24 Mayıs 2007 00:00

ne ki bu muşafak?

“Ateşin var mı genç?” diye sordu, çıkardım çakmağı, yaktım sigarasını. Sigara uzattı, teşekkür ettim. Kendi paketimden bir sigara çıkarıp yaktım artiz artiz. Esiyordu, güvertede, vapurun burnunda oturuyorduk.

Paylaş

“Ateşin var mı genç?” diye sordu, çıkardım çakmağı, yaktım sigarasını. Sigara uzattı, teşekkür ettim. Kendi paketimden bir sigara çıkarıp yaktım artiz artiz. Esiyordu, güvertede, vapurun burnunda oturuyorduk. Nereden girecek bakalım diye düşünürken sordu: “Muşafak nedir bilir misin sen genç?” “Ne?” diye karşılık verdim şaşkınlıkla. Amca göbekten dalmıştı muhabbete. “Muşafak! Muşafak!” dedi tavizsiz bir ses tonuyla. “Yok amca” dedim “Bilmiyorum, muşafakın ne olduğunu!” Güldü bilgece. “Muşafak” dedi, “Kuşak kuşak aktarılan, toplumsal bilinçaltında kimi an korku yaratan, kimi an cesaret aşılayan, iki uçlu kalıp bir tabudur! Muşafak, anlamını yalnızca sezdiğin milli bir duadır! Muşafak ‘Ba beyli bala bula bamburleyli bap bup’un, laisize edilmiş biçimidir! Ezberdir yani muşafak! Kudretin işaret parmağı yönünde, koşar adım yürütür muşafak kitleleri!” “Kessin şair aga bu adam” diye geçirdim içimden, “Baksana ne ahenkli dökülüyor kelimeler dudaklarından. Fakat dediklerinden bir şey anladıysam Arap olayım. Hele hele bahsettiği o kelimeden... Neydi o ya... Mubaşak... Mukavaş... Mutavaş... Her neyse işte... Hah! Muşafak! O ne yaa... Hayatımda duymadım muşafak diye bir şey.” “Tam anlayamadım amca” dedim çekingence. “Anlatayım” dedi.
Fevkalade seviyordu konuşmayı. “Torunumdan az evvel öğrendiğim 80 yıllık bir kelime bu muşafak!” diye girdi lafa. Sonra sigarasından bir yudum alıp şöyle devam etti: “Bu muşafak 30 yıllık küskünleri barıştırır, olamaz denileni oldurtur. Misal bu DYP ile ANAP’ı; CHP’yle DSP birleştiren hep muşafaktır. Bu muşafak 30 yıldır evinden çıkmayan adamı bir işaretiyle sokağa döker. Hattı zatında demokrasiye diferansiyel ayarı çeker! İşçiye emekçiye rest çeker! Orta boy müteşebbisi pek sever! Ekistra larcını ise tek geçer!”
Bir şeyler şekillenir gibi oluyordu kafamda ama çok puslu, karıncalı ve de dağınıktı kafamdaki bu şeyler. “Şimdi tam olarak neyi kastediyor, anlamadım” diye geçirdim içimden “Amma soyut konuşuyorsun be amcacım. İyiden iyiye merak çörekleniverdi yüreğimin göbeğine. De hadi de bitsin şu işkence, çatlayacağım meraktan, ne ki bu muşafak!” Sustum.
Anlamak isterce baktım yüzüne. Yüzümü okudu, sürdürdü konuşmasını: “Bu sabah evden çıkarken torunum zıpladı üstüme, altı yaşında bir kız çocuğu, anaokuluna gidiyor henüz, ‘Dedecim’ dedi, ‘Muşafak ne demek?’ Senin, benim yüzüme baktığın gibi anlamsızca baktım torunumun yüzüne. Muşafak nedir, diye geçirdim aklımdan. Yok, öyle bir şey yoktu hafızamda. Belli ki kendi uydurduğu bir şeydi. ‘Hangi muşafak kızım?’ diye yokladım. Hani her sabah okuduğumuz şeyde geçiyor ya dedeciğim dedi, “Korkma sönmez muşafaklarda yüzen alsancak!’ İşte oradaki muşafak! O zaman çaktım mevzuu! Çaktın mı sen de şimdi, neymiş muşafak!”
M. Öner
ÖNCEKİ HABER

pazarlık

SONRAKİ HABER

En iyisi Japon turistler

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...