05 Mart 2012 10:27

Devlete selam söyleyin bu Makbule’nin halini görsünler!

“İhtiyarım çalışamıyorum. Sigortamız oğlumun üzerindeydi şimdi oğlum da işten çıkarıldı. Hastayım, korkudan doktora gidemiyorum. Eşim yaşlı, gözleri görmüyor, çalışamıyor. İşte bu koyunlarla geçinmeye çalışıyoruz” diyor, yanına yaklaşıp “Sağlık sigortan var mı?” diye sorduğumuz Makbule

Devlete selam söyleyin bu Makbule’nin halini görsünler!
Paylaş
Elif Sağıroğlu/ Songül Şensoy / Meryem Koçer

“Şimdi oğlum da işsiz, üç çocuğu var, ne yapacaklar?​” diye soran Makbule abla, devletten alacağı Yeşil Kart’a güveniyormuş önceleri. “Ama artık ev kiramız bile gelirimiz sayılıyormuş. Bu gelir nasıl geliyor bir soran var mı? Ellerimle ot topluyorum koyunları beslemek için, çöpleri karıştırıyorum kirlenmemiş temiz bir ekmek bulursam alayım ki karnımız doysun. Bir günün daha ekmek parası çıksın diye teneke topluyorum hurdacılara” diye anlatıyor.
Bazen de komşuları yardım ediyormuş. Üzerindeki kıyafetleri göstererek devam ediyor: “Geçenlerde yaşlı bir komşumuz öldü de onun kıyafetlerini verdiler. Karnımızı doyuramıyoruz ki üzerimize alalım. Yaşlıyım çalışamıyorum. Televizyonda başbakanın karısı konuşuyor ‘herkese yardım ediyoruz’ diye. Halimiz ortada. Kiramızın da hesabını yapıyorlarsa çadırda mı yaşayalım artık?​”
Yanından ayrılırken arkamızdan sesleniyor: “Devlete selam söyleyin bu Makbule’nin halini görsünler!”

Güya sigortalıyız
Çorlu’nun Sağlık mahallesinde yaşayan diğer kadınların da durumu Makbule ablanınkinden pek farklı değil. Kapısını çaldığımız kadınların birçoğu “Zaten sigortamız yoktu. Şimdi ne fark edecek bilmiyoruz” diyor.
Deri işçisi bir kadın anlatıyor. “Eşim çalışmıyor. Ben de deri fabrikasında yeni işe başladım. Böylece sigortamız başladı, ama iş bizi ne zamana kadar götürür onu da kestiremiyoruz. Çalıştığım iş çok ağır, başlayalı bir hafta oldu ellerim şişti. Çocuğum için çalışmak zorundayım. Halimizden anlayan yok. Zenginin malı züğürdün çenesini yorar misali biz de ‘bizim halimizden anlamıyorlar’ diyoruz başka da bir şey yapmıyoruz. Devlet hastanesi diye gidiyoruz yığınla borç çıkarttılar karşımıza. Nasıl ve nerden çıkarttıklarını anlamadık bile. Hastaneden alamadıklarını da eczacıları aracı yapıp almanın şeklini buluyorlar. Güya sigortalıyız ama her şey para.”
Epilepsi hastası olduğunu belirterek söze başlayan başka bir kadın, sağlıktaki dönüşümün hayatına etkisini şöyle anlatıyor: “Önceden raporlu olduğum için ilaçlarıma para vermiyordum. Bu sefer gittiğimde aldılar. Ne değişti yeni yasayla tam da bir şey bilmediğim için sesimi çıkaramadım. Önceden ilaçlarımız aylık veriliyordu şimdi 15 günde bire düşürmüşler. Sanırım her gidişimde reçete parası benden alınacak.” Eşinin sigortasız çalıştığını ama sigortası olmadığını söyleyerek devlete sesleniyor: “Bir ay çalıştırıyorlar, bir ay ‘iş az’ deyip çıkarıyorlar. Haliyle sigortası da tam yatırılmıyor. Hep bizden para almaya, bir şeyler koparmaya çalışıyorlar. Ama bize uygulananlara geldi mi hiçbir yasa yok ortada. Aynı devlet çalışanın yasalarını neden takip etmiyor?​”

Önce patronlar şimdi de devlet
Çalışmaya 14 yaşında başlayan ancak bel fıtığı olduğu için artık çalışamadığını anlatan bir başka kadın, “Biz hep çalıştık ama aldığımız 650 -700 lirayı geçmedi. Elektrik, kira, doğalgaz derken bir yandan da fazlasıyla alıyorlar zaten. Sürekli vergi ödedik, ama karşılığında sağlık hakkımızı da aldılar. Önce patronlar aldı sağlığımızı, şimdi de devlet” diyor.
Önceden çalışan ama hastalanınca göğüs kanseri olunca işi bırakmak zorunda kalan bir kadınla daha konuşuyoruz. Kanser nedeniyle göğsü alınmış ama kendisini yine de şanslı sayıyor: “Ben yine hastalığımdan dolayı erken emekli olabildim. Şanslıydım, bu konuda. Ama benim durumumda olan binlerce kadın var. Hastalıklarına rağmen ağır şartlarda çalışıyorlar.”

ÖNCEKİ HABER

Dersimli kadınlar dayanışma yemeğinde buluştu

SONRAKİ HABER

AA'da sendikasızlaştırma operasyonu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...