22 Mayıs 2007 00:00
RAMP IŞIKLARI
İstanbulda bu sezon başında açılan garajistanbul, tiyatro oyunlarının yanında dans gösterileri, konserler ve edebiyat okumaları gibi birbirinden farklı etkinliklere ev sahipliği yapmaya devam ediyor.
İstanbulda bu sezon başında açılan garajistanbul, tiyatro oyunlarının yanında dans gösterileri, konserler ve edebiyat okumaları gibi birbirinden farklı etkinliklere ev sahipliği yapmaya devam ediyor. Her ay birkaç etkinliği değişik zamanlarda seyircisiyle buluşturan garajistanbul mayıs ayında 5. Sokak Tiyatrosunun Oyunu Bozun ve Ashura oyunlarının yanında Emre Koyuncuoğlunun yönettiği Arıza, Naz Eraydanın Sevim Burakın Yanık Saraylar kitabından oyunlaştırarak yönettiği Ya Seni Bir Daha Rüyasında Hiç Görmezse adlı deneysel çalışması gösterime sunuldu. Bugün ve önümüzdeki hafta, yine Sevim Burakın aynı adlı eserinden Handan Ergiydirennin farklı bir konseptle sahneye uyarladığı Bana Islak Mayonezi Gösterin adlı çalışması seyircisiyle buluşacak.
Sevim Burak yaşamı ve yazın anlayışı bağlamında entelektüel mecranın dikkatinden kaçmış ve ayrımında olanlarca da uzun süre üzerine kara toprak örtülmüş ve kimi edebiyat komiserleri tarafından da hizaya çekilmeye çalışılmış, yalnızlığın hüzünlü girdabında bir başına bırakılarak kendi dünyasına sürgüne gönderilmiş bir kadın olarak anılır hep.
Onun metinleri anlam itibari ile çok katmanlı ve farklı okumalara açık olarak hünerli bir kurgu içeriyor. Kendi parçalanmış dünyasını, çevresini, ilişkilerini, hatıralarını ve tedirginliklerini, korkularını ve yenilgilerini dile yüklediği özel anlam ve oyunlarla yeniden anlatma ve anlamlandırma arayışında, yazarlığı ile özel bir yer edindi edebiyat uzamında.
Naz Erayda, Yanık Saraylar metninin anlam çağrışımları ile yola çıkarak kurguladığı Ya Seni Bir Daha Rüyasında Görmezse adlı sahne performansıyla bu anlam ve çağrışımları görsel olanın olanaklarını da kullanarak yeniden anlatma yolunu deniyor. Video performansla desteklenen deneysel anlatım tekniğinde deneyimli oyuncular, Derya Alabora, Güneş Berberoğlu, Övül Avkıran, Mustafa Avkıran ve Gülbin Yeşil gibi oyuncular görev üstleniyorlar.
Sevim Burakta belirgin olan iki kavram var: tedirginlik ve paranoya. Bu kavramların dışa vurumu ise hayata ilişkin korku ile bezenmiş devinimin devamı. Yanık Saraylar metin olarak ilk okumada karmaşık gibi görünse de esasında bir kadın olarak Sevim Burakın iç sıkıntısı ve ruhsal gelgitlerini aktarması bağlamında hem çok okunaklı hem de somut bir dünyanın tekil algılanışını yansıtır.
Oyunda öncelikle ciddi bir dramturgi sorunu var ve kavram ve terimler yeterince berraklaştırılmadan anlatım yolu deneniyor. Diğer yandan yazarın ruh dünyası ve hayatı hangi disiplin ve kavramla karşıladığına ilişkin ciddi bir karmaşa var. Yazardan ve metinlerinden süzülen bu kavram ve çağrışımların görsel olarak anlatımı başka bir karmaşa ve anlaşılmaz bir soyutlama içeriyor. Sevim Burakın dünyasının statik bir anlatımı olmamalı, tersine ciddi bir iç devinim ve hareketliliğin söz konusu olduğu görülür. Oysa Naz Eraydanın oyunu bir kadın olarak Sevim Burakın, insan ilişkilerinde çektiği ızdırap, yok sayılmak, korku ve tedirginlilerini ve bütün bunlara bağlı olarak yalnızlığın yaşattığı paranoyayı anlatmanın çok uzağında bir hareket ve dil kurgusuyla kotarılmış olarak çıkıyor seyircinin karşısına.
Bu görsel anlatımla Sevim Burakın hayat ve insan algısının kendi iç dünyasında oluşturduğu parçalanmışlık ve yarattığı tahribat, bu tahribat ve travmaları dışa vururken dile yüklediği anlam ve dil oyunları, karmaşık bir düzleştirme ve anlaşılmaz bir soyutlamayla durağan bir dünyanın yansıması olarak beliriyor oyunda.
Metin Boran