23 Mayıs 2007 00:00
Sendikam beni işten attırdı
Yıl 1992... Vatani görevimi yaptıktan sonra Manisa Organize Sanayiinde bulunan; önceki adı ELSEL, şimdiki adı FALF olan ECA kurumunda işe başladım. 2 yıl sonra, sol el orta parmağımı tezgaha kaptırıp parçaladım.
Yıl 1992... Vatani görevimi yaptıktan sonra Manisa Organize Sanayiinde bulunan; önceki adı ELSEL, şimdiki adı FALF olan ECA kurumunda işe başladım. 2 yıl sonra, sol el orta parmağımı tezgaha kaptırıp parçaladım. Türk Metal, geçmiş olsun bile demedi ve nasıl oldu demedi; hiçbir şekilde ne yanımda idi ne de neden ve nasıl olduğunu sordu. İşten çıkarılma korkusu olduğundan giden parmağıma değil, işten çıkarılma paniğine kapılarak tüm suçun bende olduğuna dair ifade verdim. Tüm ümidim olan Türk Metal, adeta yok olmuştu. Rapordan 23 gün sonra işten atıldım. Hiç kimse ne hakkımı aradı ne de oralı oldu. Biraz zaman geçti, fabrika müdürüne çıktım, sağ olsun yüce Allahım bin kere razı olsun. Beni çok dikkatlice dinledi, derdimi anlatmama fırsat verip beni tekrar işime aldı. Mutlu ve güzel bir şekilde yıllar ilerliyordu.
Bizim çalışmakta olduğumuz tezgahta elle basım olduğu için 600 ila 800 derece ısıda pişmekte olan malzemeleri maşa ile alıp kalıba koyar, şekil verirdik; e haliyle bu sıcak karşısında durmak da elini sokmak da zordu ama alışmıştık. Tek sorunumuz olan, başımızdan akan terleri de alnımıza bağladığımız bezle önlerdik. Bu bağladığımız bezden -bezden diyorum çünkü tek renk olan bez bağlardık- yola çıkan sendikanın şube başkanı, beni PKKli diye işten attırıyor. Henüz attırmadan 10 gün önce de sendikanın düzenlemiş olduğu bir yemekte herkes gibi bende şarkı söyledim, Fırat şarkısını söylemiştim. Evet şarkı olayı da onlar için PKKli olduğuma kanaat getirmelerine yetiyor ve beni işten attırıyorlar.
Ayrıldıktan sonra hangi fabrikaya referans verdiysek yanıt alamadık. İş bulamayınca boyacı oldum. Gün oldu boyadık, gün oldu aç gezdik; yine de şerefimize ve kimliğimize zarar vermedik.
Bir gün geziyordum; daha önce Türk Metalde görevli olan bir arkadaş, beni gördü ve bir çayını içmem için ısrar etti, kırmayıp oturdum içtim, yıl 2003. Arkadaşım içini çekerek Ah Tahsin ah, sana yazık ettiler dedi. Ben önce şaşırdım, sonra sordum. O da bana Seni fabrikadan neden çıkardıklarını biliyor musun dedi. Seni, başına bağladığın bez ve söylediğin şarkı sonrası PKKli diye işten attılar dedi. Dünyam başıma yıkılmıştı; bana, Eğer bu konuda herhangi bir dava açarsan şahidinim demişti. Soluğu şube başkanının yanında aldım. Uygar iki insan gibi tokalaşıp oturdum ve konuşmaya başladım. Başkanım ben 3 sene önce işten atıldım, bugüne kadar kapına gelip bana iş, ekmek, para dedim mi hayır, peki neye dayanarak siz beni PKK yanlısı diyerek işten attırdınız? Adalet var, kanun var, bu insanların dosyalarını tutan, kimliklerini araştıran bir devlet var dememe kalmadan bana; Lan şerefsiz, ben şu an bir Kürtle oturup konuşmanın aşağılayıcılığını yaşıyorum ulan adi, elimde olsa Nurlupınarı yok ederim, yok Bir Kürdü bir Kürde vurduracak kadar akıllıyım, benle uğraşma hayatın söner deyip hakaret etti. Tam birbirimize gireceğiz, suç olur diye kapıyı açtım, Senle mücadelem bitmeyecek deyip savcılığa suç duyurusunda bulundum. İki şahidimin ifadesi alındı, takipsizlik, tekrar takipsizlik, tekrar sonuç yok.
Kime gittimse, ne yaptımsa çare yok. Bana şahitlik yaparım diyen arkadaşa gittim Ya Tahsin, benim oğlum polislik sınavına girdi, eğer şahitlik yaparsam bu konu, onun polis olmasına engel getirebilir deyip vazgeçti. Diğer şahitler de ne oldu bilmem, vazgeçtiler. Yine dava açtım, bekliyorum.
Evet, Türk Metal görüş ve anlayışını sundum, insanların nasıl ve kimler tarafından tahrik edildiğini
Tahsin Erkaya (MANİSA)