19 Mayıs 2007 00:00
Hepsi tek cephe!
Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında laik ve anti laik cephe olarak iki kampa bölünen Cumhurbaşkanı Sezer, hükümet, muhalefet partileri ile asker, DTPye karşı tek cephede buluştu. Seçimlere bağımsız adaylarla girme kararı alan DTP, çıkarılan antidemokratik yasalarla siyasetin dışına itilmek isteniyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında laik ve anti laik cephe olarak iki kampa bölünen Cumhurbaşkanı Sezer, hükümet, muhalefet partileri ile asker, DTPye karşı tek cephede buluştu. Seçimlere bağımsız adaylarla girme kararı alan DTP, çıkarılan antidemokratik yasalarla siyasetin dışına itilmek isteniyor.
Pusulada birleştiler
Seçim süreciyle birlikte Kürtlere karşı ilk ittifak, bağımsız adayların birleşik oy pusulasına alınması sırasında yaşandı. Anayasa değişiklik teklifini önce askıya alan AKP Hükümeti, DTPnin bağımsız adaylarla seçime girme kararı almasının ardından değişiklik teklifini yeniden gündeme getirdi.
Cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle AKPyle kavgalı olan CHP ve ANAPın da destek verdiği Anayasa değişiklik teklifi, 429 oyla TBMM Genel Kurulunda kabul edildi. Değişiklikle birlikte, bağımsız adayların isimleri birleşik oy pusulasına yazılacak. Bölyece hükümet ve muhalefet, okuma-yazma oranının düşük olduğu bölgede DTPnin önünü kesmeyi hedefliyor.
Sezer onayladı
AKPyi kastederek rejimin tehlikede olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, DTPyi engellemek amacıyla yapılan Anayasa değişiklik paketini önceki gün onayladı. Sezerin onayladığı bağımsız adayların birleşik oy pusulasında yer almasını öngören 5659 sayılı 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun, dün Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdi. Böylece Cumhurbaşkanı Sezer de DTPye karşı Meclise sağlanan ittifaka katılmış oldu.
120 DTPliye yasak geldi
Cumhurbaşkanı Sezerin, Anayasa değişiklik paketini onayladığı gün, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da aralarında DEP eski milletvekilleri Leyla Zana, Hatip Dicle, Selim Sadak ve Orhan Doğanın da bulunduğu 120 DTPlinin üyeliğinin düşürülmesini istedi.
Yargıtayın üyeliklerinin düşürülmesini istediği 120 kişi arasında, DEP milletvekillerinin yanı sıra 30 DTP PM üyesi, 5 DTP kurucu üye ve çeşitli il-ilçe ve belde yöneticisi bulunuyor. (HABER MERKEZİ)
EMEP: Uyarı halkın iradesini engellemeye yöneliktir
Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Nedim Köroğlu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından DTPye gelen uyarı ve Cumhurbaşkanı Sezerin, bağımsız adayların birleşik oy pusulasına alınması zorunluluğu getiren Anayasa değişikliğini onaylamasına tepki gösterdi.
Konuyla ilgili yazılı bir açıklama yapan Köroğlu, seçim takvimi ilerledikçe benzer müdahalelerin artacağının işaretlerinin verildiğini belirtti. Köroğlu şöyle devam etti: Oysa demokrasiden az çok nasibini almış bir ülkede seçimler söz konusu olduğunda, haklı olarak seçimlerle halk iradesinin belli düzeyde de olsa parlamentoya yansıması, tüm siyasi partilere eşit davranılması, seçimlerin demokratik bir ortamda geçmesi, tüm siyasi düşünce ve eğilimlerin kendilerini ifade edeceği bir ortamın oluşması beklenir.
Ne yazık ki Türkiyede süreç böyle işlememektedir. Yüzde 10 antidemokratik seçim barajı, orta yerde Demoklesin kılıcı gibi sallanırken, bunun yanına bir de bağımsız adayların listelere yazılması ve DTPye ve eski DEPli milletvekillerine yönelik bu uygulamalar eklendiğinde, amaçlanan şeyin, Kürtlerin ve sisteme muhalif kesimlerin parlamentoya girmelerinin engellenmesi olduğu görülmektedir.
