27 Mayıs 2007 00:00

yaşayan satırlar - mendilimde kan sesleri

Edip Cansever, 28 Mayıs 1986 günü yaşamını yitirmişti.

Paylaş


Her yere yetişilir
Hiçbir şeye geç kalınmaz ama
Çocuğum beni bağışla,
Ahmet Abi sen de bağışla.
Boynu bükük duruyorsam eğer
İçimden öyle geldiği için değil,
Ama hiç değil
Ah güzel Ahmet Abim benim
İnsan yaşadığı yere benzer;
O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer,
Suyunda yüzen balığa,
Toprağını iten çiçeğe,
Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine;
Konya’nın beyaz,
Antep’in kırmızı düzlüğüne benzer.
Göğüne benzer ki gözyaşları mavidir,

Denize benzer ki dalgalıdır bakışları.
Evlerine, sokaklarına, köşebaşlarına
Öylesine benzer ki...
Ve avlularına,
(Bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmıştır kalbi)
Ve sözlerine,
(Yani bir cep aynası alım-satımına belki)
Ve bir gün birinin adres sormasına benzer.
Sorarken sorarken üzünçlü bir görüntüsüne;
Camcının cam kesmesine, dülgerin rende tutmasına,
Öyle bir cıgara yakımına, birinin gazoz açmasına
Minibüslerine, gecekondularına
Hasretine, yalanına benzer.
Anısı işsizliktir,
Acısı bilincidir...
Bıçağı gözyaşlarıdır kurumakta olan...
Gülemiyorsun ya, gülmek
Bir halk gülüyorsa gülmektir.
Ne kadar benziyoruz Türkiye’ye Ahmet Abi.
Bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden
Dirseğin iskemleye dayalı;

- Bir vakitler gökyüzüne dayalı, derdim ben,
Cıgara paketinde yazılar resimler
Resimler: cezaevleri
Resimler: özlem
Resimler: eskiden beri...
Ve bir kaşın yukarı kalkık
Sevmen acele,
Dostluğun çabuk...
Bakıyorum da şimdi
O kadeh, bir küfür gibi duruyor elinde.
Ve zaman dediğimiz nedir ki Ahmet Abi?
Biz eskiden seninle
İstasyonları dolaşırdık bir bir,
O zamanlar Malatya kokardı istasyonlar;
Nazilli kokardı.
Ve yağmurdan ıslandıkça Edirne postası
Kıl gibi ince İstanbul yağmurunun altında,
Esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen...
Kadının ütülü patiskalardan bir teni,
Upuzun boynu
Kirpikleri...
Ve sana Ahmet Abi
uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki,
Sofranı kurardı,
Elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı
Cezaevlerine düşsen cıgaranı getirirdi,
Çocuklar doğururdu
Ve o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini işlerdi bir dantel gibi...
O çocuklar büyüyecek
O çocuklar büyüyecek
O çocuklar...
Bilmezlikten gelme Ahmet Abi!
Umudu dürt
Umutsuzluğu yatıştır;
Diyeceğim şu ki
Yok olan bir şeylere benzerdi o zaman trenler.
Oysa o kadar kullanışlı ki şimdi,
Hayalsiz yaşıyoruz nerdeyse
Çocuklar, kadınlar, erkekler
Trenler tıklım tıklım
Trenler, cepheye giden trenler gibi.
İşçiler,
Almanya yolcusu işçiler.
Kadınlar,
Kimi yolcu, kimi gurbet bekçisi;
Ellerinde bavullar, fileler
Kolonyalar, su şişeleri, paketler

Onlar ki, hepsi
Bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlere büyüyenler.
Ah güzel Ahmet Abim benim!
Gördün mü bak,
Dağılmış pazaryerlerine benziyor şimdi istasyonlar.
Ve dağılmış pazaryerlerine memleket...
Gelmiyor içimden hüzünlenmek bile,
Gelse de
Öyle sürekli değil;
Bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün,
O kadar çabuk
O kadar kısa
İşte o kadar...
Ahmet Abi, güzelim, bir mendil niye kanar?
Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar?..
Mendilimde kan sesleri...

ÖNCEKİ HABER

ulus, solingen ve barışı düşünmek

SONRAKİ HABER

darbe ‘kültür’üne bir ek:27 Mayıs 1960

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...