29 Mayıs 2007 00:00

AİHM ‘keyfi kelepçe’yi mahkum etti

Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü Sağlık Tesisi’nde hekim olarak çalıştığı sırada, hiç beklemediği bir şekilde bileklerine kelepçe takılarak 4 gün gözaltında tutulan Erdoğan Yağız’ın hayatı, mahkeme kararına bile gerek duyulmadan kendisine yapılan bu muamele nedeniyle altüst oldu.

Paylaş

Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü Sağlık Tesisi’nde hekim olarak çalıştığı sırada, hiç beklemediği bir şekilde bileklerine kelepçe takılarak 4 gün gözaltında tutulan Erdoğan Yağız’ın hayatı, mahkeme kararına bile gerek duyulmadan kendisine yapılan bu muamele nedeniyle altüst oldu. Dr. Yağız, 8 yıldır sürdürdüğü hukuk mücadelesini AİHM’e taşıyınca Türkiye’yi 3 bin Avro tazminata mahkum ettirdi. AİHM’in verdiği bu karar, polise sınırsız yetki verildiği bugünlerde hükümete yönelik ‘insan hakları uyarısı’ niteliği taşıyor.
1954 doğumlu olan Erdoğan Yağız’ın en büyük hayali, hizmet verdiği kurumdan emekli olmaktı. Emniyet Müdürlüğü’nün şefkatli doktoru, 15 yıl çalıştığı kurumda üstelik kendi önerisiyle kurulan Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü Sağlık Tesisi’nin hekimiyken 1999 yılının Kasım ayının bir pazar sabahı gözaltına alındı. Oldukça sevilen ve saygı duyulan Yağız, bu günden sonra çalıştığı kurumun farklı bir boyutu ile tanıştı. İşkencenin yapıldığının farkında bile olmadığı kurumda, işkenceyi ancak yaşayarak öğrendi. Yağız’ın gördüğü işkence, bilindik işkencelerden farklıydı.
Önce işyerine, ardından evine götürüldü1999 Kasım ayının bir pazar sabahı bir kadının şikayeti üzerine evinden apar topar çağrılan Yağız, Emniyet Müdürlüğü’nde 3 polis tarafından kamusal alanda ellerine kelepçe takılarak gözaltına alındı. Ne savcı, ne hakim kararı olmaksızın tamamıyla keyfi bir şekilde gözaltına alınan Yağız, neyle suçlandığını bile öğrenmeden elleri arkadan kelepçeli bir şekilde önce işyerine, ardından evine götürüldü.
“Onlara yalvardım. Hepsi arkadaşımdı. ‘Lütfen karanlık olsun öyle götürün beni. Komşularım ve çocuklarım beni böyle görmesin’ dedim ancak dinlemediler” diyen Yağız, akşam karanlığı basmadan elleri arkadan kelepçeli ve üstelik evinin bulunduğu sokağın başında evine doğru götürüldü.
Tedavi ettiği polisler kelepçe taktı
Başını önüne eğen Yağız, evine vardığında eşinin şaşkın bakışları arasında ve ‘rencide edilmiş’ bir şekilde aramanın bitmesini bekledi. Bir şey bulamayan polisler, Yağız’ı tekrar Emniyet Müdürlüğü’ne götürdüler. Halen neyle suçlandığını bilmeyen Yağız, buradan en aşağıya, yani bodrum kata indirildi. Sanki başka bir ülkede yaşıyordu, sanki yaşadıkları rüyaydı. Tanıdığı komiserler gözlerini bağlıyor, tedavi ettiği polisler ellerini kelepçeliyordu. 3’üncü günün akşamı sorguya alınan Yağız, burada adam kaçırma, rüşvet ve organize suç işleyen bir örgüte üye olmaktan dolayı içeride tutulduğunu öğreniyor. Yağız, 4’üncü günün sonunda mahkemeye bile çıkarılmadan serbest bırakıldı.
Ruh sağlığı bozuldu
Yağız, bu süreçten sonra yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “4 gün boyunca hiçbir şey yemedim, içmedim. Orada yanıma bazı insanlar getirdiler. Gözlerim bağlı olduğu için sadece insanların bağrışmalarını ve polisin küfürlerini duydum. Gelenlere çok kötü davranılıyordu, bazılarına işkence yapılıyordu. Ben ise yaşadıklarıma inanamıyordum. Yaşadığım psikolojik travmadan dolayı doktor 20 gün dinlenmemi önerdi. 20 günlük aradan 3 gün sonra çalışmaya başladığım işyeri, dikkatimi toplayamadığımı ve psikolojik tedavi gördüğümü öne sürerek iş anlaşmasını feshetti. Hakkımda açılan dava, 9 Mart’ta sona erdi. Temmuz 2000’de Emniyet Müdürlüğü’ndeki işime geri getirildim. Ancak şiddetlenen psikolojik semptomlardan dolayı erken emekliye ayrıldım. Bu süre içerisinde kişiliğim parçalandığı için uzun yıllar Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde psikolojik tedavi gördüm. Halen yaşadıklarımın etkisindeyim.”
AİHM: Uygulama, insanlık onurunu rencide edici
Bu süreden sonra hukuk savaşı veren Yağız, 2001 Ocak ayında kelepçelenerek ailesi ve polis personeli önünde küçük düştüğü için 5 polis hakkında şikayette bulundu. Açılan davalar ve kapanan dosyaların ardından iç hukuk yollarının tükenmesiyle Yağız bu kez, davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) götürdü. 6 yıl sonra, geçen mart ayında davayı karara bağlayan AİHM, ‘Türkiye’nin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) kötü muameleyle ilgili 3. maddesini ihlal ettiği’ görüşüne vardı. Polisin, başvuruyu yapan doktora kelepçe takmasını gerektirecek bir durum olmadığını belirten AİHM, “Söz konusu uygulamanın, bu kişinin insanlık onurunu rencide edici ve psikolojisini bozucu etki yaptığı” yorumunda bulundu.
Türkiye karar gereği, mahkeme masrafları da içinde olmak üzere Yağız’a 3 bin Avro tazminat ödeyecek. (İstanbul/DİHA)
ÖNCEKİ HABER

Yağmur olsun da çamurdan olsun…

SONRAKİ HABER

Halkların kardeşliğini sağlamak için biraraya gelelim

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...