13 Haziran 2007 00:00
Bağımsız adaylar konuşuyor 6
Hatay Demokrasi Platformunun ortak adayı olan Berkat Karla nasıl ortak aday seçildiğini ve seçimlerde nasıl bir programla çalışma yürüteceklerini konuştuk
Türkiye genelinde bağımsız adayların patlama yaptığı bir seçim sürecini yaşıyoruz. Bu adaylardan birçoğu antidemokratik seçim barajları nedeniyle bağımsız aday oldular. Kimi adayların belirlenme süreci ise tam bir demokrasi örneği olarak gelişti. Bunlardan biri de Hataydan adaylığı açıklanan Berkat Kar.
Hatay Demokrasi Platformunun ortak adayı olan Berkat Karla nasıl ortak aday seçildiğini ve seçimlerde nasıl bir programla çalışma yürüteceklerini konuştuk.
Sayın Kar öncelikle Demokrasi Platformunun ortak adayı olma sürecinizi anlatır mısınız?
Hepimiz de bir aday üzerinde anlaşmak gerektiği düşüncesi vardı. Platformun tüm bileşenlerini kapsayacak bir aday üzerinde konuşurken platformdaki arkadaşların benim kapsayıcı olacağımı söylemesi ve çevremdeki dostlarımın da sen neden aday olmuyorsun? telkinlerini de dinleyerek aday olabileceğimi söyledim. Bu platformun alacağı kararın arkasında olacağımı, platform hangi adayı belirlerse onu destekleyeceğimi kesinlikle benimseyerek adaylığımı açıladım. Bu platformun şu aşamada çıkaracağı bir programı sonuna kadar götürebileceğimi gördüm. Grupların ötesinde bütün dostlarla eşit mesafede olabileceğime de kesinlikle inandım. Eğer başka bir arkadaşımız ya da adayımız seçilseydi de yine arkasında duracaktım.
Hatay Demokrasi Platformu olarak neden ortak bir aday çıkarma gereği duydunuz?
Erken seçim kararı alınınca biz Hatayda seçime ilgi duyan, ülkedeki siyasal gelişmelerden huzursuz olan ve farklı bir alternatifin yaratılmasına gerek olduğuna inanan bileşenler olarak bir araya geldik. Yedi sekiz anlayışın bileşeni olarak toplantılar yapmaya başladık. Uzun tartışmalardan sonra bu seçimlerin bir kurtuluş olmadığını, bu koşulların sistemin bir tıkanmasının bir sonucu olarak ortaya çıktığının altını çizdik. Bu seçimlerde egemen güçlerin ortaya koyduğu bir çerçeve var; biz bu çerçevenin dışına çıkılması gereğine inananlardandık. Bunun sonucunda ortaya çıkan durum şu oldu; biz de bu seçimlerde söz sahibi olmak istiyorsak, bize çizilen çerçeveyi aşmak istiyorsak bu seçimlere ortak adaylarla girmemiz gerektiğine karar verdik. Siyasal bileşenlerin sağ duyulu ve özverili yaklaşımlarıyla belki de Türkiyede bir ilki gerçekleştirmemize neden oldu; süreç, Emek Barış Demokrasi Blokunun oluşmasına gitti. Türkiyenin birçok yerinde aylarca tartışılan bir süreci biz on gün gibi kısa bir sürede, adayların birbiri lehine çekilerek tek bir aday üzerinde anlaşmaya varmasıyla başardık. Ve şu anda Hatayda kendini ilerici, yurtsever, sosyalist ya da devrimci olarak ifade eden güçlerin çoğunluğunu kapsayan bir bütünleşmenin sonucunda bir aday üzerinde anlaşmaya vardık. Biz sadece seçimlerde değil, seçimlerden sonra da güç birliği oluşturacak bir program etrafında birleşmeyi başardık diyebiliriz. En azından ortak bir belgenin ortaya çıkmasını sağlayabildik.
Hatay, Ortadoğu ülkelerinin sınırında bir il. Ortadoğu ülkeleriyle ilişkileri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hatay, Ortadoğuda geçmişten bu yana önemli bir yerde durmaktadır. Bu tarihi öneme sahip olan ilimizin tarihini ileriye taşıma bilinciyle hareket edeceğiz elbette. Özellikle edebiyat alanında Ortadoğulu yazarlarla sürekli ortak etkinlikler düzenliyoruz ki ben de çevirmen olarak bu etkinliklerin içerisinde yer alan birisiyim. Özellikle Filistin ve Ortadoğuya olan ilgimizden kaynaklı olarak kültürel organizasyonları sık sık yapıyoruz. Şunu söyleyebilirim; Hatay son dönemlerde Ortadoğu ile Türkiye arasında ciddi bir kültür köprüsü rolü oynamaktadır. Bu bizim için, Hatay için son derece önemli bir şey. Bu ilişkileri tüm siyasi iktidarların olumsuz yaklaşımlarına rağmen sürdürmeye çalıştık ve Ortadoğu halklarının kardeşliğini geliştirmesine yönelik çabalarımız devam edecektir. Çalışmalarımızda kültürel faaliyetlere önemli bir yer vereceğimizi de ifade etmek isterim. Çünkü bu hem Türkiye halklarına, Antakya halkına hem de Ortadoğuda yaşayan Arap halklarına ciddi bir güven vermektedir.
Seçim çalışmalarınızda halkı aydınlatma faaliyeti de yapmayı düşünüyor musunuz? Seçim programınızda aydınlatma faaliyetine yer verecek misiniz?
Biz bu platformun bileşenleri olarak, seçim çalışmalarımızı sadece bir oy toplama süreci olarak hiçbir zaman düşünmeyeceğimizi başından beri halka ifade ettik. Yaptığımız basın açıklamasında da bunu dile getirdik. Biz mümkün olduğu kadar seçim çalışmamızı, sınıfın yarattığı çelişkiler üzerinden, toplumsal çelişkiler üzerine oturtacağımızı ifade ettik. Bugünkü Türkiye ya da Hatayda sosyal çelişkiler ne ise biz bunu aydınlatma faaliyeti içerisinde ele alacağız. Tüm toplumsal kesimlerin eğitimcilerden sağlıkçılara, üniversite öğrencilerinden işçi sınıfına, tarım işçilerine kadar hepsinin platformu olacağız. Çevre sorunlarından ekolojik sorunlara kadar bir bütün olarak toplumsal sorunları genel bir aydınlatma faaliyeti yürütme süreci olarak ele alırsak biz hedefimize ulaşmış ya da görevimizi yerine getirmiş olacağız; değilse diğer partilerden bir farkımız olmaz. Sadece seçimden seçime gidip oy toplama faaliyeti gibi değil tam tersine halkı da içine katan, seçimden sonrasını da hedef alan bir aydınlatma faaliyeti yürütmeyi planlayacağız. Geleceğe dair, seçimlerden sonrasına iz bırakacak tarzda ve o iz üzerinden ortaklaşa bir muhalefet oluşturma süreci olarak bu faaliyetleri yürüterek iyi bir iş yapmış olacağımızı düşünüyorum.
Ortak bir program oluşturduk dediniz. Bu programınızdan bahseder misiniz?
