25 Mayıs 2007 00:00

Yeşeren umut: Bozkır Dirliği

Tiyatro sezonu bitiyor derken, Türk tiyatrosunda mihenk taşı olan bir oyun hayat buldu Ankara Devlet Tiyatrosu sahnesinde...

Paylaş

Tiyatro sezonu bitiyor derken, Türk tiyatrosunda mihenk taşı olan bir oyun hayat buldu Ankara Devlet Tiyatrosu sahnesinde: Bozkır Dirliği. Prof. Dr. Ünal Akpınar’ın yazdığı, Prof. Dr. Nurhan Karadağ’ın yönettiği, dekorunu Sertel Çetinel’in, kostümünü Gazal Erten’in, ışığını Ahmet Karademir’in, müziğini Sarper Özsan’ın ve dans düzenini Selçuk Göldere’nin yaptığı oyunda; başlıca rolleri Umut Karadağ, Yusuf Sağlam, Umay Karadağ, Tanzer Hacıraifoğlu, Özgür Başkaya, Ulaş Karadağ ve bir o kadar kalabalık oyuncu gurubu paylaşıyor.
Zamanlamasını denk düşürememiş olsalar da Devlet Tiyatrosu’nu, dağarındaki Bozkır Dirliği oyununu metropol seyircisiyle buluşturması noktasında tüm imza sahibi yöneticileri Türk tiyatrosu adına kutlamak gerek. Bu imza sahipleri, gerçek anlamda teşekkürü hak ederlerken yüklendikleri sorumluluk ile de kendilerini bağlamış oldular. Türk tiyatrosu literatürüne girmiş bu oyunun ilham aldığı köylü tiyatrosundaki seyirlik geleneğin, yabana atılır bir tür olmadığını göstermiş oldular. Kökleri ve ruhları hazır yiyicilikte ve aktarmacılıkta olan, sözde tiyatro temsilcileri ve onların ardılları, bu geleneği bilerek yok saysalar da dönüp gelecekleri nokta, bu geleneğe mahkumiyetleridir. Şimdilerde aktarmacılığın geldiği nokta, tükenmişliğe doğru gün geçtikçe hızla irtifa kaybetmesidir. Çünkü Türk tiyatrosu; edebiyatıyla, oyunculuk yöntemiyle, sahneleme tekniğiyle, mimarisiyle gün geçtikçe içi boşalmış bir durumda tükenmişliğe ve cılızlaşmaya doğru yol almaktadır.
Gelenek ve epik tiyatro
Tiyatrolarının tıkanacağını önceden öngören, (sezen) hisseden, kendilerini ileri diye addettiğimiz ülkeler; çıkış yolunu ve yöntemini ilkel budunlara dönmede; varsa, kayıt altına alınmışsa mitlerden, ritüellerden yararlanmada bulmaktadırlar. Bu gerçek ortadayken; dramatik köy oyunlarının, ritüellerin dönüşerek evrimleştiği ve eğlenceye dönüştüğü tartışmasız gün gibi ortadayken ve halen kendini devam ettirerek kavuştuklarına ses beklerlerken bu duymazlık neden?
Bizdeki kadar kökleri derin olmayan, cılız açılımlar ve kalıtlar, başka ülkelerde bilimsel yaklaşımlarla geleneğe dönüştürülebilirken, kuramları oluşturulurken, bizde olmamasının önündeki engel kendiliğinden ortaya çıkıyor.
Diğer yandan epik tiyatronun kıvılcımlandığı kaynak sayesinde geldiği yer de ortada. Bertolt Brecht, geleneksel tiyatromuzu yakından tanımış olsaydı, kuramı nice olurdu? Acaba düşünüldü mü? Bu bağlamda repertuvara her ne sebeple alınmış olunursa olunsun, Bozkır Dirliği oyunu ve dolayısıyla Anadolu topraklarında varlığı yadsınamaz gerçek olan dramatik köy oyunları geleneğine kayıtsız kalınamayacağının ve görmezlikten gelinemeyeceğinin muştusu verilmiştir. Bundan sonrası, kendisine gerçek anlamda tiyatrocu diyen insanların bu geleneği didiklemesi, öğrenmesi ve bundan açılımlar yaratarak tükenmişliği aydınlığa kavuşturmalarıdır. İnsan var oldukça tiyatro da var olacağına göre, geleceğin temellerini erteleme lüksümüz yok. Bugünden, yarın için işe koyulma zamanıdır. Yarın çok geç olabilir.
