05 Mart 2012 10:05

Hani eskiden olurdu böyle şeyler?

Evlerin, sokakların, yolların dilleri var mıdır? Evet, vardır, okumasını bilirsek eğer. Her mekânın bize anlattığı bir şey vardır. Yeter ki bakmasını bilelim. Isparta’nın Gülistan, Hızırbey ve Çünür mahallerindeki evlerin, yolların, sokakların da bize fısıldadığı bir şeyler var. Gülistan Mahallesinde yaşayanların bir kısmı 19

Hani eskiden olurdu böyle şeyler?
Paylaş
Tuba Güngör-Berivan Tedik

Evlerin, sokakların, yolların dilleri var mıdır? Evet, vardır, okumasını bilirsek eğer. Her mekânın bize anlattığı bir şey vardır. Yeter ki bakmasını bilelim. Isparta’nın Gülistan, Hızırbey ve Çünür mahallerindeki evlerin, yolların, sokakların da bize fısıldadığı bir şeyler var. Gülistan Mahallesinde yaşayanların bir kısmı 1938, bir kısmı da 1960’larda sürgünle gelmiş buraya. Hala da “yerlilerden” görülmeyenler onlar. Çünür, Isparta’nın yerlilerinin daha çok bulunduğu mahallelerden bir tanesi. Hızırbey mahallesini bunlardan ayıran özelliği memur, memur emeklilerin ikamet ediyor olması.
Farklı mahallelerde farklı kadınlarla görüşmemize rağmen acıların, sevinçlerin, dertlerin ortak ya da benzer olduğunu fark ediyoruz. Yaşanan acılar, hüzünler bazen paylaşılsa
da bazen dört duvar arasına gizleniyor. Biz de duvarların duyduğunu duymak, biraz olsun yaşadıklarına ortak olabilmek için çaldık bu emekçi mahallelerindeki kadınların kapısını.
Isparta’da yaşıyor olmak eskiden koşulları, gelenek ve görenekleriyle kadınların yaşamında başka ifade ediliyor. Örneğin her yerde de yaşanan belediye otobüsünde bir kadının bir erkeğin yanında oturması bile yadırganıyormuş. Cuma mübarek gün olduğu için kadınlar ailesini ancak Cuma günleri ziyaret edebiliyormuş. Bunlar eskide kalmış diye konuşulabilirdi belki ama sohbet ettiğimiz emekli bir kadın, şimdi eskiye geri döndüklerini anlatıyor:  “Sanki yine evden dışarı çıkmamamız gerekiyormuş gibi” diyerek. Lafa katılıyor bir diğeri, mesai arkadaşının kocası maaş günü kapıda dikiliyormuş. Bağırıp çağırarak alıyormuş elinden maaş kartını kadının.  Annesine gidip dert yandığında ise annesi “o senin ikinci Allah’ındır” diyerek evine gönderiyormuş kadını. “Ya” diyor işte biri, “eskiden olur böyle şeyler sanırsınız, değil mi?​”
Bu yaşanmışlıklar kadınların nelere maruz kaldıklarının bir ifadesi gibi… Ev içine hapsedilen kadınların yaşadığı şiddetin bir başka şeklini çalışan kadınlar da görüyor. Eşleri, kardeşleri, babaları dışında çalışma ortamındaki erkekler de kadının namusunu korumayı kendine görev biliyor. Kadına yönelik şiddet, evde, işyerinde yaşanırken üstüne bir de mahalle baskısına maruz kalıyorlar.  İşten geç dönen kadınlara aynı mahallede oturan komşularının meraklı bakışları, dedikoduları, iğneleyici sözleri ve ihtarları yaşamdaki zorluklara bir yenisi ekliyor. Kadınlar, dönemlerin değiştiğini ancak kadına yönelik söylemlerin değişmediğini sadece şekil değiştirdiğini ifade ediyorlar.


Hal böyle olunca insan soruyor, devir değişti, kadına bakış devir değiştirmedi de, kadınlar vaz mı geçti hayata katılma çabasından? Yooo, işte örnekler:
Isparta merkezde 3 kadın muhtar bulunuyor. Devir eskiye döndü diye kadınlar vazgeçmiş değil mücadelelerinden. Çünür Mahallesi Muhtarı Kadriye Bilgiç örneğin, 8 erkek adayla mücadele etmiş seçimlerde. “Erkekler öldü mü, sen niye aday oldun” demişler ona, mahallenin baskısına, edilen laflara aldırmamış, çalışmış. Mahalleli kadınların kimisi açıktan destek olmuş ona, kimisi ise gizliden. Seçildikten sonra o da kadınlara destek olmak için çalışmaktan kaçınmamış. “Kadınlara sığınmaevi yapılacağına köpeklere barınma evi yapılsın” diye konuşmaların çok rağbet gördüğü Isparta gibi bir kentte, kendisine başvuran şiddet gören kadınların ihtiyaçlarının ne olduğunu en iyi o biliyor. Bu sözün ne kadar kötü bir söz olduğunu da… Kadriye Bilgiç, mahallenin muhtarlığını yapmakla kalmıyor ev içine mahkûm edilen kadınlar için meslek edindirme kurslarına yönlendiriyor. 20–25 kadının katılımıyla atölye çalışmaları da gerçekleştiriyorlar.



Isparta’nın 3 kadın muhtarından bir diğeri de Hızırbey mahallesi muhtarı Zeynep Yiğit. O da erkeklere rağmen aday olmuş. Bu cesareti gösterebilmenin tüm kadınlar için çok önemli olduğunu düşünüyor. “Sen kadınsın yapamazsın” cümleleriyle her yerde karşılaştıklarından, en basitinden muhtarlık için bile bir kadınının sarfetmek zorunda olduğu çabayı gördüklerinden, daha sıkı kenetleniyormuş kadınlar birbirine. Zeynep Yiğit’in sözleri kadınların politika yaptıkça ne kadar söz sahibi olduğunu ve güçlendiğini gösteriyor. Kadınlar için muhtarlarının kadın olmasının şöyle bir avantajı da var, ihtiyaçlarını daha rahat ifade edebiliyorlar, şiddet gören kadınlar muhtarlığa başvurduğunda örneğin Zeynep Hanım elinden gelen ne varsa yapmaya çalışıyor. “Elimden gelen kadar” cümlesini vurguluyor, çünkü sonuç alıcı bir uygulamayla karşılaşamamış bu zamana kadar. “Her ne kadar kadınlar kutsaldır, değerlidir denilse de söylenen sözler hayat bulmuyor” diyor.

ÖNCEKİ HABER

Yemen’de El Kaide saldırısı 106 can aldı

SONRAKİ HABER

Emeğimiz, ekmeğimiz ve geleceğimiz için

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa