05 Haziran 2007 00:00
KENT YAZILARI
AKP iktidarının futbola olan ilgisi, asıl olarak eski bir futbolcu olan liderinden mi, yoksa ülkede var olan tüm kurumsal yapıların ele geçirilmesi sevdasından mı kaynaklanıyor, bilemiyorum.
AKP iktidarının futbola olan ilgisi, asıl olarak eski bir futbolcu olan liderinden mi, yoksa ülkede var olan tüm kurumsal yapıların ele geçirilmesi sevdasından mı kaynaklanıyor, bilemiyorum. Ancak geçtiğimiz yıllarda Futbol Federasyonunu ele geçirmeye yönelik harcanan çabalar ile önemli bazı futbol kulüplerinin yönetimlerini ele geçirme çabaları, hafızalarımızdan kolaylıkla silinmeyecek.
Başbakanın Fenerbahçe sevgisinin Trabzonda yerel seçimlerin kaybedilmesine neden olması sonrasında, AKP kaynaklı operasyonlar daha da yaygınlaştı. Futbol Federasyonunu ve tüm ligleri kontrol altına almak isteyen AKP iktidarınca başlatılan çalışmalar sonucunda, Süper Ligin yapısı son beş yılda ilginç bir biçimde değişime uğradı.
AKPde söz sahibi oldukları son aylarda daha çok dillendirilen 3-4 kurucu ile bağlantılı futbol takımları, uzun yıllar sonra birbiri ardına süper lige çıkıverdi. 2002 yılında iktidara gelen AKP iktidarında; 2003 yılında Başbakanın memleketinin takımı Rizespor, 2004 yılında Başbakan Yardımcısı Abdullah Gülün memleketinin takımı Kayserispor ve Ankara Büyükşehir Belediyesinin takımı Ankaraspor, 2005 yılında diğer Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şenerin memleketinin takımı Sivasspor, Meclis Başkanı Bülent Arınçın memleketinin takımı Manisaspor ve Kayserinin diğer takımı Erciyesspor, 2007 yılında ise İstanbul Büyükşehir Belediyesinin takımı ile Başbakanın top koşturduğu Kasımpaşaspor Süper Lige çıktı. Bu takımlardan Kayserinin ikinci takımı Erciyesspor, bu yıl lige veda ederken Süper Ligde AKP ya da AKPliler ile özdeşleştirilen takım sayısı sekize ulaştı.
Atamayla görevlendirmelerin yapıldığı tüm kurumsal kadrolarda iktidarı süresince önemli değişimler gerçekleştiren AKP, bu dönem içinde seçimle görev alınan örgütlere, yargıya, üniversitelere, sivil toplum örgütlerine, derneklere, meslek odalarına da müdahale etmenin yollarını aradı ve zorladı. Bu müdahalelerden futbol kulüpleri ve ligler de payına düşeni aldı. AKP iktidarının bazı kentlere farklı bakışı, bu alanda da kendini gösterdi.
Geçen beş yıl içinde çokça tartışmaya konu olan futbola AKP müdahalesi, bazen takımların hızla yükselmesi ile bazen de yılların Birinci Lig takımlarının hızla düşüşü ile gündeme geldi. Bu dönem içinde Başbakanın gençlik yıllarında top oynadığı Kasımpaşaspor 3. Ligden Süper Lige hızla yükselirken İzmirin Göztepesi aynı hızla Süper Ligden amatör kümeye kadar indi.
AKP iktidarı döneminde futbol üzerinde oynanan oyunlardan olumsuz yönde etkilenen kent, hiç kuşkusuz İzmir oldu. AKPnin iktidar olduğu 2002 yılında ve öncesinde Süper Ligde iki ya da üç takımla temsil edilmekte olan bazı AKPlilerin deyimiyle Gavur İzmir, 2003 yılından bu yana Süper Ligde temsil edilmiyor. Yaşanan bu durumda, kuşkusuz İzmirden kaynaklanan ekonomik olumsuzlukların önemli payı var. Ancak AKP döneminde futbolun siyasetin önemli araçlarından biri durumuna gelmesi, asıl payın sahibi.
2004 yılında yapılan yerel seçimler öncesinde Göztepe taraftarının oylarını kullanarak Konak Belediyesini almaya çalışan AKPnin planı tutmayınca, Göztepenin seri halde düşüşleri bu yıla kadar devam etti. Ancak buna rağmen AKPnin Göztepeye olan ilgisi bitmedi. Önümüzdeki ay yapılacak olan genel seçimlerde de kendisini ezilmiş hisseden Göztepeli futbol taraftarının oylarının peşine düşen AKP, partili Aliağa Belediye Başkanı aracılığı ile Göztepe taraftarına, amatör kümeden profesyonel liglere dönüşü, elma şekeri gibi göstermeye başladı.
İzmirin Türkiye 1. Futbol Ligindeki en uzun süreli temsilcisi Altay da AKPnin iktidara gelmesiyle düşen ve bir daha kalkamayan takımlardan. AKP destekli rakiplere, yaşadığı ekonomik sıkıştırmalara rağmen son iki yıldır finalde Süper Ligin kapısından dönen Altayın, bu yıl Kasımpaşa ile oynadığı final maçında yaşanan ve basına yansıyanlar, böyle bir dönemde İzmirli bir takımın liglerde tutunmasının ne kadar zor olduğunun en açık göstergesi.
İzmirden seçilmiş olan AKPli bazı milletvekillerinin dahi İzmir açısından çok üzücü olan sonuca sevindiği, Başbakanı arayarak Kazandık(!) diyerek kutladığı, bazı Kasımpaşalı yöneticilerin Gavur İzmire gününü gösterdik, Bu Allahın adaleti, Tayyip Erdoğanın adaleti diyerek coştuğu, Yaşasın Tayyip Erdoğan seslerinin yükseldiği statlarda, iktidarın sürmesi durumunda gelecek yıllarda da İzmir için şampiyonluk bir hayal.
Böylesi bir ligde, üst düzeyde böylesi bir yalnız bırakılmışlıkla, içinde bulunduğu ekonomik zorluklar içinde son ana kadar savaşan Altaylı futbolcular, yaşadıkları tüm şanssızlıklara rağmen bence Altayın büyüklüğüne yakışır bir sezon geçirdiler. Son dört sezonda yaşananlar, İzmir ve İzmirli futbolseverler açısından acı da olsa önemli dersler içeriyor.
Ancak Gavur İzmirin hak ettiği yere ulaşmasının önündeki duvarların yıkılmasına az kaldı. Rövanş 22 Temmuzda...
Necati Uyar