28 Mayıs 2007 00:00

‘Halkların kardeşliği’ dedik, hedef gösterildik

Meksika Kültür Bakanlığı ile Boğaziçi Üniversitesi, 14 Mayıs Pazartesi günü bir “Meksika Kültür Etkinliği” düzenledi.

Paylaş

Meksika Kültür Bakanlığı ile Boğaziçi Üniversitesi, 14 Mayıs Pazartesi günü bir “Meksika Kültür Etkinliği” düzenledi.
Boğaziçi Üniversitesi Folklor Kulübü (BÜFK) üyesi öğrencilerin bu etkinlikte sahnelediği gösteri, bir gün sonra “Boğaziçi’nde Tuhaf Şov” (Hürriyet), “Biji Boğaziçi” (Takvim) şeklinde manşetlere taşındı. Haberlerde, “Meksikalı öğrenciler için türbanlı, peşmergeli, Kürtçe ilginç şov”, “gitar çalan türbanlı öğrenci, yerel giysileriyle Kürtçe şarkı söyleyip dans eden öğrenciler” gibi ifadeler kullanılıyordu. 1958’de kurulan BÜFK’ün üyesi öğrenciler, ismini altı dilde yazdıkları (Kürtçe, Zazaca, Ermenice, Rumca, Türkçe, Çingenece) “Hepimiz” adlı dans-müzik gösterimini gerçekleştirmişti. Ancak etkinlik, çok başka bir noktaya taşınarak adete öğrenciler ve BÜ hedef seçildi. Etkinliği gerçekleştiren ve hedef alınan öğrencilerden Senem Kara, Gizem Aksu, Zilan Kaki ile konuştuk.

Etkinlikle neyi amaçlıyorsunuz?
Senem: Anadolu’da ve Anadolu çevresinde yaşayan halklar ve kültürlerini, edans ve müziklerini sahne sanatları formatında alternatif bir şekilde sahnelemeye, sergilemeye çalışan bir öğrenci ve sanat kulübüyüz. Türkler, Kürtler, Ermeniler, Çingeneler, Rumlar ve diğer kültürlerin dans ve müziklerini araştırıp sahne performansını icra etmeye çalışıyoruz.
Gizem: ‘90’lı yıllardan sonra başlayan “halkların kardeşliği” anlayışıyla, farklı halkların kültürel etkinliğine yönelik akademik alandan tutun, okuma çalışmalarına, çeşitli şekillerde kültürlerin yaşayışlarının sanata yansımasını sergilemeye çalışıyoruz.
Zilan: Sahip olduğumuz yön, daha çok kültürel çoğulculuk perspektifidir. Farklı dillerde aynı şarkıyı yorumlamadan tutun da dansların ortaklaşmasına dair bir gösteri performansı tutturmaya çalışıyoruz.

Medya, özellikle Hürriyet gazetesi, etkinliğinizi neden haber yaptı?
Gizem: Boğaziçi Üniversitesi’ne yönelik Ermeni Konferansı’nın düzenlenmesi sırasında, düzenleyici kadronun fotoğraflarının gazetelerde boy boy yer alması ile birlikte başlayan saldırının bir parçası. Son dönemde okula polisin girmesi, öğrencilerin okulun önünde polislerce dövülmesi, gözetleme kameralarının kurulması ve Orhan Pamuk’a ödül verilmesi ile birlikte Boğaziçi’ni kıskaca almaya çalışan belirli politikalar bunlar. Tek tek bağımsız olaylar değil.
Hürriyet gazetesinde, etkinliğimiz çarpıtılarak bazı arkadaşlarımızın fotoğrafları ve adları basılarak açık hedef gösterildi. Gerekirse hukuki boyutuyla kendimizi savunmayı düşünüyoruz.

Ülkede yaratılan sosyal gerginlik ortamı ile bağlantılı görüyor musunuz gelişmeleri?
Senem: Hocalarımızdan destek gördük. Çünkü olay Folklor Kulübü ile ilgili değil. 20 senedir olan bir etkinlik neden gündeme taşındı? Konjonktürle alakalı. Çünkü sürekli pompalanan korkular var. Kürtçülük, İslamcılık, irtica, cumhuriyet mitingleri ile dev korkular üretiliyor. Belki de Boğaziçi’nin özgürlükçü ortamından rahatsızlık var. Sonuçta YÖK’ün baskısı var üniversitelerde. Belki de açıktan açığa ‘ayağınızı denk alın’ mesajıdır. Çünkü Türkiye’de ifade özgürlüğü sorunu söz konusu.
Gizem: Türkiye’de birkaç ay önce sokak ortasında bir aydın öldürüldü.

Kendinizi ‘kötü çocuklar’ olarak görüyor musunuz?
Zilan: Öncelikle kendimizi ifade etmeye çalışıyoruz. Herhangi bir sıfata gerek duymuyorum. Öğrenci olarak normal, kültürel, sanatsal faaliyetler içindeyiz. Özel bir temsil mantığımız ve iddiamız yok. Altyapı çalışmalarıyla, dramaturji tarzında çalışıyoruz.
Senem: Başkalarının ‘bölücü’ gördüğü bir olay, aslında ifade özgürlüğü başkası için. Dolayısıyla genel şeylerden ziyade bireyin bakış açısı önemli. Adlandırmalar belirli politik tavırlar getirdiği için öyle bir derdimiz yok.
Türkiye’de yükselen faşizm, yükselen milliyetçilik ve Hrant Dink’in öldürülmesi üzerine “Karanlığı Sorguluyoruz” kampanyası düzenleyerek öğrenci inisiyatifi oluşmuştu üniversitemizde.
Gizem: Gerilimler üzerinden baskı hissedebiliyoruz. İnsanların geleceği ile ilgili olarak psikolojik baskı yapılıyor. Arkadaşlarımız deşifre olunca okul dışında tedirginlik hissedebiliyorsun. Biri gelip size bir şey yapabilir.

Haberlerden sonra aileleriniz ve çevrenizle ilişkileriniz değişti mi?
Sinem: Annem telefonda bayıldı. Gazetede haberin verilişinde çok stratejik, can alıcı kelimeler var: “Peşmerge, Kürt, Çingene, kırmızı-yeşil-sarı...” Çevreden tepki alınabiliyor. Gazetede veriliş, sayfa düzeninde yan tarafta PKK, alt tarafta irtica ile ilgili haberler... Etkinliği izlemeyenler, bu maksatlı haberler ile etkinliği tanıdılar. Dışarıdaki herkes böyle algılayabiliyor.
Gizem: Ailemden olumsuz tepki almadım. Bir yıldır üzerinde çalıştığımız projeyi sergileyememekten yana sıkıntılıyız, bu durumda insanlara sanatımızı aktaramıyoruz. Çünkü kendimizi gerçekleştirmek gibi sorunlarımız vardı. Haberler bunun önüne geçti.
Zilan: Bazı aileler de olumlu yaklaştı. Çalışmamızı, emeğimizi sergileyemiyoruz. Etkinliğin, irademiz dışında başka yönlere çekilmesinden sorumlu değiliz. (İstanbul/EVRENSEL)
İnan Kızılkaya
ÖNCEKİ HABER

Hrant Dink’in düşlerine ‘Kırlangıcın Yuvası’

SONRAKİ HABER

Baykuşlar yuvada sergi açıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...