlar, kreş talebinden vazgeçmeden çalışıyor.
Biz, protokollerin, başbakanlık genelgelerinin göz boyamadan öteye geçmesi, sanayi sitelerine, fabrikalara, kamu kurumlarına, işçinin, emekçinin çalıştığı her yere kadın erkek ayrımına bakılmaksızın kreş ve bakım evleri açılmasının takipçisi olmalıyız. 8 Mart’ta daha güçlü haykırmalıyız: “İş istiyoruz, kreş de…”

ÖNCEKİ HABER

Bir engelli annesinin seslenişi

SONRAKİ HABER

Cezaevlerinde 2 bin 309 çocuk var

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...