05 Mart 2012 11:38

Bir engelli annesinin seslenişi

Merhaba sevgili Evrensel ve Ekmek ve Gül okurlarıYazımda engelli ve engelli annelerin sorunlarını değinmek istedim. Sorunlar dedim ya hangisinden başlasam bilemiyorum. Biz engelli anneleri olarak çocuklarımıza bir şeyler kazandırmaya çalıştıkça inanın yasalar, özel eğitim kurumları, devlet okulları ve engelliler üzerine açılmış o

Bir engelli annesinin seslenişi
Paylaş
Fehmiye Korkmaz / ÇORLU

Merhaba sevgili Evrensel ve Ekmek ve Gül okurları
Yazımda engelli ve engelli annelerin sorunlarını değinmek istedim. Sorunlar dedim ya hangisinden başlasam bilemiyorum. Biz engelli anneleri olarak çocuklarımıza bir şeyler kazandırmaya çalıştıkça inanın yasalar, özel eğitim kurumları, devlet okulları ve engelliler üzerine açılmış okular bizlere zorluk çıkarmak ve bizleri yıldırmak için ellerinden geleni yapıyorlar.
Milli Eğitime bağlı Rehberlik ve Araştırma Merkezi (RAM) adı altında devletin kurumu engelli çocukların durum ve vaziyetlerine göre okullara yönlendirme yapıyor. Özel eğitim kurumları RAM’ın verdiği rapora göre çocuğa eğitim veriyor ve yine RAM’ın yönlendirdiği okullara çocuklarımızı götürüyoruz. Ve işte zurnanın zırt dediği nokta burada başlıyor; çünkü RAM’ın yönlendirdiği okullar şöyle şartlar belirliyor: Çocuk kendi başına yürüyecek; Yemeğini kendi yiyecek; Tuvalet ihtiyacını kendi karşılayacak; Akademik eğitime uygun olacak; Konuşup kendini ifade edebilecek…
Çocuğun bu vasıflara uygunsa okula alıyorlar değilse almıyorlar. Yine devlet okullarında alt sınıf adı altında birer sınıf açıldı da yukarıda sıraladığım gibi vasıflar olursa tamam, olmazsa güle güle.
Peki, bu vasıflara uygun olmayan onlarca yüzlerce engelli çocuk ne olacak? Bunların eğitim alma topluma kazandırılma hakları yok mu?
Bu gibi engellerden dolayı ben ve benim gibi birçok anne, çocuğumuzu alıp Çorlu’dan Tekirdağ’a götürüyoruz. Bizim çocuklarımıza Çorlu’da uygun bir okul olmadığından sabah 9’dan öğlenden sonra 2.30’a kadar çocuklarımızın yanında duruyoruz.
Ama burada da engellerle karşılaştık. Veliler servisleri kullanamıyor. “Kendi imkânlarıyla gidip gelecekler” diyorlar. Hangi mantık bunu uygular?
Çocuğum bana bağlı, bana muhtaç. Sabah çocuğumu servise bindireceğim. Daha sonra ben otobüsle okula gideceğim ve yine çocuğum servisle döndüğünde ben daha yollarda olacağım. Peki, çocuğumu servisten indiğinde kim karşılayacak? Yukarıda bahsettiğim vasıflarda bir çocuk olmadığından dolayı bu çocuk servisten inince ne olacak? Şimdi ben bu soruyu kime ve kimlere hangi kurum ya da kurumlara veya hangi yasal yollardan soracağım?
Nereye gidiyorsak hep dayatma, hep yıldırma politikalarıyla karşı karşıyayız.
Özel Eğitim Kurumları keyfi servis ücretleri talep ediyorlar. Velilere “ya bu ücreti ödersin ya da servise binmezsin” diyorlar. Veliler ne yapsın? Herkes bilinçli değil, yasal haklarını birçoğu bilmiyor ve çocuğuna eğitim verme çabasında olan bir anne ne yapabilir? Yürüterek gidemediği için parayı ödüyor.
İşte burada bütün velilere “çocuğunuz engelli olsun ya da olmasın, okulların dayattığı her şeye boyun eğmeyin, hakkınızı savunun” diyorum.
Her yıl okulların açıldığı hafta televizyonda beyanat veriliyor. Kayıt parası ödemeyin, deniyor. Ama sağ olsun okul müdürleri kayıt parası değil ama bağış parası adı altında en az 200- 300 TL talep ediyorlar. Bağış kişilerin maddi gücüne ve inisiyatifine kalmıştır ama dayatma yöntemiyle ne koparırsak kâr misali, banka makbuzu olmadan çocukları kayıt etmiyorlar. Benim 4. sınıfa giden bir çocuğum daha var. Dört yıl önce benden 200 TL istediler, vermezseniz kayıt yapmayız dediler. Ben okulların açılmasına üç gün kala bankaya 50 TL yatırıp makbuzu okul müdürüne verdikten sonra kayıt yaptılar.
Kaydı yaptılar ama sonrasında kalan 150 TL’yi de getirmemi şart koştular. Ben tekrar tüm annelere seslenerek diyorum ki: Başımıza gelen her şeye kaderimizmiş gibi boyun eğmeyelim.
Bir başka husus da biz engelli annelerine bakım ücreti adı altında 590 TL maaş veriliyor. Öte yandan her yıl hastane raporları yenilenmek zorunda olduğundan bu maaşı vermemek için de ellerinden geleni yapıyorlar. Her rapor değişiminde de özürlülük oranını yüzde 90’dan yüzde 40’a düşürüp çocuğun maaş alamaz diyorlar. Keşke çocuklarımız öyle çabuk iyileşebilse eminim hiçbir aile bu parayı istemez.
Asıl sorun para düşürüldükçe çocuklarımız eğitimden de mahrum kalıyor ve verilenler kepçeyle geri alınmış oluyor. Bir yandan aileler bu paralar geri alınır korkusuyla çocuklarını eğitime götüremiyor.
Ve yetkililere sesleniyorum Çorlu’da uygun okullar açılsın, hiçbir engelli birey sessiz kalmasın. Aksi takdirde devlet bütün engelli çocukları toplayıp bir çiftliğe kapatsın, ne onlar toplumu görsün ne de toplum onları görsün, kökten hallolsun!                                           

ÖNCEKİ HABER

Kutsal Annelik fabrika kapısında kalıyor

SONRAKİ HABER

İş istiyoruz, kreş de…

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...