29 Mayıs 2007 00:00

Halkların kardeşliğini sağlamak için biraraya gelelim

Her seçim dönemi, toplumsal dengeler üzerine oynanan oyunlar tanık oluyoruz. Patronlar, kendilerine yeni figüranlar aramaya çıktı.

Paylaş

Her seçim dönemi, toplumsal dengeler üzerine oynanan oyunlar tanık oluyoruz. Patronlar, kendilerine yeni figüranlar aramaya çıktı. Cumhuriyetine sahip çıkan, devşirmeliğini (aslının bozulmuş olduğunu) unutup Türk olanlara, bir Müslümanı iktidara getirenlere 301 kere maşallah.
Tümden gelen parçaların her biri tümün özelliklerini taşır. Egemen sınıf politikacıları ve patronlarının hepsi, mevcudu oldukları sınıfın -ki tek kelimeyle burjuvazinin- bütün özelliklerini taşımaktadırlar. Türklüklerine söz ettirmeyen anti sosyal demokratlar da bunlardan farklı değildir. Yani her biri diğerinin aynasıdır. Süreç içinde farklı söylemleri kullanan bu güçler, amaçlarını birleştirmişlerdir.
Toplumda patronlar tarafından (ki en önemli güçleri medya ile) yükseltilen değerlerden pay (oy) alabilmek için birbirleriyle yarış halindedirler. Egemenler, yarattıkları kısırdöngüler içinde siyasetlerini güderek halkın beyninde karmaşa yaratmakta ve onları alternatifsiz hale getirmektedirler. Bugün kullanılan en gözde paylaşılmaz değerse milliyetçiliktir.
Tabii ki hepsi milliyetçi ama aynı şeyi; kimisi ılımlı, kimisi orta, kimisi çok aşırı milliyetçi, hakiki-has milliyetçi, ılımlı ırkçı, orta şeker ırkçı gibi kelimelerle ifade edersek olur mu? Olmaz... Bunun adı ırkçılıktır, yani tek başına kavramın kendisi aşırıdır, ayrılıkçıdır ve faşizandır. Yani efendim bu kavramın ılımlısı, daha hümanisti falan olmaz. Peki bunlar milliyetçi midirler? Elbette ki söyledikleri gibi kendileri ve onlara bu görevi veren ‘Ağa Bey’ devletleri has milliyetçidirler.
Onlar üzerine düşen görevi yapmakta ve bu faşizan dalgalanmadan payını almaya çalışmaktadırlar. Halkları birbirine düşman ederek onların kanlarıyla sofralarına sos hazırlamaktadırlar. Proleterlerin birleşmesini önlemek için ne kullanmak gerekiyorsa onu kullanmaktadırlar.
Gelelim biz dediğimiz devrimci, demokrat, sosyalist bireyler ile gruplara ve bizlere düşen görevlere. Burada devrimci ve sosyalist düşünürlere ve eylem insanlarının affına sığınarak birkaç söz söylemek isteriz ki onlar kadar bilgi birikimimiz olmadığını bildiğimiz içindir bu af istememin nedeni. Yükselen her hareket, içinde zıt olanı da büyütür ve güçlendirir. Bu anlamda proleter düşünce ve eylem gördükleri her şeyi baskı ve zulümlerle yok etmeye çalışmışlar, fakat başarılı olamamışlardır. Bu eylemlilikle, baskı ve zulümle baş edilemeyeceğini anlayan egemenler, eylemcilere karşı yine halkı dikmeye başlamışlardır. Amaç, kendi içlerinde çatışmalara iterek uzaktan pişkin pişkin sırıtıp Ağa Bey devletlerinin yolunu devam ettirmektir. Bu tür olaylar da eylemci devrimcilerin sağduyulu ve bilinçli tavırlarıyla karşılık bulmuş ve egemenlerin eline bu kozlar verilmemiştir.
Son yıllar içinde yapılan eylemlerde eylem birlikteliğini görmek bizleri mutlu etmektedir. Hangi yoldan giderse gitsin, bu düzensizlik düzenine son vermeye ant içmiş devrimci demokrat sosyalist örgütler, her zaman bir araya gelmektedirler. Yapılan her doğru eylemlere destek verilmeli, yanlışlar ise giderilmelidir.
Bu anlamda kullanılması gereken her türlü alan değerlendirilmektedir. Son olarak önümüzdeki seçimleri de kullanmak gerekliliği göz ardı edilmemelidir. Kurulu olan partiler (kızılelmacı ve anti sosyal demokratları kastetmediğim biline) bir araya gelmeli, işçi sınıfının her türlü örgütü ve sendikalarla bu birliktelik desteklenmelidir. Böyle bir birliktelikle kazanılacak halk desteği göz ardı edilmemelidir. Seçimler; halktan uzak halk savunuculuğu yapılamayacağı içindir ki artık halka, kendimizi ve kendisini anlatmak için, tüm halkların kardeşliğinin sağlanması için, ‘o büyük günün özlemi’yle ölen şairlerin olmaması için, yükselen proleter iktidarın kurulması için bir araçtır. Bir araya gelmenin zamanıdır...
Bir grup genç (KARAMAN)
ÖNCEKİ HABER

AİHM ‘keyfi kelepçe’yi mahkum etti

SONRAKİ HABER

Susuzluk

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa