07 Haziran 2007 00:00

Müzeler halka açılsın diye

Diyarbakır Ergani ilçesinin Çayönü yerleşimi Mezopotamya’nın en eski tarımcı köy topluluğunu barındırıyor ve insanlık tarihi açısından çok önemli buluntular Diyarbakır Müzesi koleksiyonunda bulunuyor.

Paylaş

Geçtiğimiz günlerde Müzecilik Haftası nedeniyle ülkenin birçok yerinde bir dizi etkinlik düzenlendi. Biz de Anadolu ve Mezopotamya uygarlıkları açısından önemli bir yeri olan Diyarbakır Müzesi’ne ve çalışmalarına dikkat çekmek istedik. Uzun yıllardır Diyarbakır Arkeoloji Müzesi’nde çalışan ve verdiği büyük emeklerden dolayı takdir edilen Arkeolog Nevin Soyukaya ile Diyarbakır Müzesi’nin dünya ve ülke ve müzeciliği içindeki yerini, yaptıkları çalışmaları, elbette hedeflerini, sergilenen eserlerin Anadolu ve Mezopotamya halkları açısından önemini konuştuk…

Dünyanın birçok yerinde Müzecilik Haftası nedeniyle çeşitli etkinlikler yapılıyor. Zengin kültürel ve tarihi dokusuyla, insanlık tarihinin ilk yerleşim yerlerinden olan Diyarbakır’da emek veren bir arkeolog olarak müzecilik yapmanın önemi ve dünya müzeleri içindeki yeri konusunda biraz bilgi verir misiniz?
Bildiğiniz gibi Diyarbakır Ergani ilçesinin Çayönü yerleşimi, Mezopotamya’nın en eski tarımcı köy topluluğunu barındırıyor ve Çayönü’nde yapılan kazılarla elde edilen insanlık tarihi açısından çok önemli buluntular, müzemiz koleksiyonunda bulunuyor. Yine Çayönü kültürünü oluşturan ve ondan daha eskiye tarihlenen Hallançemi, Demirköy eserleri müzemizde bulunmaktadır. Ayrıca Ilısu Barajı Kurtarma Kazıları kapsamındaki kazılarla açığa çıkarılan ve bölge tarihi açısından son derece önemli bilgiler veren bulgular, müzemiz koleksiyonunda bulunmaktadır. Dolayısıyla Diyarbakır ve çevresinin sahip olduğu zengin tarihi ve kültürel mirasın buluntuları, müzemizde saklanmaktadır. Böyle bir müzede görev yapmak da bir o kadar önemli ve heyecan verici tabii ki. Eser birikimi açısından müzemiz, insanlığın ilklerini barındırmasıyla dünya müzeleri arasında önemli bir yere sahiptir. Türkiye müzeciliği açısından baktığımızda da ülkemizin en eski müzelerinden biridir.
Diyarbakır Arkeoloji Müzesi’nde Epi-Paleolitik dönemden başlamak üzere (MÖ 10.000) Neolitik, Kalkolitik, Eski Tunç, Assur, Urartu, Hellenistik, Roma, Bizans, Selçuklu, Artuklu, Akkoyunlu, Karakoyunlu ve Osmanlı dönemine ait eserler kronolojik olarak sergilenmektedir. Ayrıca Amid sikkeleri ile yöresel etnoğrafik eserlerden oluşan zengin bir koleksiyona da sahiptir. Müdürlüğümüze bağlı olarak ayrıca Cahit Sıtkı Tarancı Kültür Müzesi, Ziya Gökalp Müzesi ve Silvan Atatürk Evi ile hizmet verilmektedir.

Şunu da sormak istiyoruz: Müze olarak şu ana kadar ne gibi projeleri hayata geçirdiniz? Bundan sonra sürdürdüğünüz veya yapmayı planladığınız bir çalışmanız olacak mı?
2006 yılında başlatmış olduğumuz eser envanter defterlerinin dijital ortama aktarılması çalışmasında, 6131 adet arkeolojik, 14 bin 964 adet sikke, 1723 adet etnografik eser olmak üzere toplam 22 bin 818 adet envanterlik eserin dijital ortama aktarımı tamamlanmıştır. Ayrıca bu çalışma kapsamında eserlerin fotograflama çalışması da devam ediyor. Bunların yanında Surlar ve İçkale Projesi, Hilar Mağaraları ve Çayönü’nün turizme açılması projesi, yine eğitim ve tanıtım programları, bir de “Kentler Çocuklarındır” eğitim programı bu çalışmalar içinde yer alıyor.

Surlar ve İçkale çalışmalarınızdan biraz söz eder misiniz?
Tarihi Diyarbakır surlarının ve İçkale’nin korunarak yaşama kazandırılması amacıyla İl Valiliği, Büyükşehir Belediyesi, ÇEKÜL Vakfı işbirliği ile 2000 yılında proje başlatıldı. Başlatılan projelerde, surların halihazır durumlarının tespiti, surların kentle ilişkilerinin irdelenmesi, burç ve bedenlerinin işlevlendirilmesi, tabii ki bu bağlamda rölöve-restorasyon-restitüsyon projelerinin hazırlanması da beraberinde eklendi çalışmalara. Buna ek olarak periyodik bakım rehberinin geliştirilmesi ve İçkale’nin rölöve-restorasyon-restitüsyon projelerinin hazırlanarak koruma-kullanma dengesini içerecek biçimde sonuçlandırılması hedeflenmektedir. Şunu da ifade edeyim; A.Gabriel’den sonra tarihinde ilk kez yapılan belgeleme çalışmaları tamamlanmak üzeredir.
Ayrıca Ergani ilçesi, Sesverenpınar köyü sınırları içinde yer alan Hilar Mağaraları’nın özgün dokuyu bozmadan, basit hafriyat temizliği ve düzenlemeler ile bir turizm “cazibe merkezi” haline getirilmesi amaçlanmaktadır.

Bu yönlü çalışmalar ile neler hedefliyorsunuz? Dünya müzeleri arasında Diyarbakır isminden söz ettirmek mümkün olacak mı? Bu yöndeki iletişim politikanız nedir?
Diyarbakır Arkeoloji Müzesi’nin vizyonu, “bir dünya müzesi olmak”tır. Bir kere dünya mirası niteliğindeki, insanlık mirası koleksiyonunun gelecek nesillere aktarılmasını sağlamak. Bunun yanında Türkiye ve dünya tarihi araştırmalarının gelişimine katkıda bulunmak. Bireyler ve kültürlerarası iletişime katkıda bulunmak, yine kültür varlıklarını koruma bilincinin oluşmasına ve yerleşmesine katkıda bulunmak. İletişim politikamıza gelince, Arkeoloji Müzesi’ni kent ve ülke boyutlarından başlayarak uluslararası ölçekte tanıtmak, tabii ki bilimsel araştırmalar için uygun ortam sağlamak. Yarattağımız olanaklarla yapılan sergilemelerle koleksiyonun farklı izleyici grupları tarafından anlaşılırlığını sağlamak. Bir de müzenin bir eğitim kurumu olduğu bilincini kazandırmaya yönelik çalışmalarımız var. Unutmadan, müzenin halkın boş zamanını değerlendirebileceği sosyal bir mekan olmasını sağlamak olacağını ifade etmek isterim. (Diyarbakır/EVRENSEL)
Ali Rıza Kılınç
ÖNCEKİ HABER

Altın Koza devam ediyor

SONRAKİ HABER

EMEK GÜNLÜĞÜ

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...