Bozkır Dirliği oyunu; 1968 yılında “Musa’nın Olayı” olarak kaleme alınmış, seyirlik oyun biçem ve üsluplarından yararlanılarak çağdaş özün dramatik köy seyirlik oyunları geleneğine dayandırıldığı bir metindir. Oyun broşüründen anlaşılacağı üzere, metnin son şeklini alması birçok evreden sonra tamamlanmıştır. Oyun içinde oyun olarak kurgulanan Bozkır Dirliği; önceden yaşanmış bir olayın köylülerce yansılanmasının geleneğe dönüştürüldüğü şimdiki zaman yansılaması ile geçmiş olayın örtüşmesi, dramın kaynağını oluşturur. Oyun sırf bu öyküsüyle değil, Anadolu insanın mücadele azmi ve kararlılığı, onun sosyoekonomik yapısı ve üzerine çöken yoz düzen temelindeki Bozkır’a karşı mücadelesi de hayat bulur. Konu eğlenceli değil, derinlemesine düşündürücüdür.
Yolları açık olsun
Böylesine derin kapsamı ve açılımları olan oyunun; bu işin erbabı ve otoritesi olan Prof. Dr. Nurhan Karadağ’ın ellerine bırakılmış olması önemli diğer bir kazançtır. Oyunun yönetsel tasarımı ancak dayandığı gelenekle oluşabilecek gerçektir.
Oyunun, dolayısıyla geleneğin geleceğin tiyatrosu açısından taşıdığı önem; kısır çekişmelerden ve kayırmalardan uzak, bu işin arenası olabilecek uluslararası festivallerde, deneysel tiyatro organizasyonlarında temsiliyle ortaya çıkacaktır. Çünkü biz, elimizdekine kıymet biçmeyi ancak ve ancak yabancıların biçtiği pahadan sonra anlarız. Bu, gelecek için bir kazanç olacaksa varsın olsun. Bu asal görevin de gişe kaygısı olmadan, ödenekli tiyatrolarımızın olduğu kuşkusuzdur. Şimdilerde Ankara Devlet Tiyatrosu bu görevi üstlenmiş bulunmaktadır.
Oyuna dönecek olursak. Sahneleme tekniği bağlamında söz hakkının asal sahibine verildiğini yukarıda belirtmiştik. Müziğin, dansın, dekorun, kostümün ve ışığın yoruma hizmet ettiği yatsınamaz gerçek olsa da seyirlik gelenekte gün ışığında oynama gerçeğinin, teatral dil bağlamında atmosferi oluşturmak adına kırıldığı ve gece sahnelerinin karanlıkta bırakıldığı sahneler, seyrin güçleşmesine neden olmaktadır. Kostüm ve dans otantik ve yerellikten uzaklaşarak kendi söylem ve çizgisinde dilini ortaya koymaktalar. Oyunculukta, geleneğin tarzını üzerine sindiren oyuncular sivrilip hanelerine artılar yazdırsalar da yönetmen, toplu selamda verdiği mesajla, oyunun toplu oyunculuk ve ekip işi olarak kotarılabileceğini söylemektedir.
Kaygılardan ve evhamlardan uzak, Bozkır Dirliği oyunu ve onu takip edecek bu gelenekteki oyunların seyirciyle buluşmasında, seyircinin ne kadar seveceğini ve ilgi göstereceğini zaman gösterecektir. Seyirci, kendinden ve kendinden yana olanı hep sevmiş ve sahip çıkmıştır. Bu, uzun soluklu ve sabır isteyen bir yürüyüştür. Seyircinin bu oyuna kayıtsız kalamayacağını düşünürken; oyuna emeği geçen herkesi kutluyor, yollarının açık, başarılarının daim olduğu kanaatini taşıdığımı belirtiyor, iyi seyirler ve bol alkışlar diliyorum.
Utku Özdemir
ÖNCEKİ HABER

Festival yoksul mahallelere taşınıyor

SONRAKİ HABER

Newcastle’a kanca

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...