22 Mayıs 2007 00:00

DÖNÜŞÜM

19 Mayıs günü üç Alman askeri daha Afganistan’da yaşamını yitirdi. Böylece Afganistan’da “teknik arıza”, “insani hata” ve askeri saldırı sonucu ölen Alman askerlerinin sayısı 21’e yükseldi. Sonuçta nedeni ne olursa olsun, bu askerler dünyanın diğer ucundaki bir ülkenin işgali sırasında öldürüldüler.

Paylaş

19 Mayıs günü üç Alman askeri daha Afganistan’da yaşamını yitirdi. Böylece Afganistan’da “teknik arıza”, “insani hata” ve askeri saldırı sonucu ölen Alman askerlerinin sayısı 21’e yükseldi. Sonuçta nedeni ne olursa olsun, bu askerler dünyanın diğer ucundaki bir ülkenin işgali sırasında öldürüldüler.
Ama sosyal ve Hıristiyan demokratlardan oluşan büyük koalisyon hükümeti, durumu farklı yorumluyor. Hükümete göre Alman askerleri orada “işgalci güç olarak değil, kalkınma yardımı veren” olarak bulunuyor! Politikacılar, yaptıklarını hemen sıralıyorlar: Temiz su için köye kuyu kazma, yolları araçların geçebileceği tarzda tamir etme, bölge ekonomisinin kalkınması için yerel esnafla alışveriş...
Alman ordusu çok uyanık! Temiz su için kazılan kuyular, yolların tamiri, esnafla alışveriş... Bütün bunlar gerçekte bölgede konuşlandırılan askeri birliğin zaruri ihtiyaçlarıdır. Temiz su, ilk etapta askerler için kazanılıyor, işgal ordularının dev askeri araçlarının çamurda batıp kalmamaları için geniş ve sağlam yollar gerekiyor. Bölge halkına açtıkları kuyuyu, tamir ettikleri yolu kullandırmasalar acaba ne olur? “Bölge ekonomisinin kalkınması için yerel esnafla alışveriş” ise kocaman bir yalan! Bu ticari ilişkiye, çok basit günlük ihtiyaçların giderilmesi için asıl olarak işgal ordusunun kendisi gereksinim duyuyor.
Kuyu kazmak, yol açmak için mi tanka, topa ve helikoptere ihtiyaç var?! Yerel esnafı desteklemek için illa bölgede kışla mı kurmak gerekiyor?!
Ya son birkaç ay önce bölgeye gönderilen Tornado tipi savaş uçakları ne işe yarıyor, bunlarla hangi kalkınma ve yeniden inşa yardımı yapılıyor?!
Üç askerin öldürülmelerinden sonra açıklama yapan politikacılar, “Afganistan’ın kalkınması ve yeniden inşası engellenemez” diyorlar! Tankla, tüfekle kalkınma, yeniden inşa?!
Hükümet politikacıları, nasırlarına basılmış ve ağızbirliği etmişçesine “Afganistan’dan şimdi çekilmek aptallık olur” diye bas bas bağırıyorlar. Alman ordusu Afganistan’dan çekilirse, dünyadaki “terör tehdidi” artarmış!
Alman ordusu Afganistan’dan çekilirse terör falan artmaz; bu, kitleleri aldatmak için söylenmiş kocaman bir yalandır. Gerçek ise Almanya askerlerini geri çektiğinde Orta Asya ve Kafkasya’da “söz hakkı” kalmayacağı, dolayısıyla bölgenin enerji ve diğer doğal kaynaklarından faydalanamayacağıdır.
Fakat kitleleri kandırmak bu kadar basit değil. Alman halkının ezici çoğunluğu hâlâ -ki bu giderek artmaktadır-, Afganistan’a asker gönderilmesine karşı çıkmakta, binlerce kilometre uzaklıkta bir ülkenin işgali ile kendi güvenliği arasında bağ kuramamaktadır! Alman askerlerinin Afganistan dağlarında (veya dünyanın bir başka bölgesinde*) ölmelerinin, kendi güvenliği ve geleceği açısından anlamsız olduğunu düşünmektedir.
Bazı hükümet politikacıları ve yüksek rütbeli askerler, “Almanya’nın dünyaya karşı sorumluluğu ve yeri” üzerine “geniş çaplı toplumsal tartışma” talebini ileri sürmekteler. Halkın askeri operasyonlara, işgallere desteğinin artması gerektiği konusuna özellikle dikkat çekilirken “Bununla birlikte askeri dış politikamız bir bütün olarak yenilenmeli. Yoksa Afganistan’da ve diğer yerlerde eninde sonunda başarısız olabiliriz” denilmekte.
Önümüzdeki haftalarda “geniş çaplı toplumsal tartışma” başlamayacak, bu kesin. Bunun yerine “geniş çaplı toplumsal beyin yıkama operasyonu” başlayacak. Almanya’nın uluslararası camiaya karşı tarihsel sorumluluğu, artan terör tehdidi vb. sözde gerekçeler ileri sürülerek halkın desteği alınmaya çalışılacak.
Sosyal ve Hıristiyan demokrat hükümet her türlü olasılığa hazır; Alman halkının “A Planı” olan, “geniş çaplı toplumsal tartışma”dan sonuç çıkarmaması durumunda “B Planı” devreye girecek. Geçtiğimiz yıllarda demokratik hak ve özgürlükler olabildiğince kısıtlandı, egemen politikalara karşı gösteri yapmak neredeyse imkansız hale getirildi. Gösteri yapma niyetini ifade edenler, bugünlerde G8 zirvesine karşı gösteri hazırlıklarını yapanlarda olduğu gibi gözaltına alınıyor, evleri basılıyor, haklarında göstermelik davalar açılıyor. Hatta kişilere, gösteriye neden olan olayın bitimine kadar bölgesini terk etme yasağı getiriliyor, komşu ülkelerden gelen göstericiler ülkeye alınmıyor. Benzeri uygulamalar diğer AB ülkelerinde de gündemde.
Bu yaşananlara, ister “AB demokrasisinin” ister “Almanya demokrasisinin” geldiği yer denilsin. Bu sonucu değiştirmiyor. Almanya, emperyalist çıkarları gereği “dünyadaki yerini” sabitlemeye çalışıyor. Bunu yaparken talan politikasına “yeniden inşa”, bir ülkenin işgal edilmesine “teröre karşı mücadele” diyor. Kendi halkına karşı da A ve B planlarını hazır tutuyor!
Barış hareketi, sendikalar, Sol Parti ve diğer demokratik kitle örgütleri, bu gelişmelere karşı “bir şeyler” yapmak istiyorlarsa tepkilerini basın açıklamalarıyla sınırlamamalılar. G8 zirvesine karşı yapılacak eylemler, bu tutumu aşmak için bir vesile olabilir.
*Almanya’nın asker gönderdiği bölgeler ve asker sayısı: Afganistan; 3 bin 250, Kosova; 2 bin 300, Bosna Hersek; 800, Lübnan; 800, Afrika/Fildişi Sahilleri; 260, Sudan; 40, Gürcistan; 11, Etiyopya ve Eritire; 2. Bunun yanı sıra özel polis timlerinin görevli olduğu ülkeler de bulunuyor.
Serdar Derventli
ÖNCEKİ HABER

Emekçiye hastalanmak yasak...

SONRAKİ HABER

İsrail saldırıları şiddetleniyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...