21 Mayıs 2007 00:00

‘Fotoğrafçı hiçbir zaman objektif olmaz’

Tarım işçilerini objektifine taşıyan fotoğraf sanatçısı Tolga Sezgin, onlar için “21’inci yüzyılın ücretli köleleri” diyor. Sezgin’i bu çalışmaya, örgütlülükten yoksun mevsimlik tarım işçilerinin toplumun en fazla ve en acımasız sömürülen kesimi oldukları düşüncesi itmiş

Paylaş

Tarım işçilerini objektifine taşıyan fotoğraf sanatçısı Tolga Sezgin, onlar için “21’inci yüzyılın ücretli köleleri” diyor. Sezgin’i bu çalışmaya, örgütlülükten yoksun mevsimlik tarım işçilerinin toplumun en fazla ve en acımasız sömürülen kesimi oldukları düşüncesi itmiş.
Kendisini “Başka bir dünyanın mümkün olduğuna inanan bir fotoğrafçı” olarak tanıtan fotoğraf sanatçısı Tolga Sezgin, daha çok rahatsızlık duyduğu, değişmesini istediği, insanlık onuruna dokunan konularda işler üretmek için çaba sarf ettiğini dile getiriyor.
1998 yılından bu yana çeşitli çalışmalarda bulunan Tolga Sezgin, 2003 yılında sekiz fotoğrafçı arkadaşı ile birlikte kurdukları “Nar Photos” fotoğraf ajansı ile sosyal belgesel fotoğraf çalışmalarını gerçekleştirdiğini ifade ediyor.
‘Fotoğrafçılık bizim için aynı zamanda bir politika’
Fotoğrafa başlama hikayesinin biraz geç olmasından dolayı sıkıntılı Sezgin. “Esas olan mesleğimi yapmamaya karar verdikten sonra, dağ rehberliği yapmaya başlamıştım. Sonunda fotoğrafçı olmaya karar verdim. Bunda en önemli iki etken, yeni yerler ve farklı kültürlerin her zaman ilgimi çekmesiydi” diyerek fotoğrafçılığa başlama dönemini aktarıyor.
Bir süre reklam fotoğrafçılarının yanında asistanlık yaptığını aktaran Sezgin’in, foto röportajı bir dil olarak kullanmaya başlaması ise Eugene Smith ve Lewis Hine’ın çalışmalarını görmesiyle başlamış. İlk röportajını sokak çocuklarıyla yapmış. “2003 yılında Wpph’ın atölye yaptığı ülkelerden seçtiği dört fotoğrafçıdan biri olarak Corbis fotoğraf ajansının Paris ofisinde staj yapma olanağı kazandım. 2003 yılında işgal öncesi Irak’a giderek günlük hayatla ilgili röportaj yaptım. Dönüşte beş fotoğrafçıyla birlikte savaşa karşı gezici bir sergi hazırladık, yurtiçinde ve yurtdışında birçok yerde sergiledik. Fotoğraf Vakfı bünyesinde birçok yerde gençler ve çocuklarla fotoğraf atölyeleri yaptık, halen de yapmaya devam ediyoruz.”
Halen yurtiçinden ve yurtdışından dergilere fotoğraf çekerek yaşamaya çalışıyor. Sezgin, “Fotoğrafçılık bizim için aynı zamanda bir politika, sonuç olarak da hiçbir zaman fotoğrafçının objektif olması gerektiğine inanmıyoruz. Ajans üyeleri, çok özel durumlar dışında yaptıkları işlerde taraf oluyorlar. Bu taraflılığı belirleyen etkenler de hayata politik açıdan baktığımız pencere” diyor.
Dört bir yanına dağılarak iş peşinde…
Mevsimlik tarım işçileri ile ilgili çalışması iki buçuk sene sürmüş. Bu dönemi şöyle anlatıyor: “Çalışmaya, Adana Yüregir’de Şırnak’taki köylerinin boşaltılması sonucu sulama kanalı kenarına yerleşmiş bir grupla başladım. Çalışma daha sonra Aydın, Adapazarı, Diyarbakır ve Manisa’da devam etti. Çalışma boyunca arkadaşlarla geçirdiğim zaman boyunca onlarla çadırda kaldım, tır dorsesinde yolculuk yaptım ve mümkün olduğunca yakınlarında durarak hayatlarına tanıklık etmeye ve fotoğraflarla göstermeye çalıştım.”
Türkiye’nin güneydoğusunda uygulanan OHAL ve dört bine yakın köyün boşaltılmasının, bölgedeki tarım ve hayvancılığı bitirdiğini vurguluyor: “Mevsimlik işçiler, daha düne kadar en azından kendi geçimlerini sağlayacak kadar toprağa ve hayvana sahipken bugün yaşamlarını sürdürmek için Türkiye’nin dört bir yanına dağılarak iş peşinde koşar hale getirilmiş.”
Çalışması sırasında, tarım işçilerinin sorunlarının sadece göç etmekle ve gittikleri yerlerdeki yaşama koşullarının kötü olmasıyla sınırlı kalmadığını gödüğünü belirtiyor Sezgin: “Yılın birinci ayından itibaren özellikle Türkiye’nin güneydoğusundan yola çıkarak tarımsal üretim alanlarına gelen mevsimlik isçiler, tarlalara yakın kanal ve oto yolların hemen yanına kurdukları geçici naylon çadırlarda yaşıyorlar. Bu çadırlarda 10 veya daha fazla kişi kalıyor. Tuvalet, banyo, temiz içme suyu, sağlık ve çocukların eğitimi, beslenme sorunları acil bir biçimde çözülmeyi bekleyen problemler arasında.” Dikkatini çeken sorunları böyle sıralıyor.
Nar Photos fotoğraf ajansı olarak çeşitli çalışmalar yapmaya devam ettiklerini belirten Sezgin, uluslararası mecrada dünyanın saygın ajans ve yayınlarıyla çalışmalar yaptıklarını vurguluyor. Sezgin son olarak, Türkiye’den ve Ermenistan’dan on belgesel fotoğrafçısı olarak İstanbul, Tiflis, Gümri, Diyarbakır ve Erivan’da “Merhabarev” sergisini açtıklarını hatırlatıyor. (Adana/EVRENSEL)
Tolga Sezgin kimdir?
1973 İstanbul doğumlu, Yıldız Teknik Üniversitesi Kimya Bölümü mezunu. 1998 yılında fotoğrafa başladı. Sokak çocuklarıyla ilgili ilk projesi, çeşitli kampan- yalarda kullanıldı. Savaş öncesi canlı kalkanlarla Irak’a gitti. Dönüşte beş fotoğrafçı ile birlikte savaşa karşı gezici bir sergi oluşturdu. 2003 yılı sonunda “Kooperative Für Fotografie”e katıldı. Bingöl depreminden sonra “Ulaşılabilir Yaşam Derneği” ile bölgeye giderek günlük hayatla ilgili foto röportaj hazırladı. 2003 yılı Ekim ayında 8 fotoğrafçıyla birlikte Türkiye’nin ilk bağımsız editöryal fotoğraf ajansı Nar Photos’u kurdu. 2004 yılı Nisan-Mayıs ayında Corbis Fotoğraf Ajansı’nda intern olarak çalıştı. Çalışmalarını halen Nar Photos Fotoğraf Ajansı bünyesinde sürdürüyor.
Erman Koçak
ÖNCEKİ HABER

Ali Sami Yen’de rezalet!

SONRAKİ HABER

Yazarlar mücadeleyi sürdürecek

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...