Bu gelişmelerin, parlamentoyu halk iradesine kapatmayı sürdürmekten başka bir şey olmadığını vurgulayan Köroğlu, Artarak süren antidemokratik uygulamalar, yapılacak seçimlere daha şimdiden gölge düşürmüştür. Bu koşullarda yapılacak seçimler sonucu oluşacak meclis, halkın iradesini yansıtmayacağı gibi ülkenin sorunlarına çözüm olmak bir yana, yeni ve daha büyük sorunlar ekleyecektir. Halkın, Kürtlerin, emek ve demokrasi güçlerinin iradesinin parlamentoya yansımasına yönelik engelleyici uygulamalardan vazgeçilsin dedi. (HABER MERKEZİ)
Erdoğan hakkında da hüküm verilmişti
DTP Hukuk Komisyonu Başkanı
Hasip Kaplan: Başsavcılığın yazdığı yazıda üyelik düşürülmesi isteniliyor. Bunu parti değerlendirir, takdir eder. Düşürmezse, Başsavcılık Anayasa Mahkemesine gider. Ancak başsavcılığın yazısında infazların durdurulduğu yazılıyor. Oysa yeni TCKya göre 3.5 yıl fazla yatılmıştır. Yani infazların durdurulması gibi bir sorun yok. Biz seçim süreçlerinde, böyle hukuku siyasallaştıran kararların, özellikle de partimize yönelik olarak alındığını biliyoruz. Başbakan Erdoğan hakkında da hüküm verilmiştir. Bu hüküm sonrası memnu hakları geri verilmiştir. Aynı şekilde eski bakanlardan Şerafettin Elçi hakkında bir örnek var. Ancak aday olduğu takdirde bunun değerlendirmesini Yüksek Seçim Kurulu yapar. Bu ayrı bir prosedürdür zaten.
Kürtler siyasetin dışına itiliyor
İHD Genel Başkanı Yusuf Alataş: TBMMde darbeyi destekleyenlerle darbeye muhatap olanların birleşerek, Kürtlerin parlementoya girmelerini engellemek için Anayasa değişikliği yapmaları, bu Anayasa değişikliğinin diğer Anayasa değişikliklerinden ayıklanarak Cumhurbaşkanı tarafından alelacele onaylanması, Cumhuriyet Başsavcısının eski DEP milletvekillerini ve kimi başka şahısların siyasi faaliyetlerini engelleyici tarzda partiye uyarı yapmış olmasını yan yana getirirsek genel anlamıyla hukukun siyalaştırılması söz konusu. Kürtleri siyasi hayatın dışına itme girişimi sayılacak bu çabaların sonuçlarını biz yaşadık zaten. Kürtlerin parlamentoya girmesi engellenmeseydi, Kürt sorunu başta parlamento olmak üzere demokratik zeminlerde tartışılsaydı, bugün biz bir demokrasi tıkanıklığından, bir hukukun siyasallaştırılmasından söz etmeyecektik.
Hukuk siyasallaştırılıyor
Mazlum-Der Genel Başkanı Ayhan Bilgen: Daha önceki tutuklamalar, operasyonlar ve kapatma talebi açıkçası sivil siyaset mekanizmalarının kullanımını imkansız kılma girişimleridir. Siyaset kurumunun böylesine etkisizleştirilmesi ifade ve örgütlenme özgürlüğüne bir darbedir. Toplumun bir kesiminin kendini ifade edebilmesinin aracı olan yönetime katılma mekanizmalarının kullanılamaz hale getirilmesi, çatışmaların ve şiddetin güçlenmesine yol açacaktır. Seçim barajının zaten var olan kısıtlamaları bile yeterli görülmeyerek, daha özel kısıtlama mekanizmaları geliştirilmekte. Hukuk resmi ideoloji eksenli siyasallaştırılmaya alet edilmektedir.