24 Mayıs 2007 00:00

Gençlik Günleri’nden akılda kalan

Bu yıl 23’üncüsü düzenlenen İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Gençlik Günleri 15 Mayıs-19 Mayıs tarihleri arasında Harbiye Muhsin Ertuğrul ve Kadıköy Haldun Taner sahnelerinde izleyiciyle buluştu.

Paylaş

Bu yıl 23’üncüsü düzenlenen İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Gençlik Günleri 15 Mayıs-19 Mayıs tarihleri arasında Harbiye Muhsin Ertuğrul ve Kadıköy Haldun Taner sahnelerinde izleyiciyle buluştu. 14 Mayıs 2007 akşamı Bulutsuzluk Özlemi’nin konseriyle açılışını yapan 23. Gençlik Günleri’ne Galatasaray Üniversitesi Tiyatro Topluluğu, Tiyatro Artı, İstanbul Teknik Üniversitesi, ODTÜ Oyuncuları, Korhan Başaran, Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümü, Stüdyo4, İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları Tiyatro Araştırma Laboratuarı, Oyunbaz Tiyatro ve Subvoid Physical Theatre katıldılar. İzleyicilerin ücretsiz katılımlarıyla yönetmenlik, makyaj, dans ve yazarlık atölyeleri gerçekleştirildi.
Ayrıca Türkiye Kadınlar Birliği’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları ile ortaklaşa yürüttüğü ve her yıl başarılı genç kadın oyunculara verdiği Bedia Muvahhit Ödülü’nün 13’üncüsü 23. Gençlik Günleri kapsamında Haldun Taner’in Keşanlı Ali Destanı oyunundaki Zilha rolüyle Meriç Benlioğlu’na verildi.
Gençlik Günleri’nden hafızamda kalan en özgün iş Subvoid Physical Theatre oldu. Bu ismi daha önce duymamış olanlar katılımı yabancıymış gibi algılayabilirler ama oluşumun sahibi ve yaratımın tamamı Ayşegül Güryüksel’e ait. 16 Mayıs 2007 tarihinde saat 15.00’de izlediğim bu proje, festival yöneticileri tarafından yapılan yanlış zamanlama doğrultusunda hak ettiği izleyici kapasitesiyle buluşamamış gibi görünse de; tamamıyla kendine özgü, farklı bir üslup ve hareket kalitesiyle, taklitten uzak “İlişiksiz Temas” (Dependent Independences) adıyla herkesi büyüleyen ve kadına farklı bir pencereden bakmamızı sağlayan bir yaratım izletti bizlere. Somut görüntünün altında yatan soyut gerçeklikler ve kendi içinde sürekliliği olan zıtlıkların peşinden koşan Subvoid: Özetle beş duyumuza hitap ediyor ve onları kullanmamız için bizi tetikliyor.
Projenin başında izlediğimiz kısa film, izleyiciyi oyuna hazırlamak için tasarlanmış gibiydi. Eserin büyük bir kısmı görsel efektlerle güçlendirilmiş. Kadın unsuru belki de bugüne kadar hiç bakmadığımız bir aynadan bizlere yansıtılmaya çalışılmış. Geçmişten bugüne gelen, bugünden geleceğe giden ve gelecekti haliyle bugüne dönmüş olan kafasında birçok soruya cevap bulmuş ama bulunduğu ortama ayak uyduramamış başka bir deyişle belki de ona ayak uydurulamamış bir kadınla ilgili çağdaş ve çok farklı bir yorum. Herkesin içinde saklı gizli bir potansiyeli olduğu ve onu dışarı çıkartma konusunda korkusuz olmak gerektiğine karşı bir bakış açısı da diyebiliriz. Sahnenin tamamını kaplayan perde ve perde önündeki devinim birbirini çok iyi tamamlıyor. Kullanılan kostüm ve aksesuarların perdede de yansılanması geçmiş ve geleceği ayırt etmemize yardımcı oluyor diyebilirim. Ayrıca her iki disiplini dans oluşumuyla birleştirip bir arada kullanmak çok yerinde ve doğru bir karar olmuş. Çağdaş modern dansın ve sessiz sinemanın çıkış noktalarının aynı olduğunu söyleyebiliriz. Her ikisinde de oyuncu anlatmak istenileni hareket jest mim kısaca oyunculuğu ve hareket kalitesiyle, söz olmadan izleyiciye aktarır. Bu projede her iki disiplin birbirine bağlanmış ve farklı bir tarz yaratılmış. Kullanılan görsel efektlerin düzenlenmesinden filmin çekilmesine kadar herşeyi titizlikle tek başına hazırlayan Ayşegül Güryüksel’in partner konusunda da çok şanslı olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Ece Gözmen ile sergilemiş oldukları iki kişilik muhteşem performans bu oluşumu herkesin mercek altına alması gerektiğine en büyük neden. Kullanılan müzikler de alışılagelmişin dışında oluşuyla projeyi tamamlayan önemli ayrıntılardan bir diğeri. İlk temsillerini 19 Nisan 22 Nisan 2006’da Aksanat’ta gerçekleştiren Subvoid: Informal European Theatre Meeting İstanbul ve 9 Mart 2007 Ankara Ortadoğu Teknik Üniversitesi Çağdaş Dans Festivali’ne katılmış. Ayrıca 5-13 Mayıs 2007 Brescia, İtalya’da gerçekleştirilen European Off Network Theatre Meeting’e katılmış National Theatre Belgrade tarafından 2007 yılı içerisinde Sırbistan’da gerçekleştirilecek tiyatro festivaline katılmak üzere İtalya’dan La Fionda Theatre ile ortak proje yaratma teklifi almış. Şunu da söylemeliyim ki hiçbir sponsor ve maddi destek almadan ortaya çıkartılan bu eser ödenekli oluşumlara da örnek teşkil etmeli. Daha fazla bilgi edinmek ve bu çağdaş oluşumu takip altına almak isteyenler www.subvoid.com adresine uğramayı ihmal etmesinler.
Yeri gelmişken merak edenler için “physical theatre” yani fiziksel tiyatro ile ilgili birkaç notumu sizlerle aktarmak istiyorum. 20’nci yüzyılın ilk yarısıyla başlayan, çağdaş sahne sanatları içinde yerini almış, modern ve çağdaş danstan yola çıkarak ifadenin, jestin ve mimin çok büyük önem taşıdığı, metnin değil de oyuncunun büyük rol oynadığı yeni bir türdür. Aslında dans tiyatrosunun bir uzantısıdır. Bu türün öncüleri arasında Steven Berkoff, Jerzy Grotowski, John Wright, Tadashi Suzuki, Anne Bogart ve Pina Bausch’u sayabiliriz. Fiziksel Tiyatro Grupları arasında ise bu yıl ilki gerçekleştirilen Dance Camera İstanbul’da The Cost Of Living ile izlediğimiz DV8 Physical Theatre, Siti Company, Suzuki Company of Toga, Double Edge Theatre, The Dell’Arte Company, Push Physical Theatre ve New York City Physical Theatre örnek gösterilebilir.
Gökçe Es Kılıç
ÖNCEKİ HABER

İran halkı, şair bir halktır

SONRAKİ HABER

Kızıltepe Festivali başlıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...