Blokun programından söz edersek bizler şu anda, ne şeriat ne darbe, bunun ötesinde özgürlükçü bir alan, özgürlükçü bir alternatif yaratma hedefiyle kendimizi ortaya koyduk. Bizler Türkiyenin önünde duran engellerin kaldırılması yönünde genel duruşa bir destek vereceğiz. Ama kendi özgülümüzde, Hatay özgülünde ciddi sorunlarımız var: Hatayın hemen her ailesinden birinin Körfez ülkelerinde bir çalışanı var. Bu gerçek üzerinden yapılacak çok ciddi çalışmalarımız söz konusu olacak. Körfez ülkelerinde çalışan yaklaşık 200 bin işçinin hiçbirisinin bir sosyal güvencesinin olmayışı ve kendi çocuklarının ne eğitim ne sağlık hiçbir güvencesinin olmayışı nedeniyle ciddi zorluklarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Elbette ki Körfez ülkelerine bir kapının oluşu, işsiz olan gençlerin oralarda iş bulması önemlidir ama bunun getirdiği birçok da dezavantajlar var. Bu insanlar oralara bir yıllığına gitmiyor. Şu anda oralarda 20 yılını aşan binlerce işçimiz var. Bunlar ailelerinden koptular, ülkelerinden koptular. Çocukları büyüdü görmediler, bu çocukların çoğu okul yüzü görmedi. Çoğunun ailesi dağıldı. Çocukların çoğu çetelerin eline düştüler. Bu ailelerde sosyal yönden çok ciddi felaketlere neden oldu. Devlet bu noktada çok büyük sorumsuzluk yaptı ve bu insanlara hiçbir biçimde sahip çıkılmadı. Ne Ortadoğuda çalıştıkları ülkede bu işçileri bir sahiplenme var, ne de buradaki ailelerini bir sahiplenme var. Biz bu sorunun Hatayın kanayan bir yarası olduğunu düşünüyoruz ve bu sorunun üzerine gideceğiz. İlimizin Ortadoğuya yakınlığı nedeniyle birçok öğrenci Arap ülkelerine okumaya gittiler. Fakat on yılı aşkın bir süredir o ülkedeki okullardan mezun olan öğrencilere denklik verilmiyor. Ve bu insanlar okulu bitirdikleri ülkelerde kalmasına rağmen gazeteci, doktor, mühendis olsalar da orda da kabul görmedikleri için hepsi de işçilik yapmakta ve asıl mesleğini yapamamaktadır. Buraya gelseler işsizlerdir, orada kalsalar da işçi olarak çalışmaktadırlar. Bu sorun çözülmelidir. Biz buna karşı ciddi bir mücadele edeceğiz.
Diğer bir sorun tarımda yaşanmaktadır. Hatay genellikle bir tarım ilidir. Bir buçuk milyona yakın nüfusuyla Hatayda çok ciddi bir tarım işçisi ve üreticisi bulunmaktadır. Ne yazık ki Türkiyenin her yanında olduğu gibi Hatayda da tarım yok edilmeye mahkum edilmektedir. Mesela tütün üreticileri kota uygulamasına karşı çıktılarsa da bu uygulamayı durduramadılar ve bugün çok zor bir durumdadırlar. Yine zeytin üreticiler, pamuk üreticileri, narenciye üreticileri de en mağdur durumda olan kesimlerdir. Ürettikleri malları ihraç edememelerinden dolayı çok ucuz fiyatla alıcı bulmakta ya da ürünleri tarlalarında kalmaktadır. Bu sorun da gene Hatayın en ciddi sorunlarından bir tanesidir.
YARIN: Kahramanmaraş Bağımsız Milletvekili Adayı Ali Özdemir
Berkat Kar kimdir?
1955 yılında Samandağın Yeşilyazı (Ziri) köyünde doğdu. İlk ve ortaöğreniminden sonra 1978de Demir-Çelik Yüksek Okulunu bitirdi. Irak-Yumurtalık petrol boru hattında çalışırken; DİSK, Baysen-İş daha sonra bağımsız İplikişte sendikacılık yaptı.
12 Eylül askeri darbesinde aranmasından dolayı yurtdışına çıktı. Uzun yıllar, Filistin halkının İsraile karşı sürdürdüğü mücadelede yer aldı. Aynı zamanda, Filistin Haber Ajansı Wafada gazeteci olarak çalıştı. Barış, demokrasi ve sosyalizm mücadelesini sürdürürken tutuklandı. 1994-97 yılları arasında, İstanbul Bayrampaşa Cezaevinde tutsak kaldı. Ardından ÖDPde parti meclisi üyeliği ve Hatay İl Başkanlığı yaptı. Sosyalist Emek Hareketinde yer alan Berkat Kar, Antakya Kent Akademisi kuruculuğunu ve yöneticiliğini yaptı. Türkiye Edebiyatçılar Derneğine çevirmen olarak üye oldu.
Arapçayı okuyup yazan Kar, uluslararası çeşitli organizasyonlar yapmaktadır. Ortadoğu ve Türkiyenin siyasal gidişatıyla ilgili yayınlanmış birçok araştırma yazıları ve makaleleri bulunmaktadır. Evli ve iki çocuk babası olan Kar, çevirmen ve gazeteci olarak yaşamını sürdürmektedir.