08 Haziran 2007 00:00

Bağımsız adaylar konuşuyor

İzmir 1. Bölge Bağımsız Milletvekili Adayı Levent Tüzel ile adaylığını ve seçim çalışmalarında nelere öncelik vereceğini konuştuk

Paylaş

22 Temmuz’da yapılacak olan genel seçime, İzmir 1. Bölge’den, emek, barış ve demokrasiden yana olan güçlerin bağımsız milletvekili adayı olarak giren Levent Tüzel, “seçeneksiz değiliz” dedi. Demokrasi ve laikliğin birlikte savunulması gerektiğine dikkati çeken Tüzel, politik önceliklerini ve İzmir’de nasıl bir çalışma yapmayı planladıklarını anlattı.

Sayın Tüzel, 22 Temmuz seçimlerinde bağımsız aday olanlardan birisiniz. Öncelikle bağımsız adaylığa nasıl karar verdiniz ve bu seçimler açısından bağımsız aday olmanın ne gibi bir anlamı var?
Emek Partisi, seçimler öncesinde başta partiler olmak üzere sendikalara, demokratik kurumlara, aydınlara, tüm emek ve demokrasi güçlerine, ‘Türkiye geleceğini arıyor’ çalışması altında aşağıdan yukarıya demokrasi için birlik çalışması yapmayı önermiş ve ‘Türkiye Barışını Arıyor’ çalışmasının model alınabileceğini belirtmişti. Ancak iktidar çatışması içindeki güçlerin Cumhurbaşkanlığı seçimini bir krize dönüştürmesi ve Meclis’in erken bir genel seçim kararı alması karşısında bu süreç yeterince tamamlanmadan hızlı bir şekilde seçimlere hazırlanmak gerekti. Başta Kürtler olmak üzere işçilerin, emekçilerin, demokrasi ve barış güçlerinin; sol, aydın çevrelerin antidemokratik seçim barajı karşısında bağımsız aday olarak seçimlere katılıp oy potansiyelini en iyi şekilde değerlendirmek ve Meclis’e taşımaktan başka tercihleri kalmıyordu. Bu nedenle geçmişte de güç birliği yapmış hareketler olarak bu yönde bir ortaklık sağlama çabası içinde olduk ve demokrasi için birlik hareketinin destekçilerinin ortak adayı olarak bağımsız milletvekili adayı oldum.
Elbette bizlerin bağımsız adaylığı bir kısım burjuva politikacıların ya da dokunulmazlık zırhına sığınanların yaklaşımından farklıdır. Birbirinden farklı olmayan, temel meselelerde farklı davranmayan iktidar, muhalefet ve irili ufaklı sermaye partileri karşısında demokrasi için birlik ya da bin umut adayları olarak seçimlere katılan bağımsız adaylar; emekçilerin hakları, gerçek demokrasi, halkların kardeşliği ve gönüllü birliğinin savunucusu olacaklardır. Bu nedenle ilk defa bu denli yoğun bir şekilde seçimlerin antidemokratik yüzü ve bunun karşısında demokrasi güçlerinin bağımsız adaylığı tartışılmakta ve sorgulanmaktadır. Olağanüstü koşullara ve her şeye rağmen Meclis uzun bir aradan sonra gerçek anlamda halk temsilcilerinin onurlu ve vakur sesini duyacaktır.

Aday olduğunuz İzmir 1. Bölge’de nasıl bir seçim çalışması yürütmeyi planlıyorsunuz?
İzmir ili, her iki seçim bölgesi açısından da emek, barış özgürlük bloku güçlerinin etkili çalışmalar yaptığı ve milletvekili seçtirecek bir oy potansiyelinin bulunduğu bir kentimizdir. Ayrıca kent halkının ilerici, laik ve çağdaş değerleri önemseyen, bu nedenle de AKP Hükümeti’ne karşı tepkileri birikmiş özellikleri vardır. Cumhuriyet mitinglerinin en kapsamlısının bu ilde yapılması tesadüfi değildir. Bizler bu açıdan, sadece işçi sınıfı ve emekçilerin talepleri ya da ezilen Kürtlerin eşitlik özlemlerinin sözcüsü değil, aynı zamanda demokratikleşme ve laik bir toplum istekleri istismar edilen kent emekçilerinin de temsilcisi olacak, onlarla çalışmalarımızı buluşturacağız.
Bu çerçevede başta EMEP, DTP, ÖDP ve sosyalist çevreler olmak üzere tüm demokrat güçlerle seçim çalışmasını ortaklaşa yürütüp en geniş kesimin harekete geçtiği ve İzmir’de demokrasi için birleşik bir halk hareketinin temellerini atacak bir çalışma yürüteceğiz. İzmir’in bütün fabrikaları, sanayi siteleri, atölyeleri, hizmet kurumları, tarım işletmeleri, belediyeleri, sosyal, kültürel çevre örgütleri, emekçi mahalleleri, göç etmiş ve dışlanmış insanları arasında demokrasinin ve umudun adayları, milletin gerçek temsilcileri olarak çalışacak ve düşüncelerimizi onlarla paylaşacağız. Parçalı ve dağınık görünümü ortadan kaldırıp tüm sol, demokrat, ortak aday çıkartmak için çabalayan her kesimin gücünü birleştirip ortaya çıkartacak bir kapsayıcılıkla geçmiş seçimlerde blok güçlerinin aldığı oyları katlayan bir seferberliği örgütleyeceğiz. İzmir’de girilmedik ev, çalınmadık kapı, seçim bildirimizin ulaşmadığı insan kalmamacasına bir çalışma yürüteceğiz.

Seçim çalışmanızda hangi gündemlere öncelik vermeyi düşünüyorsunuz?
Bunlar, ülkemizin ve halkımızın en önde gelen belli başlı sorunları olacaktır. Öncelikle işsizliği ve yoksulluğu derinleştiren, emekçileri sömüren bağımlı ekonomik politikalar karşısında halkçı bir ekonomik düzenlemenin programını savunacağız. Sadece daha iyi bir ücret değil, daha iyi çalışma koşulları ve sosyal güvence bunların arasında olacak. Bugünlerde konuşulan sınır ötesi askeri harekat, sadece içeride değil Türkiye’nin komşu ülke halklarıyla ilişkilerinde de derin sarsıntılar açacaktır. Buna karşıyız. GOP gibi emperyalist politikalara bağlanmak, onlara üs olmak değil bölgeden işgalci güçlerin çekilmesini savunan, halkların egemenlik hakkına saygılı, barışçı bir politika bizleri batağa sürüklenmekten kurtaracaktır. Türkiye’nin en temel meselelerinin başında demokrasi ve laiklik gelmektedir. Düşünce, örgütlenme, basın özgürlüğünün yanında Kürt sorununun eşit haklar temelinde, şiddeti ve terörü reddeden barışçı çözümü, bağımsız adaylığımızın belirgin unsuru olacaktır. Yine halkları birbirine karşı kutuplaştırmada bir istismar konusuna dönüşmüş olan din ve inanç işlerinde, kamusal alanı bulaştırmayan; tamamen kişisel bir alanda kalması gereken bu konularda tam bir laiklik savunusuyla gerici, tutucu ve milliyetçi çevrelere yanıt verilecektir.

Eğer kazanıp Meclis’e girerseniz neler yapmayı hedefliyorsunuz?
Seçim sonuçlarının, devlet iktidar güçlerinin istedikleri tabloyu oluşturmadığı koşullarda, -ki öyle de görülüyor- bizlerin de içinde yer aldığı Meclis, şiddet ve statüko yanlısı güçlerin zor tahammül göstereceği bir süreci yaşayacaktır. Ancak herhalde yıllardır olmadığı kadar halk düşmanı politika ve çıkar ilişkilerinin ortaya çıkartılıp teşhir edildiği, birçok emek ve demokrasi karşıtı yasa çalışmalarına karşı sesimizin gür bir şekilde çıktığı tartışmalar ve oturumlar yaşanacaktır. Ama bunlar sadece, Meclis kürsüsünde söylenen ve çatı altında kaybolup giden bir çıkış olmakla kalmayıp hayatın nabzının attığı her alanda, halk temsilcilerinin halk iradesiyle buluştuğu bir çalışmayla örtüşecektir. Sorgulanacak o kadar çok konu var ki herhalde sıraya koymak gerekecektir. Emperyalist anlaşma ve imtiyazlar, yolsuzluklar, sermaye gruplarına teşvikler, çalışma ve iş yasaları, Sosyal Güvenlik Reformu adı altında tasfiye, özelleştirmeler, Terörle Mücadele Yasası, gerçekleri araştırma ve ortaya çıkarma, bütçe düzenlemeleri, vergi adaletsizlikleri, nükleer santraller ve bağımlı enerji politikaları ve daha birçok konu.

