21 Mayıs 2007 00:00

Kıbrıs’ta bir dergah

Kıbrıs Lefke'deki 'ilginç' kahvenin önündeki çardakta 5-6 kişilik sarıklı-cüppeli ve hepsi sakallı adamlar oturmuş sohbet ediyorlar. Tiplerinden hemen hepsinin yabancı olduğu anlaşılıyor. Nitekim "merhaba"mıza yabancı aksanı ile yanıtlar geliyor; "esselamünaleykum"…

Paylaş

Kıbrıs Lefke'deki 'ilginç' kahvenin önündeki çardakta 5-6 kişilik sarıklı-cüppeli ve hepsi sakallı adamlar oturmuş sohbet ediyorlar. Tiplerinden hemen hepsinin yabancı olduğu anlaşılıyor. Nitekim "merhaba"mıza yabancı aksanı ile yanıtlar geliyor; "esselamünaleykum"…
Kahvenin içerisinde iki ayrı masada iki grup bulunuyor. Birisinde kadınlı erkekli bir grup daire şeklinde oturmuşlar. Erkeklerin ayakları sandaletli, başlarında fes benzeri takkeler var. Kadınlar ise yüzleri örtmeyen türban ve rengarenk bir tesettürün içindeler.
Kahvehanede sakalları yeni çıkan genç bir çocuk tezgahın ardında siparişlerle ilgileniyor. Selam verip boş bir masaya ilişiyoruz. Tüm kadınlar ve erkekler belgesellerden, sinema filmlerinden fırlayıp gelmişler gibi. Erkekler kavuklu, fesli, takkeli, uzun sakallı, şalvarlı ve ellerinde tespih ya da asa tutuyorlar. Kadınların ise açık olan yüzlerinden gözlerine çektiği sürmeler ve rastıklar belli oluyor. Orta yaşın üzerindeki, sonradan K. Maraş'lı olduğunu öğrendiğimiz şişman mürit nereden geldiğimizi soruyor, yumuşak ses tonu ile.
Şeyh Kıbrısi'nin dergahında
Lefke'nin içinde bir sokakta bulunan Şeyhin dergahına gidiyoruz. Dar bir sokağın sonunda kapı girişinin üzerinde Arapça yazıların bulunduğu iki girişinden birisine biz, diğerine beraber gittiğimiz Şehrazat Hanım buyur ediliyor. Kapının girişinde şeyhin fotoğrafları, görüşlerini anlattığı çeşitli dilden kitapları, "Aşk-ı ilahi", "Nar-ı Nay" gibi adları bulunan müzik cd'leri, üzerinde fiyatları yazan hediyelik eşyalar, tespihler, çerçeveli Arapça hat yazıları, Lefke resimleri ve değişik kokuların bulunduğu tezgahlar var. Belli ki aynı zamanda bir ticaret hane gibi çalışıyor dergah. Geniş kanatlı kapıdan girdiğimiz küçük holde ağır bir koku karşılıyor bizi. Misk, gülyağı, yemek ve insan kokusu karışımı bir koku. Dar holün iki yanına sedirler kurulmuş ve yine sarıklı, cübbeli, sakallı genç-yaşlı insanlar ellerinde tespihler sohbet ediyorlar. Selamımızı alıp, meraklı ve biraz da yukarıdan bir hava ile bakıyorlar bize. Holün öbür tarafından bir kapıdan sokuluyoruz ve bir bahçeye çıkıyoruz. Asmaların ve tahta çardakların altına kurulmuş masalarda benzer kıyafetler içerisindeki müritler çay içip sohbet ediyorlar. İki tahta masada ise yemek yeniyor. Oturtulduğumuz masada karşımızda üç genç mürit var. Gençlerin, diğer oturanların, dergahın, bahçenin fotoğraflarını çekiyoruz. Hiç de rahatsız olmuşlar gibi görünmüyorlar. Gençlerden ikisi Konyalı olduklarını ve bir iki hafta önce geldiklerini söylüyorlar. İki ay sonra döneceklermiş.
'Gavur' İzmirli
Bahçede fotoğraf çekerken diğerlerinden daha önemli bir pozisyonda olduğu anlaşılan orta yaşlı bir mürit yanımıza gelerek sohbete başlıyor. Dergahtan şeyhle görüşemeden ayrılıyoruz. Sonradan Şehrazat Hanım'ın anlattığına göre biz bahçede iken şeyh kadınlar tarafındaki başka bir kapıdan çıkarılmış. Kadınların bulunduğu salona girdiğinde ayağa kalkmayan Şehrazat Hanım'ın nereden geldiğini öğrenince "Gavur İzmir" diye çıkışan şeyh, oldukça yaşlı gösteriyormuş.
Şehrazat Hanım, şeyhin bizden kaçırıldığını düşünüyor. (İzmir/EVRENSEL)
Özer Akdemir
ÖNCEKİ HABER

Son küncülü helvacısı zamana ayak diriyor

SONRAKİ HABER

FA Cup Chelsea’nin

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...