31 Mayıs 2007 00:00
ÖZGÜRLÜKLER
Ülkenizin savaş yoluyla başka ülkelerin topraklarını işgal eden güçlerden olmasını ister misiniz?Çocuklarınızın bu amaçla ölüme gönderilmesine onay verir misiniz?
Ülkenizin savaş yoluyla başka ülkelerin topraklarını işgal eden güçlerden olmasını ister misiniz?
Çocuklarınızın bu amaçla ölüme gönderilmesine onay verir misiniz?
Sizin ülkenizin askeri başka ülkelerin topraklarını işgal ederse, o ülkenin halkının ve o ülkenin askerinin, askerlerinizi çiçeklerle karşılamayacağı açık.
Her gün cenazelerin geleceği de açık.
Ölenler senin benim gibi insanların çocukları olacak, çoğunlukla
Üretenler, aynı zamanda savaşta da ölenlerdir.
Bugünlerde yalanlar üst üste geliyor. Savaş lobisi atağa kalktı. Yalanlardan birisi ve başta geleni, medyanın yalanlarıdır. Medya da savaş makinesinin bir çarkı olarak bu yola başvuruyor.
Medyaya göre, onun gösterdiği haritalara göre, Kandil Dağı, hemen sınırın yanıbaşında, seslenme uzaklığında bir yerdedir. Oysa kuş uçuşu mesafesiyle 90 kilometre, karadan yaklaşık 240 kilometrelik bir mesafededir Kandil.
Hakkarinin güneyinden itibarendir bu mesafe.
Belirtilen durumda, Kandil dağı operasyonu karadan gerçekleştirilecekse, a) Irak Kürdistan Bölge yönetiminin sorumluluğu altındaki toprağın işgali anlamını taşıyacak, b) Bu operasyon Kandil ve PKK operasyonundan ziyade Kerkük operasyonu ve genel olarak Kürtlerin Iraktaki kazanımlarına zarar verme amacını taşıyacak operasyon şeklinde algılanacak ve yorumlanacaktır.
Böyle yorumlanması doğaldır ve gerçekçidir.
Zira Türkiyeyi yönetenler, ırkçı şoven anlayışla yıllarca vatandaşlarından etnik kökeni itibariyle Türk olan Türkmenlerin sorunlarıyla ilgilendiler; onları örgütlediler. Onlara devleti yönetenler soydaş dediler.
İçerde Türkiye toplumuna Türklüğün soy, ırk, etnisite anlamı taşımadığı yalanını söylediler, Kürt etnik kökenli yurttaşlarını unutarak, Türkmenler için soydaş dediler.
Devletin soydaşı (!?).
Kürt, Türkiyeyi yöneten ırkçı kafalar için, kutuplarda bile devleti olmaması gereken bir varlıktır. Ya da Güneş Sisteminde Kürte devlet olma hakkı tanınamaz. Devlet ne, özerk bir alan bile bırakılamaz Kürde. Ayda bile. Bu durum, (Kürtün devletinin olması) Türkiye açısından zararlıdır!
Hakim düşünce böyle.
Savaş yalanları çok.
Şimdi diyorlar ki, Türkiye tezkereyi kabul etseydi, a) Kerkükün statüsü hakkında söz sahibi olurdu, b) Irakın yeniden yapılanmasında söz sahibi olurdu, c) Sınırın Irak tarafını kontrol altında tutar ve PKKnin üslenmesine olanak tanınmazdı ve benzeri tezler.
Unutulan şeyler var:
Tezkerenin maliyeti, binlerce, onbinlerce asker yaşamı olurdu.
Halkın gözyaşı olurdu.
İslam dünyasından tecrit olurdu.
Dünya halklarının vicdanında mahkumiyet olurdu.
Kendi halkının, Türkiye halkının vicdanında yaralar açılırdı.
ABDnin savaş suçuna ortak olunurdu.
Savaş ve işgal yalanlarına ortak
Komşusunun toprağına göz dikmiş, ona acı veren, onun acısından zevk alan ve menfaat elde eden bir devlet ve toplum
Utanç verici bir durum olurdu.
Şimdi yaklaşık 240 kilometre Kürt bölgesinde gidecek tankları, onbinlerce askeri düşünün. Köylerden, kentlerden geçecek
Kerkükte halkların boğazlaşmasını gerçekleştirecek politikalarda rol almak üzere yola çıkarılacakları düşünün.
Düşünün ve itiraz edin.
Ülke savaşa sokuluyor. Sistem tersine çevrilmiş durumda. Siyasi iktidar, herhalde kendisine dokunmasın diye, Genelkurmaya, savaşa sen karar ver; benden talep et, ben sana yetkiyi veririm diyor.
Savaşa hayır! demek lazım.
Yalanlarına da
Hüsnü Öndül