İktidar partisi AKP ve Meclis’teki ana muhalefet partisi CHP’nin seçime yönelik tutumlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
AKP, hükümet olmanın avantajı ile halktan vaatlerini gerçekleştirmek için bir 5 yıl daha isteyecek ve tek başına iktidar olmayı talep edecektir. Son zamanlarda daha çok çatışma içine girdiği ve uyarılar aldığı güçlere karşı bir düzen partisi olduğunu kanıtlamak, hem de inançlarını istismar ettiği seçmen kitlesini korumak için takiyeye devam etmektedir. Değişim söylemleri ve sözde sol yüzleri listelerine alma, bunun sinsi bir hamlesi. DP birleşmesinin olmadığı koşullarda merkez sağ rolünü yerine getirecektir. CHP ise AKP yi zorlamak ve cılız muhalefetinin başarısızlığını telafi etmek üzere destek aldığı milliyetçi, şoven devlet güçlerine sığınmakta, ‘rejim tehlikede’ diyerek laik ve çağdaş değerlerin endişesini taşıyanların oyunu alma hesabı yapmaktadır. Ancak her iki parti de ekonomik politikalarda piyasacılığı ve liberalizmi savunmakta, Kürtlerin taleplerini inkar ve şiddeti çözüm olarak benimsemekte, emperyalist planlar karşısında dik duramamakta, yüzde 10 barajı savunmakta olduğu gibi demokrasiyi sindirememekte, inançları istismar etmekte birbirlerinden farklı durumda değillerdir.

Son olarak seçmenlere nasıl bir çağrıda bulunmak istersiniz?
Seçeneksiz değiliz. Demokrasi ve barış tek çözüm yoludur. Demokrasi için birleşelim, barış için sağduyumuzu esirgemeyelim. Geleceğimize sahip çıkacak olan bizleriz; işçiler, emekçiler, aydınlar, ezilen ve sömürülen halk yığınları. O nedenle oylar demokrasinin ve kardeşliğin adaylarına. Demokrasi için oylar, umudun ve barışın bağımsız adaylarına. Özgür ve bağımsız bir gelecek için demokrasi ve birlik. Bu kez emekçiler ve barış kazanacak.
Teşekkür ederim.
EMEP nelere öncelik verecek?
Emek Partisi 45 ilde de seçime parti olarak giriyor. Parti olarak seçime girilecek yerlerde nasıl bir seçim politikası izleyecek EMEP? Nelere öncelik verecek, ne gibi bir çalışma yapacak?
EMEP, halk yığınlarının birbirine karşı kutuplaştırıldığı gerginlik ve bölücü politikalar karşısında işçileri ve emekçileri, aydınları ve halk güçlerini birleştirici bir platformu savunacaktır hiç şüphesiz. Oynanan oyunları ve geleceğe dönük gerici komplo ve hesapları teşhir edip yığınları uyararak; çözümün demokrasiden, barış ve sağduyudan, bağımsızlıkçı bir politikadan geçtiğini en etkili bir şekilde ortaya koyacaktır. EMEP, tıkanan ve yeni krizlere gebe, giderek çürüyen bir sistemin artık gitmediğini; şiddet, terör ve çıkar ilişkilerinden beslenerek halk iradesinin gerçekleşmesinin engellenmesiyle sorunların çözülemeyeceğini, işçilerin ve halkın sağduyusunun demokratikleşme ve barışın gerçek güvencesi olacağını, bu topraklarda kendi kimliği haklarıyla eşitlik ve birlik içinde yaşadığı takdirde halkımızın bölme ve ezme politikalarına direnebileceğini, sınır ötesi savaşçı girişimlerle hiçbir şey elde edilemeyeceğini; çocuklarımızın, gençlerin güvenli geleceği, kadınların ayrımcı anlayışlarla ezilmediği bir demokratik toplumu, güçlerimizi birleştirerek elde edebileceğimizi ısrarla, cesaretle, güvenle ortaya koyacaktır.
YARIN: İstanbul 2. Bölge Bağımsız Milletvekili Adayı Doğan Erbaş
Fatih Polat
ÖNCEKİ HABER

Körükle giden manşetler

SONRAKİ HABER

Bu sefer oyuna gelmeyelim

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...