11 Haziran 2007 00:00

YAŞAMA KÜLTÜRÜ

Sosyalkültürel donanım eksiğimizHer olanaktan yararlanarak bıkmadan usanmadan, çok yazdım bu konuda…İlke, donatım açısından, geçmiş dönemlerin bile bugüne ışık tutabileceği kentlerimizin başında Bursa gelir.

Paylaş

Sosyalkültürel donanım eksiğimiz
Her olanaktan yararlanarak bıkmadan usanmadan, çok yazdım bu konuda…
İlke, donatım açısından, geçmiş dönemlerin bile bugüne ışık tutabileceği kentlerimizin başında Bursa gelir.
Bursa’da oturanların çoğalmasıyla kentin büyümesine koşut olarak, yeni sosyalkültürel özekler gerçekleştirilmiştir. Bu özeklerde eski oturucularla yeni gelenlerin ilişkileri, kentin kültüründe süreklilik, yeni gelenlerin kent yaşamına uymalarında hız, kolaylık sağlanmıştır.
Böylece daha eski sosyalkültürel özekler canlılıklarını koruyabilmişler, korunabilmişlerdir. Kentin de en azından iki ucu, dengeli gelişmeye, büyümeye açık tutulmuştur. (Kimsenin usuna da eski özekleri yıkmak gelmemiştir.)
Bugünkü dengesiz kentlerimizin konut bölgelerinin ortalarında yeşil alan açarak, buralarda sosyalkültürel özekler yaratılması zorunluluğu vardır. Düzenleme elbette yayalar için yapılacaktır. Sağlıklı kent ortamlarına ancak böyle kavuşulacaktır.
Lüleburgaz'da bu yol seçilmiştir. İşe, Lüleburgaz'ın soyadı “kültür”dür denilerek başlandı. Tasarımını yaptığım Kuva-i Milliye alanında sürekli kültür etkinlikleri yapılıyor. Son Cumhuriyet Bayramı’nda 50 bin kişi toplandı bu alanda… Şimdi, bütün kent özeğini yayalaştırma çalışmalarını yapıyoruz.
Günlük yaşamın yaya sürdürülmesinin çocuklar, yaşlılar, engelliler açısından ne denli önemli olduğu apaçıktır.
Yapılarımızda
Engellilerimiz, yaşlılarımız, çocuklarımız yapılarımızda neredeyse hiç düşünülmemektedir.
Plancılarımızın, mimarlarımızın eğitiminde de bu konu yeterince duyarlı ele alınmamaktadır.
Bir Anadolu kenti üniversitesinin yarıyıl sonu değerlendirilmesine katılmaya çağrılmıştım. Öğrencilerden, kentin tarihsel çekirdeğinde bir “sanat galerisi” tasarlamaları istenmişti. Öneri tasarımların tümünde, yer katından üst kata merdivenle çıkılıyordu. Kendi de engelli olan bir öğrencinin tasarımının da böyle olduğunu görünce, gerçekten ne söyleyeceğimi şaşırdım. Eğitimin, bu yönden eksikliği bir yana, öğrencilerin kendi sorunlarını bile duyumsatamadığını söyleyebiliriz.
Merdivenlerin, balkonların yatay korkuluklarına hâlâ ses çıkarılmamaktadır. Çocukların tırmanıp buralardan düşmeleri kimseleri ilgilendirmiyor…
Mimarların, bahçe mimarlarının, kentsel tasarımcıların da bu açıdan uyarılmaları bir koşul olmalı.
Son olarak hem yapılarımızdaki, hem de ortak kullanım alanlarımızdaki WC’lerde engellilerin, çocukların bile hiç düşünülmediğini söyleyebiliriz. Tekerlekli sandalyeyle kullanılabilecek WC’lerimiz var mı? Yabancılar görsün diye havaalanlarında yapılanların dışında…
Son yıllarda, kimi genel WC’lerde pisuvarların kaldırılmaları da yaşlıların hiç mi hiç düşünülmediğini göstermiyor mu?
Bütün bunlar çözümlenmeden güzel duyusallıktan (estetikten) söz etmemi gülümseyerek karşılayanlar olabilir.
Oysa güzel duyusal beğeninin yükseltilmesi, bütün bu konuların çözümlenmelerine yardımcı olacaktır. Sokaklarımızın, alanlarımızın, sanat ürünleriyle donatılması özlemim yıllardır sürüyor.
İnsanca yaşayabileceğimiz ortamlara bir gün önce kavuşmak, bunun için hepimizin katkıya istekli olmamız dileğimle…
Cengiz Bektaş
ÖNCEKİ HABER

Bir Adnan Hoca eksikti!

SONRAKİ HABER

Şamlılar otoyoldan dertli

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa